Av. Furkan AKTI

AFET SEBEBİYLE HAK SAHİPLİĞİ BAŞVURULARI REDDEDİLENLER NE YAPACAKTIR? KANUNİ HAKLARI NELERDİR?

Av. Furkan AKTI

24.01.2020 tarihinde meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki deprem şehrimizde maddi ve manevi kayıpların doğmasına neden olmuş, ardından zarar gören vatandaşlarımız hak sahipliği başvurularını yapmıştır ve kısa bir süre sonra bu başvurular sonuçlanacaktır. Peki hak sahipliği başvuruları reddedilen kimseler ne yapmalıdır, ellerinde ne gibi hukuki imkanlar bulunmaktadır? Bugünkü hukuki sohbetimde bu soruları cevaplandırmaya çalışacağım. Özellikle hangi grupların hak sahibi olduğunu numaralandırarak anlatacağım ve en sonunda başvuruları reddedilen kimselerin izlemesi gereken hukuki yol hakkında bilgi vereceğim.

Hak sahipliği, Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmelik’te açıklanmıştır. Yönetmeliğin 4. Maddesine göre:

a) Afet sebebiyle, kendilerine ait bulunan konutları yıkılan, yanan veya oturulamayacak derecede ağır hasar gören afetzede aileler,

b) Kendilerine ait konutları muhtemel bir afete maruz bulunan aileler,

c) Afet gören yerlerin bitişiğinde veya yakınında, üzerinde bina yaptırılmak üzere İmar ve İskân Bakanlığınca tespit edilip imar planına dahil edilen kısımlar içinde kalan konutları istimlak edilen veya bu konutları için kıymet belgesi verilen aileler,

Hak sahibi sayılırlar ve bu ailelere yeniden konut yapılır veya konut kredisi verilir.

1-Yani bu tanıma göre Elazığ’da meydana gelen depremde kendilerine ait konutları yıkılan veya oturulamayacak derecede ağır hasar gören kişiler, kendilerine ait konutları muhtemel bir afete maruz bulunan kimseler ve Bakanlıkça riskli alanda kalması nedeniyle imar planına dahil edilen kısımlar içinde kalan konutları bulunan bireyler hak sahibi sayılacaktır. Dikkat edilmesi gereken nokta sadece ağır hasarlı bina sahipleri değil orta hasarlı veya az hasarlı olup etrafındaki binaların yıkılması nedeniyle yıkılacak bina sahipleri de hak sahibi sayılmalıdır.

2-Hak sahibi sayılacak kişiler yalnızca zarar gören konutun sahipleri değildir. Bununla birlikte  hak sahibi ebeveyni ile birlikte oturan evli kişilerden her biri de ayrı ayrı hak sahibi sayılacaktır. Yani anne-babasıyla birlikte yaşayan evli çocuklar da ayrı ayrı hak sahibi sayılmaktadır. Yine anne-babasında ait bir konutta ancak onlardan ayrı yaşayan evli kişilerden her biri, ayrı ayrı olmak üzere hak sahibi sayılırlar. Bu durumda yeni yapılacak olan konutlardan veya konut kredisinden evli çocuklar da faydalanabilecektir.

3-Depremde zarar gören iştirak veya müşterek mülk halindeki konutlarda birden fazla hissedar «aile» şeklinde birlikte oturmakta ise, bu aileler ayrı ayrı hak sahibi sayılacaktır. Yani her aile yeni yapılacak konutlardan faydalanabilecektir. Ancak iştirak veya müşterek mülk halindeki konutları yıkılan, yanan veya oturulamayacak derecede ağır hasar görenler zarar gören konutlarda aile teşkil etmeyen hissedarlar bulunmakta ise, bu hissedarlar sadece bir konut için birlikte hak sahibi sayılacaktır. Yani bu kişilere  aynı şekilde hisseli olmak üzere sadece bir konut yapılacak veya bir konut için kredi verilecektir.

4-Bir başka önemli husus ise başka konutu bulunanlar hakkındadır. Depremden doğrudan doğruya veya dolaylı olarak zarar gördükleri tespit edilen veya zarar görmeleri muhtemel bulunan kimselerden, kendisine veya eşine ait o yerde müstakil başka konutu veya dairesi bulunanların hak sahipliği başvuruları reddedilecektir. Ancak bu ikinci konutun tıpkı hasara uğrayan konutlarının sağladığı yaz-kış barınma ihtiyacını karşılayacak nitelikte bulunması gerekmektedir. Yani sadece yazlık veya bağ evi niteliğinde olması yeterli değildir. Bu nedenle hak sahipliği başvuruları reddedilenler bu karar karşı yargı yoluna gidebilecektir.  

5-Hak sahibi sayılanlar yalnızca konutları zarar gören kimseler değildir. Bunlarla birlikte afet sebebiyle, dükkân ve fırın gibi işyerleri yıkılan, yanan veya kullanılamayacak derecede ağır hasar gören kimseler de hak sahibi sayılacaktır ve bu kimselere yine aynı neviden işyeri yapmaları için inşaat kredisi verilebilir. İşyeri iştirak veya müşterek mülk halinde ise, hissedarlara yine aynı şekilde hisseli olmak üzere aynı neviden bir işyeri için inşaat kredisi verilebilir. Ancak depremin olduğu Elazığ’da kendisine veya eşine ait müstakil başka bir işyeri bulunanlar bu krediden faydalanamayacaktır.

Bir kimsenin konutu ve işyerinin birlikte zarar görmesi mümkündür. Nitekim depremden sonra Elazığ’da bu durum çokça yaşanmıştır. Bu durumdaki kişiler, hem konut ve hem de işyeri için ayrı ayrı hak sahibi olabilecektir. Başvurunun bu nedenle reddedilmesi hukuka aykırı olacaktır ve mahkeme kararıyla düzeltilebilir.

6-Ölen bir kimsenin afetzedeliğe ve hak sahipliğine ilişkin hakları mirasçılarına geçecektir. Yani vefat edenlerin mirasçıları hak sahipliği başvurusunu yapabilecektir. Mirasçılar birden fazla ise, kendilerine ve eşlerine ait konutu olup olmadığına bakılmaksızın birlikte hak sahibi sayılacaktır. Ardından mirasçılar birlikte borçlandırılacaktır. Ancak; mirasçılar istekleri halinde bu haklarından feragat edebilirler.

7-Depremde zarar gören hak sahibi vatandaşlarımız konut ve işyerlerine ilişkin mülkiyet haklarını sırasıyla, tapu senedi, tasarruf belgeleri, vergi kayıtları ve diğer resmi belge ve kayıtlarla belgeleyebilecektir. Bu belge ve kayıtların bulunmaması halinde mahalle veya köy muhtarlıklarından alınacak ilgili mülkiye amirine tasdik ettirilmiş ilmühabere istinat edilecektir. Kiracı ve misafir durumunda olanlar, bu nitelikleri sebebiyle, hak sahibi olamayacaktır.

Buraya kadar anlatmış olduklarımdan kimlerin hak sahibi sayılacağı anlaşılmıştır diye düşünmekle birlikte hak sahipliği başvurusu kabul edilmesi gerekirken reddedilenlerin hangi yolu izlemesinin doğru olacağına değinmekte fayda bulunmaktadır.

Hak sahipliği başvuruları incelenip listeler düzenlendikten sonra hak sahibi olmadıkları anlaşılanlara durum yazılı olarak tebliğ olunacaktır. Bu kişiler, bir hata yapıldığını düşünüyorlarsa bu tebligattan itibaren 15 günlük süre içinde itirazda bulunabilirler, itiraz komisyonca incelenerek karara bağlanacaktır. Hak sahipliği ve itiraz konusunda nihaî kararı ise İmar ve İskân Bakanlığı verecektir.

Bakanlıkça verilecek nihai karar da ilgili kişiler tarafından beğenilmez ise veya yukarıda anlattığım hususlara aykırı bir durum var ise bu nihai karara kara karşı idare mahkemesine dava açılabilir. Ancak bu davanın açılması süreye tabidir ve sürenin kaçırılması halinde dava reddedilecektir. Bu nedenle süreye dikkat edilmesi fevkalade önem arz etmektedir.

Bu nedenle mevcut başvurularınız neticesinde herhangi bir hak kaybına uğramamak adına uzman bir avukat aracılığıyla işlemlerinizi yürütmenizi önemle tavsiye ederim. Bu konu hakkında daha detaylı bilgi için [email protected] adresinden ve 05538262323 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.

 

Yazarın Diğer Yazıları