Muhammed KURŞUN

Ah Eski Ramazanlar…

Muhammed KURŞUN

Bu başlıktan şöyle bir şey anlaşılmasın hani yaşımız 50- 60 filan diye, aslında çok eski mazilerimiz olmasa da rahmetli babamın ve annemin anlattıkları Ramazanlar ile günümüz Ramazanları arasında mastar dağı olduğu söylemek mümkündür.

Hatta daha eskilere baktığımızda yani Osmanlı’da Ramazan aylarını bir kültürel şölene çevirmeyi başarmışlardır. Osmanlı, Türk gelenek ve göreneklerini, Türk estetik zevkini, yaptıkları bazı törensel gösterileri de birleştirerek manevi ruhu sağlamıştır. Oruç ibadetini halkın zorlanmadan, eğlenceli bir şekilde yerine getirmiş ve kardeşlik, yardımlaşma, misafirperverlik, dayanışma, yoksulları doyurma, fakiri incitmeden sevindirme, bütün toplumu aynı ailenin bir ferdiymiş gibi görebilme şuurudur Ramazan.

Bakınız Budist bir bayan turist 2003 yılı Ramazan ayında Türkiye'ye gelmesiyle birlikte yaşadığı birkaç günlük gezisini paylaşmak isterim. Gezisi sırasında kimsenin gündüz bir şey yememesi dikkatini çeker. Bir gün bir lokantaya girer yemek ister, burada da bir ilginçlik vardır. Yemeğin verildiği yer dışarıdan görünmüyordur. Bunun sebebini sorunca garson:

-Ramazan abla Ramazan, der.

Turist bayan bir şey anlamaz. Ertesi gün tanıştığı rehberini yemeğe çağırır o da "Ramazan" deyip geçiştirir. Merak eder sorar, Nedir bu Ramazan rehberi bu ayın Müslümanlar için kutsal bir ay olduğunu, bu ayda Müslümanların gündüz bir şey yiyip içmediğini uzun uzadıya anlatır. Neden aç kalıyorlar? Niçin nasıl gibi sorular ardı arkasına gelir ve bayan otele gider. Nasıl olurda sadece yaratıcı yemeyin diyor kimse yemiyor şeklinde düşüncelere dalar hem bu tanrı budaya hiç benzemiyor. İslamiyet’i araştırır ve şu kanaate varır sadece yaratıcı emrediyor diye yeme içme gibi temel ihtiyaçlardan vazgeçiyorsa bu fedakârlıklara katlanılıyorsa, bu din batıl olamaz diyerek iman ediyor ve Müslüman oluyor.

Böylesine Ramazan ayları yaşanırken günümüz konjonktüründe maalesef o ruhu kaybediyoruz. Kapılar kapandı, oruç tutana saygı kalmadı, manevi kimya bozuldu, atasına ve töresine saygı kalktı. Aslında bu anlattıklarım her sene daha da kötüye giderken tek umudum Z kuşağı olduğunu söylemek istiyorum. Ben inanıyorum ki damarlarında ki o asıl kan atasına saygısını ve örfünün sahipliğini gösterecektir. Her ne kadar sahilde iftarını açmak için bekleyen kişileri vaktinden önce hoparlör ile ezan sesi dinletip orucunu bozmasına sebep olan gençler varsa da ben bu kişilerinde yaptığı hatayı anladığını düşünüyorum.

Hülasa, bir ülkeyi, bir aileyi ve kişi kendisini manevi duygularından uzaklaşmasıyla ziyana uğratır. Bağlanmış manevi duygular saygı ve sevgi ile birlikte sağlam bir temel teşekkül ettirir. Ya bu maneviyatı alevlendireceğiz ya da bu bataklığa saplanacağız velhasılıkelam…

Yazarın Diğer Yazıları