Gece üçte uykumdan irkildim. Depremdir, virüstür, birbirimizden beteriz. Gecenin bir yerinde sebepli sebepsiz uyanıyoruz. Aklımıza gelmeyenler başımıza geldi ve üstelik önümüz Ramazan.
Mahcup ve mütevazı hayaller kuracaktık. Kimimiz Gazi Caddesinde tur atacaktı.
Kimimiz Kapalı Çarşı'da baharat kokuları arasında alışveriş yapacak, "yarım kuzu" için mahalle fırınının yolunu tutacaktı. Tele dizilmiş biber kebabı.
Lahmacun, peynirli kuyruğunda tatlı iftar telaşında Fırıncı Can Fethi’yi kızdıracaktım. O da elinde bıçak beni kovalayacaktı.
İftarlar açılacak, teravihlere gidecektik.
Sahur davulu, kanı deli akan halaylara çağıracaktı. Ramazan bereketinin paylaşıldığı iftar çadırlarımız olacaktı.
Yok yok, bu virüs bizi harbi iyi silkeleyecek. Bu Ramazan farklı olacak diğer herşey gibi.
Muhtemelen belediyemiz, aylar öncesinden yol haritasını çizmiş, gereken hazırlıkları kılı kırk yararcasına yapmıştır. Fakat virüs, iftar çadırlarının da önünü kesmiş gözüküyor.
Bizim kapalı çarşılı, yarım kuzulu nostaljilerimiz varsın olmasın.
Fakir fukaranın iftar, sahur ve genel ihtiyaçlarını düşünmeliyiz.
Şartlar kimimiz için oldukça ağır. İş yerleri kapalı, esnaf perişan.
Elektrik ve doğalgaz faturalarını ödemek, kira giderlerini karşılamak zorundalar.
Kimimiz için tablo karanlık. El birliği ve halis dayanışma zamanıdır.
Önümüz ramazan.
Gecenin bir yerinde irkilip uyanacağız.
Uyanışlarımız umut verecek.
Selam, saygı ve dua ile..