Mehmet EMRE

Hiç Kusura Bakmayalım Dürüst Değiliz

Mehmet EMRE

Ülkede üretim denince Siha, sorun deyince bir tek terör akla geliyor. Madde bağımlısı gençler hiç kimsenin umurunda bile değil. Milli tarım politikaları ayrı bir yazı konusu olsa da, Milli Eğitim konusunda da maalesef sınıfta kalıyoruz.
Ülkenin ve şehrin kısa gündemi ise Fırat Üniversitesi Kampüsünde organik boyalarla boyanıp, dans eden gençler… 
 Eğer yapılan kötü bir şey ise, pardon ama bu gençleri kim yetiştirdi? Sizin ya da komşumuzun çocuklarından biri değil mi? 
Hemen üniversite yönetimine atıp tutmak için fırsat kolluyoruz değil mi? 
Şehrimiz için bir değer olan eğitimci iş adamı, değerli abimiz İbrahim Taşel’in yapımını üstlendiği halde, rektörümüzün Atatürk Lisesi ve Elazığ İlk Öğretim Okulunun yerine diş hastanesi yapma derdinde olması, başından beri bir Üniversite Mahalleli ve Atatürk Lisesi mezunları olarak bizleri hep rahatsız etmiştir. Nice mücadelelerimize ve siyasilerimizden yardım istememize rağmen kimsenin umurunda olmamıştır.  
Demem o ki rektörümüzün diş hastanesi projesini tasvip etmeyenlerdenim. Hiç kimse birilerinin kalemşörü olduğumu düşünmesin sakın. 

“Millet parkında bol bol çay için ve takla atıp yuvarlanın” denildiğinde hiç birimiz “çocuklarımıza kütüphane” istiyoruz demedik maalesef. 
Gençler biraz abartmış olabilir ama ne yapmasını bekliyoruz ki? 
Üniversite kampüsünde sinevizyona Diriliş Ertuğrul dizisinin savaş sahneleri yansıtılıp, tahta kılıçlarla gençlerin meydan muharebesi yapmasını mı? 
Ya da farklı gençlik kutlamalarında yapıldığı gibi twerk* dansı  mı yapmalıydılar?
  Doğum günü kutlamalarında Kur’an-ı Kerim motifli pasta kesenlere susan bizler, organik boya ile çılgınca eğlenen gençleri eleştiriyoruz. Hey yavrum heeeey…. 
Temel sorunlar üzerinden konuşmak yerine, anlık gündem mevzularla vakit kaybederken ülkemiz yavaş yavaş eğitimin dibine vuruyor. Bu dibe vurmuşluk içerisinde kendini kurtarabilen gençler ise Avrupa ya da Amerika hayali ile okullarını okuyor ve maalesef kaybeden gene biz oluyoruz.
Nasıldı o söz?
“Böyle anne babalara böyle evlatlar…”                
Hem yapılan organizasyonda öyle kaygı verici, suç teşkil eden bir şey de yok. Sonuçta genç bunlar. Bizim gençlerimiz. Hatırlarsınız, tıp fakültesinde okuyan ve "yaşama sevincimi yitirdim" diyerek intihar eden yavrumuzu. Asıl sorun buralardır. Bunalımda, gelecekten kaygılı, anlaşılmadıklarını düşünen, okul hayatı süresince doğru dürüst sosyal faaliyet bulamayan, madde bağımlılığıyla başbaşa bırakılan, parasızlıktan doğru dürüst beslenemeyen gençlerde...                                               
Ortak olduğumuz bu vebali düşünürken yüzlerimiz birlikte kızarsın. Renk iyidir... 
 

Yorumlar 1
Mehdi Özsoy 31 Mayıs 2022 12:06

Abi tek kelimeyle "Harika" bir yazı. Kalemine,yüreğine sağlık. Ben bazen dersleri kesip gençlerle bu konularda sohbet ettiğimde görüyorum ki gençlerimizin en büyük sorunu "amaçsızlık". Korkunç bir şekilde kanser hücresi gibi çoğalan amaçsız bir gençlik yetişiyor. Okumayan,düşünmeyen dolayısıyla üretemeyen tamamen tüketici bir gençlik. Ve yine yerden göğe kadar haklı olduğunuz konu da bunun en büyük sorumlusu yine biz ebeveynler. Bu konuda acilen radikal kararlar alınıp inançla uygulanmazsa ne yazıkki teröre ya da dış güçlere! gerek kalmadan bir süre sonra zaten bu güzelim ülkeyi teslim etmek zorunda kalacağız Allah muhafaza...Saygılar

Yazarın Diğer Yazıları