Ev sahibi olur gibi kira ödüyor ülkedeki mekansızlar. Büyük şehirlerde asgari ücret mukabilinde ev bulabilenler, bizimki gibi küçük şehir ahalisine şükür sebebi oluyor.
Tuhaf...
Marketteki reyonları, Topkapı Sarayındaki kutsal emanetleri gezen Japon turist gibi gezip etiketleri fotoğraflıyoruz. Ardından bize özgü cık cıklarla esef bildiriyor, finalde çöpten ekmek, sebze toplayanları anıp şükrediyoruz.
Tuhaf...
Akaryakıtın her gece daha da yaktığını okuyor, her gece ansın gelen zamlara alışma ihtimalimize küfredip, sosyal medyada homurdanıyor, yanmaya devam ediyoruz. Ardından arabası olmayanları hatırlayıp şükrediyoruz.
Tuhaf...
Kendi halimizi gerçekçi bir şekilde kavramamıza engel olan sözde şükürden bahsediyorum. "Kendini bil" düsturuna uymayan, bu bilince varmamıza mani bu tür şükrün adı güzel, içi zehirdir. Kof bile değildir yani.
"Allah seni hür yarattı, kimseye kul olma" düsturuna kast eden, habis bir eylemsizlikten bahsediyorum. Bu necis, habis hal, asla mukaddes ya da erdemli bir hal olamaz.
Özü değiştirilmiş, amacından sapmış ve bizleri saptıran bir şeye dönüşmüştür. Yerli ve milli Gregor Samsa'larız artık.
Reva görülen yaşam koşullarına şükür, köle ruhların hallerinden olabilir. Bilinçli, hür ve mutlu insanlar, hak etmedikleri ve hele hele dayatılan olumsuzluklara razı olmaz, olamaz.
Neşeyle fakirleştiğimizin portresi sayın ekonomi bakanımızın gözlerindeki ışıltı, ülkenin karanlık geleceğini aydınlatmayacak.
Tuhaf değil, malesef gerçek…
Yorumlar 1
serpil 12 Haziran 2022 11:39
yüregine kalemine sağlık çok doğru..