Mehmet EMRE

İSTANBUL'U ALDILAR SAYIN CUMHURBAŞKANIM..

Mehmet EMRE

İşleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir cinayetin öyküsünü konu alan Gabriel Garcia Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” kitabının finalinden iki üç satır içimizi burksa da, bu güne ışık tutuyor gibi…

*******************************

Uzun bir aradan sonra tekrar birlikteyiz değerli okurlarım.

 

Aslında yazacak o kadar çok şey var ki, bunu ifade etmek, okuyanın aklına yatırabilmek ayrı bir hüner istiyor. Çünkü var olan konjonktürde herkes en az benim kadar görebiliyor. Bunları ifade edebilmek zor zanaat açıkçası..

Hangi kelimeyi nerede, nasıl yazacağını şaşırıyor insan çoğu zaman. Çünkü pozitif düşüncelerden uzak, ciddi manada nezaket sorunu yaşadığımız bir süreçteyiz. Mevki, makam ve menfaatler uğruna sustuklarımızın cezasını çekmeye hazır olmamız gereken bir sürece de giriyor gibi de gözüküyoruz.  

Hani sürekli dış güçler deriz ya, içimizde ki kurnaz ve rantcı güçlerin hedef şaşırtmak için kullandığı bir materyal olarak kullanıldığı düşüncesindeyim. Siyasetten beslenen, makam ve mevki sahibi olan birçok insan artık savunma yaparken “Dünya bize düşman, Bütün ülkeler ajanlarıyla vatanımıza saldırıyorlar vs” gibi argumanlar ve devamında ötekileştiren ve kutuplaştıran tavırlarla halen daha merkezi dille siyaset yapıyorlar.

Tamamda bize ne kardeşim!

Biz size yerel, ulusal ve evrensel politikalar üretesiniz diye yetki vermedik mi?

Sürekli “Örtmenimmm sular kesikti çalışamadım..!” edasıyla milletin karşısına çıkmaktan usanmadınız mı?

Vatandaş olarak bizler; vergimizi veriyoruz, vergimizin vergisini veriyoruz, askere gidiyoruz, olmadı paralı askerliğimizi yapıyoruz ve en sonunda gelip sandıkta oyumuzu kullanıyoruz.

Biz üstümüze düşeni yapıyoruz ki zaten..

Sizden ne mi bekliyoruz?

Projeler üretmenizi ya da proje üretenlerin önünü açmanızı bekliyoruz.

Tarımsal kalkınmalarda ihraç edemesek de ithalatın önüne geçebilmek ve sizlere destek verebilmek adına her türlü girişim için genç nüfusumuzla hazır kıta bekliyoruz.

Bunları onlarca, yüzlerce sıralayabilirim.

Vatandaş olarak bizler asli görevimize dönmemiz gerekir iken, kendimizi sürekli siyasi çatışmaların içinde buluyoruz.

Yakın zamanda iki defa üst üste gerçekleşen ve var olan farkın artışı sizlere bir şeyi anlatmıyor mu?

Geçen gün benimde kişisel anlamda sevdiğim saydığım bir millet vekilimiz yerel bir televizyon programında “Halkın taleplerini karşılayamadık” demişti.

İyi de halk zaten bunu biliyor ki..! Mühim olan Cumhurbaşkanlığı Sisteminin yükünü omuzlarında taşıyan Cumhurbaşkanımıza bunları iletmek değil mi?

İşte halkın, vekillerin, bürokrasinin ve çocukların bile bildiği bu durumu ifade edememenin sonucunda kocaman bir İstanbul Cinayeti gözlerimizin önünde işlendi.

 Bile bile lades diye buna denir.

***********

"Santiago, yavrum!" diye bağırmıştı. "Neyin var?"

Santiago Nasar, onu tanımıştı.

“Beni Öldürdüler, Wene Hala,” demişti.

Umarım seri cinayetler işlenmez….!

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları