Erol KARA

CORONA BİZİ KARDEŞ YAPAR MI?

Erol KARA

Corona virüsü çok kapsamlı biyolojik savaşın bir parçası gibi. Çünkü yaşlı nüfusu tasfiye edecek ekonomik, kültürel, sosyal sonuçları ortaya çıkmaya başladı.

Bu virüsün risk analizleri tamamen yapılırsa sanırım korkunç gerçeklerle yüzleşebiliriz.

Türkiye Coronavirüsüne karşı mücadelede başarılı gibi görünse de, bana kalırsa yurt dışından gelenlere zorunlu karantina uygulamasında geç kaldık gibi. Fakat Sağlık bakanın Fahrettin Koca’nın itidal ve çözüm odaklı konuşmaları Türk halkını oldukça rahatlatıyor.

Corona Virüsü, Çekirge istilası, karınca istilası derken insanlık bununla mı helak olacak sorusunu düşünmeye başladık.

Kuşların göç yollarının değişmesi, su kaynaklarının tükenmesi, Corona gibi virüslerin ortaya çıkması akla bin türlü soruyu getiriyor.

Bana kalırsa Dünya bir testten geçiyor.

Birileri konvansiyonel savaşlar yerine rakip ülkelerin canını böyle almayı tercih ediyor.

Komplo teorisi gibi gelse de, Çin ile Vatikan Dışişleri bakanının ikili görüşmesi sonrası Vatikan devletinin kapılarını tamamen kapatmasından tedbir anlamı çıkmıyor.

Çin’in aşıyı bulduğu Vatikan’ın bu aşıdan faydalandığı anlamı çıkıyor.

Açıkçası bu virüs bazı ülkelere çukur bazı ülkelere ise merdiven oldu.

Evet; Her şeyi bilen hüküm sahibi Allah’ın ipini bırakırsak Allah cc da, bizim ipimizi bırakır bunu hatırlatmak isterim.

Böylesine sıkıntılı bir süreçten geçerken, çareyi sadece Sağlık Bakanlığından aramak yerine her birey önce üzerine düşeni yapmalı. Bakanlığın önerdiği 14 Altın kuralı tamamen hayatının içine sokmalı.

Aksi halde pande mi salgın haline gelen bu Virüs ülkemizin kimyasını tamamen bozacak.

Bakınız; umutsuzluk haramdır.

Bu Corona bizi kardeş yapar mı? Bilmem ama bu kriz siyasette ki ağız dalaşını biraz durdurdu gibi.

Bu hassas dönemde herkes siyaset dillini biraz gözden geçirmesi gerekir. Çünkü durum belki daha ciddi bir hal alabilir.

Başa dönecek olursak, Vatikan sarayının kapanması, İngiliz kralının sarayı terk etmesi, Çin’in Vatikan Dışişleri Bakanı ile görüşmesi çok hayra alamet değil.

Katil ABD’nin en büyük hasmı olan Çin ve İran da bu virüsün görünmesi ve ekonomik kaybın yanı sıra can kaybının olması, bu ülkelerinde bunun laboratuvar da üretilen biyolojik silah olduğunu bilip Avrupa ya ithal etmesi ile bana göre salgını giderek arttırdı.

 

Bilinmesi gerekir ki, gelişmiş ülkeler artık konvansiyonel savaş yerine ülkelerin sağlık ve ekonomisini biyolojik silahlarla bitirebiliyor.  İstihbarat servisleri de artık mermi ve bomba ile değil laboratuvarlarda üretilen biyolojik solisyonlarla önemli kişileri kalp krizi veya benzeri hastalıklarla kısa sürede çok rahatlıkla öldürebiliyor.

Dünya milenyum çağını yaşayıp, yıldız savaşları yaşanırken önümüzdeki yıllarda silah satarak beslenenler bildiğimiz silahları bırakıp laboratuvarlarda üretilen biyolojik silahları ülkelere satacağı günleri yakında göreceğiz.

Başa dönecek olursak Corona denilen virüs umarım en kısa sürede ülkemizi terk eder sosyal yaşamımıza kaldığımız yerden devam ederiz.

Bu konuda Bakanlığın ve yetkililerin önerilerine kulak verip yaşantımızı ona göre dizayn etmemiz gerekir. Her şeyi devletten beklemenin yanlış olduğunu hatırlayarak temizlik kurallarına önem vermemiz gerekir.

Hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmamalıyız. Çünkü umutsuzluk haramdır.

Selam ve Dua ile.

 

Yazarın Diğer Yazıları