Ülkemiz üretim gelir kaynaklarının başında gelen tarım ürünleri ile ilgili son yıllarda üretim rekoltesi ve pazarı artmasına rağmen, artan ürün maliyet ve pazarlama giderleri çiftçilerimizi üretimde sıkıntıya düşürmektedir.
23 yıl öncesine gidersek, doğrudan gelir desteği (DGD) denilen bir sistem, Türkiye’ de 1999 yılı sonunda IMF ile imzalanan stand by anlaşması çerçevesinde “istikrar programı” kapsamında, çiftçiye toprak üzerinden nakit ve krediler verilmek üzere uygulanan bir sistemdir.
DGD uygulamasına geçiş ile ilgili temel belirlemeler, IMF niyet mektuplarında yer almakla birlikte, DGD sistemi asıl olarak dünya bankası ile imzalanan tarım reformu uygulama projesi çerçevesinde uygulamaya geçmiştir.
Türkiye’de uygulanan DGD sistemi, girdi ve çıktıya dayalı destekler başta olmak üzere tüm tarımsal destekleme biçimlerinin elemine edilmesi ve bunun yerine, üretimden bağımsız doğrudan ödeme sistemin konulmasıyla gerçekleşmiştir. Bu amaçla, ilk iş olarak Türkiye’de uygulanmakta olan destekleme sisteminin eleştirisi ile işe başlanmıştır.
Bazı ülkelerde DGD üretim ve verim ile bağlantılıyken, Türkiye’de yalnızca arazi mülkiyetine yönelik DGD ödemesi yapılmakta, en azından uygulama bu yönde gelişmektedir. Yine bazı ülkelerde geri kalmış bölgelere fazla ödeme yapılırken, Türkiye’de bölgesel farklılıklar gözetilmemektedir. Mevcut DGD sistemi, işleyiş itibariyle toprağı işleyeni değil mülk sahibini desteklemektedir.
Çiftçiler krediler konusunda zor durumda; Çiftçilerimizin 2004-2012 yılları arasında yeni ekonomik paketler ile birlikte tarımsal kalkınmanın önü açılmış, çiftçilerimiz devletten aldığı ciddi destekler ile ülke ekonomisine büyük katkılar vermişlerdir. Bu arada DGD sisteminden de vazgeçilmemiş aynı şekilde uygulanmıştır.
Pandeminin etkisiyle arz azalmaya başlamış olsa bile ülkemizin diğer ülkelere göre tarımda daha gelişmiş bir durumda olması hasebiyle üretim devam etmiş bu yıl itibariyle meyve ve sebzede ihracatında rekorlar kırılmıştır. Fakat başta buğday olma üzere bazı ürünlerde ithalat yapılmıştır. Bu konuda yeni ekonomik reformlar ile çiftçimize ciddi desteklerin verilmesi gerekmektedir.
Tarımda yeni rekorlar olur mu?
Ülkemiz son 7-8 yıl içinde ciddi kaoslardan geçtiği doğrudur. Özellikle 17-25 Aralık, 15 Temmuz, gezi olayları, Pandemi gibi ülkemizi maddi ve manevi olarak etkileyen bu faktörlerin geride kalması ile birlikte Cumhuriyetimizin ikinci yüzyıl planları yapıldığı bu yılda, birey ve toplum olarak el birliği ile ülkemizin kalkınmasına faydalı hizmetler yapılması için çalışmalıdır.
Son olarak, geçen hafta yapılan kabine toplantısı öncesinde Adalet Bakanının değişmesi ile adalette yeni reformların yolda olduğunu anlar olduk. Kabine toplantısı sonrası Cumhurbaşkanının açıklamaları ile yeni değişikliklerin yapılacağının sinyalini almış, kanaatimce bu kez de değişikliğin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafında olacağını düşünmekteyim. Yeni atanacak bakanın DGD sisteminde ciddi değişiklik, çiftçiye yeniden ciddi krediler, ürün bazlı ve devlet alım garantili desteklerin verilmesiyle tarımsal üretimde yeni rekorları yakalayabileceğimize inanıyoruz.