Rüveyda Sadak

Su(!) Görmüştü, Gazzeli Çocuk

Rüveyda Sadak

Gazze gündemi devam ederken… Dört ay gibi bir dram ve vakti olmayan bir vakitti Gazze’deki dile kolay, gerçeğe zor olan bu takvim. Ve bu süreçte sivil katliamın fazla sayıda ve daha somut bir hali olamazdı. Bahsedilen neredeyse 30 bin gibi yüksek bir rakam. Ne ev, ne hastane ve ne de insan’lı herhangi bir şey. Bombardıman sebebiyle dış göçe zaruri bir sorumluluk ve sonuç ve yine sayıların binlerle tanımlandığı, devasa büyüklükte gerçek bir nüfus eksikliğiydi, Gazze’den geriye kalan demografi. Gazze mekânında ve enkaz altında bulunan cansız bedenlerin sessizliği ile Gazze için Gazze unutulmamalı’nın ve dolayısıyla diplomatik müzakereler ve yapılan tüketici boykotlarıyla devam eden bir destek artışının söz konusu olduğu da bir gerçek. Gazze konusunda küresel duyarlılığı ifade eden moralin, kapitalde olumsuz etkilenen bir meraka dönüştüğü görülüyor. Ve markaların, an itibariyle cevabını aradığı sorulara yerini bırakmış olması, oldukça manidar (!) idi. Ve görünen o ki Gazze için sessiz olmayan duyarlı bir küreseldi bu. Celtic taraftarı, Filistin için marş söylerken desteğini ifade etmişti. Öte yanda hani şu ileri seviye medeniyet tanımlaması ile oldukça hümanist oldukça zengin hegemonyanın bir örnek teşkil ettiğini gösteren, coğrafik bir konumdan bahsedelim. Geçenlerde, bilgisayarında Gazze destekli çıkarmalar bulunan birini, söz ile rahatsız etmenin adı, hangi tarihten beri doğru kavramı oldu! Ve mantık, bu çelişkili savunma ve gerçek olmayan iddianın, boyutunu hâlâ bir merak içinde. Gazze! Zaten Filistin ve zaten alıştırılmışlık senfonisine dair, yaşın önemsiz olduğunu, yaşını dolduramamış çocuklar üzerinden mobbing uygulamak... Katledilen bebek, çocuk ve sivilleri bombalar altında ya da kötümser seçeneklerden, aç ve susuz halde ve an itibariyle mevsim gereği, soğuğun inisiyatifine maruz bırakılmak ve görünen o ki böylece ölümü aslında bir rutin haline getirebilmek amacı için ‘neden’ diyen mental, düşünüyor. Gökyüzünün, ateşten kırmızı karanlığı ve bir mekânsız mekân... Korkudan bombalar altında titreyen çocuklar… Bombalardan kurtulmaya çalışan çocuklar, kadınlar ve aslında Filistin’den geriye kalan masum insanlardı onlar.

Ve yaşadıkları ortamın anormaliğinde ve her şeyden önce susuzluk ile mücadele etmek zorunda kalan insan canlısının minimal ifadeyle küçük bir çocuğun, avuçlayarak içtiği yağmur birikintili suyun, akla değer bir değeri var mıydı, olabilir miydi! Hem sağlık için önerilen beslenme şeklini, teorik ve uygulama kapsamlı yapılması gerekenleri, bugünün bireyleri açısından, bilmeyen yok iken ve suyun, steril şartlarda tüketilmesi gerekliliğinden, Filistin, Gazze bihaber olabilir miydi! Su, gıda, ısınma vesaire bütün yaşam standartlarını sağlaması gereken hiçbir faktörün var olmayışı, farkındalığı aslında bilmek zorunda olmayan bir çocuk için suyu, stabil bir doğrunun karşılığı olan çamurlu, yağmur birikintilerinden içmek ve şartlar zor ve rağmen yine de yaşam mücadelesi ancak böylesine zorlanan bir ruh ve bir fizikseli gösterebilirdi. Vicdanları konuşturan Gazzeli bir çocuktu; olmayan şehrin, olmayan ortamın, olmayan şartlarında yaşamaya çalışan. Küresel gündem Gazze’nin 7 Ekim’den itibaren dünü, bugünü ve yarını derken farklı bir haberin ayrıntısından devam… Dünya’da çikolata kıtlığı olabilir gibi Gazze’de yaşananların ötesinde bir önceliğin önemine temas eden bu önemli (!) konunun, Gazze’de olmayan su için mücadele eden bir insandan daha çok gereklilik uyandırması şeklinde bir çelişki ve böylece Dünya’da Gazze bombardımanı yokmuş gibi espritüel (!) mekânın ismi, sosyal medyada, çikolatanın stok koleksiyona dönüştürülme çabası için bir vicdan muhasebesi. Nitekim Gazze’de 3 çocuğun açlıktan öldüğü, yaşam mücadelesi içinde zor şartlar altında ölmemeye ve rağmen olmaya çalışan Gazze çocuklarının bu gibi sosyal medya alışkanlıklarından haberi yoktu tabi! Bir yardım seferberlik ise Gazze’ye olmalı; ezilen, yok edilen, yok sanılan ve görülmeyen Gazze’ye.

Yazarın Diğer Yazıları