Takip edenler hatırlayacaktır, seçim dönemi kabine üyelerinin her birinin farklı bir ilden milletvekili adayı yapılacağına ilişkin açıklamalar gündeme düştüğü anda birazda ironi ile aman Nebati Elazığ’dan milletvekili olmasın şeklinde reflekslerde bulundum.
Başlıkta da bir ironi gizlemekle birlikte elbette Nebati’ye ben engel olmadım. Hoş olsaydım da şimdi yine pişman olurdum.
Daha sonra Eski Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin Mersin’den milletvekili adayı olacağını öğrendik. Seçim sonuçlandı ve Doç. Dr. Nebati’yi Mersin’e kaptırmış olduk.
Bize de… Neyse…
Bunları neden anlattım?
Dün akşam Ak Parti Milletvekillerini canlı yayında izledik. Seçimden sonra geçen sürede yapılanları değerlendirmek üzere can kulağıyla dinledik hem de.
Geçtiğimiz günlerde “Söz Verdik Yaptık” programında Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’nı da dinleme fırsatımız olmuştu.
Ondan önce de gazetemizi ziyaret eden Ak Parti Elazığ Milletvekili Prof. Dr. Erol Keleş hocamızı dinlemiştik.
Gelelim diğer konuklara…
Ak Parti Elazığ İl Başkanı Şerafettin Yıldırım’ı ara sıra attığı kandil, kutlama mesajları ve nadir yayımlanan klişe haber bültenleriyle dinliyor, hatırlıyor ve çok da bir şey öğrenemiyoruz. Uzun bir süredir ne sahada görebiliyoruz ne de parti binasında buluşabiliyoruz. Bir durgunluk, durulma ve sakinlik süreci hakim teşkilatta. O yüzden bu programı izleyerek çok özlediğimiz Yıldırım’ı yeniden görme fırsatımız olduğu için ayrıca heyecanlıydım.
Sayın Nazırlı, genelde otobüs ve minibüs tercih ettiğinden ve biz de ağırlıklı olarak özel aracımızı kullandığımızdan kendisiyle çok karşılaşamıyoruz. O yüzden hem Sayın vekilimizin sesini duymak hem de yüzünü görmek amacıyla televizyonumuzun sesini de iyice açtık.
O halde esas söylemek istediklerime gelelim.
Pardon bir de Ejder Açıkkapı vardı. Hep unutuyorum. Özür dilerim ama suç bende mi bilmiyorum(!)
Yukarıda da bahsettim. Programı detaylıca izledim. Notlar aldım tahlil ettim.
Elde ettiğim sonuç şu. Ak Parti Elazığ’da günden güne eriyor. Seviye düşüyor. Siyaset insanların kaçacağı korkacağı bir hale evriliyor.
Program izleyen her has Ak Partili Şahin Şerifoğulları ve Prof. Dr. Erol Keleş’e şükrediyor.
Çünkü anlatacak konusu, çabası, projesi olmayanlar erteleme, genel merkezden rol çalma, başarıya ortak olma çabasına girişirken Şerifoğulları ve Keleş yaptıkları önemli hizmetleri birer birer ve sakince, büyük bir tevazuuyla anlatıyordu.
Örneğin son bir haftadır yaptığı mega projeleri anlata anlata satırlara ve dakikalara sığdıramayan Şerifoğulları’nın yanında Kandil, Karabağ ve 15 Temmuz gibi konulara gire Ejder Açıkkapı’yı görünce ve duyunca üstüne bu konulara Nazırlı’nın “tüyelerim diken diken oldu” sözü eklenince kalite apaçık ortaya çıkıyor.
Ya da daha şimdiden şehrin önemli sağlık sorunlarını çözen, şehir merkezine bir hastane kazandırarak kanayan yaraya neşter vurup binlerce vatandaşı ağır bir yükten kurtaran, büyük bir tereddüt taşıdığımız bir alana önemli bir sağlık kompleksi kazandırmanın ve bu alanı geleceğin yaşam alanına dönüştürme çabasını başarıyla taçlandırarak şehrin önemli bölümlerdeki doktor ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayan Prof. Dr. Erol Keleş’in bu anları tevazuuyla anlatırken halkın gündeminin ne olduğunu bilmediğini kendi sözleriyle ifade eden, iktidar değil muhalefet milletvekili edasıyla şehrin beklediği en önemli projeleri yıllara yayıp kamuoyunun susacağını zanneden ve Milli Muharip Uçak ile Nato Paktı’nı falan anlatan Nazırlı’yı görünce durup düşünüyor ve uzaklara, derin düşüncelere dalıyor her bir Elazığlı vatandaş..
Başta Nebati’den örnek vermiştim ya işte ona karakter, söylem ve yapı olarak benzeyen ancak Nebati kadar olamayan siyasilerimizi görünce üzülüyoruz. Bir açıp bakar mısınız Nebati’nin X hesabındaki paylaşıma. 100 günde neler yapılmış Mersin’e...!
Bu yazımda Sayın Yıldırım’a da yer ayırmıştım ancak önemli bir konuda cesurca bir açıklaması oldu. O yüzden başkanıma bir tavsiyeyle bitiriyorum. Sahada olmak, saha siyasetçisi olmak, cesur olmak, önde olmak size yakışır. Bugün olmanız gereken yerde olmazsanız yarın olmak istediğiniz yerde hiç olamazsınız…!