Ömer Enes YILAR

İyi Siyasetçi Yönlendirilemez, Yönetir..

Ömer Enes YILAR

Deprem sonrası süreçle ilgili genel olarak sorunların çözümlerine dair tükenen beklentilerim bir ara yeşerir gibi olmuştu. Beni bu duygulara iten ve susuz kalan bu fidanlara umut olan gelişme, bir siyasetçinin şehri heyecanlandıran açıklamalarıydı.  

Ancak umutların yeşermesine vesile olan bu suyun kaynağı da kurumaya başladı sanki. 

Kendimce bunun nedenlerini bulmaya çalışıyorum ama biraz zor. Her zaman belirttiğim gibi Elazığ’ın çok büyük bir şansı var aslında ve çözüm çok basit… Tam bir Elazığ sevdalısı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorunları net cümleler ve somut örneklerle anlatmak ve derdimize derman olması konusunda cesaretli olmak. 

Bunu yapacak kimse yoktu bu zamana kadar ve bence tam olacaktı ki  o da Elazığ’ın bu çözümsüz düzenine dahil olmaya başladı ve umutlarımız tümden tükendi.

Şimdi bize umut veren ancak sonrasında bu özelliğini kaybeden yeni  bir siyasetçi arıyoruz memlekette. Yürekli, cesaretli, siyasi kariyerini yakma pahasına (bu çok düşük bir ihtimal ki bunu yapacak siyasetçi kariyer yakmak yerine kariyerine kariyer katar) şehrin sorunlarını sahiplenecek ve çözüm için çarpışacak ama yok. 

Muhakkak ki bunu yapan siyasetçi var Elazığ’da ama ne yazık ki iktidar partisinde değil.

O halde diyorum ki iyi bir siyasetçi yönlendirilemez, iyi bir siyasetçi cesur olur, babayla oğulun bile ara sıra ters düşüp ortak noktada buluşacağı durumlar varken iyi bir siyasetçi de partisiyle, bakanıyla bürokratıyla ters düşüp ortak noktada buluşabilir. Yeter ki bu eylemlerini ve gayretlerini şahsı için değil şehrinin menfaati için yapsın. 

Şimdilerde şöyle bir algı var sanki şehirde: TOKİ’yi eleştiren, bu şehirde vatandaşın talebine kulak veren, sorunları dile getirenler tamamen art niyetli. Oysa bizim yaptığımız tek şey şehre ayna tutmak ki görevimizin bize yüklediği sorumluluk ve misyon da bu. Vatandaş her şeyden memnun da biz Mİ yalan söylüyoruz. Ya da şehir kasabaya değil de metropole dönmüş, herkes memnun ve mutlu da biz mi bunu göremiyor ve  tam tersini söylüyoruz.

Sanki bu kavurucu sıcaklarda kimse hala konteyner kentte kalmak zorunda bırakılmamış.

Sanki hiçbir albeni ve özelliği olmayan evleri 1.500 liradan kiraya vermiyorlar da biz uyduruyoruz.

4+1 yanlış yazmadım evet 4+1 evi olana 2+1 ev vermemişler de sırf art niyetim vermişler diyorum.

İnsanların arsalarını alıp üstüne ev yapıp bir de bunu teslim ettiği halde ne kadar ücretle hangi şartlarda ödeme yapacaklarını bildirmemişler de ben sırf konuyu çarpıtmak için bunları söylüyorum.

Mustapaşa, Rüstempaşa, Abdullahpaşa, gibi alanlarda yaşayan vatandaşlar yatağını koysa dolabını koyamayacak evlerde çok mutlu bir şekilde yaşıyorlar da ben yalan söylüyormuşum.

Hayır, bizi muhalif ilan etmek yerine neden sorunlarla yüzleşmiyorsunuz? Neden gerçekleri kabul edip çözüm aramıyorsunuz? Nereye kadar devam edecek bu kaos?

Krizler fırsata çevrilebilir bu hem şehir açısından hem de siyasi kariyer açısından. Emin olun bu sorunlarla yüzleşmeyen hiç kimse bence siyasete devam edemeyecek ve bu sorunlarla yüzleşen, kabul edip elini taşının altına koyan babayiğit her kim olacaksa onun siyasi kariyeri parlayacak.
 

Yazarın Diğer Yazıları