Bugün yaşanan her olaya, doğru mu ya da yanlış mı ve mantıklı mı değil mi bakış açısıyla yaklaşmıyoruz. Olaylara siyasi tercihimiz ve ideolojilerimizin açtığı pencereden bakıyoruz. Durum böyle olunca da genelde mantıklı ve doğru olanı ne yazık ki görmüyoruz.
Toplum bu tavrı benimsemişken siyaset medya ve iş dünyası da genelde topluma aynı pencereden bakıyor.
Karşı mahallenin istekleri yüzde yüz yerinde, beklentileri yüzde yüz haklı olsa da iş, siyasi tercihe ve ideolojiye bağlandığı için bu istek ve beklentiler hor görülüyor.
İşte bu konjonktürde Gazeteci Cem Küçük’ün ifadeleri sosyal medyada gündem oldu.
Küçük, “Muhalefetin derdi helalleşme değil intikam; seçimler olup bitince hesap soracaklar” gibi bir cümle kurunca, muhalefet bunu hemen ‘yenilgiyi kabullenmek olarak’ yorumlamış.
Bu bir gaf mıdır yoksa muhalefete göre itiraf mıdır?
Bunu şimdiden anlamanın en basit yolu ise ülkenin anket firmalarının yapacağı araştırmalardır.
Ancak burada da büyük bir problem olduğunu düşünüyorum çünkü anket firmalarının yönetim kurulu başkanlarının kamuoyunda, açık bir şekilde görüş bildirmeleri bizim onlara güvenmemizi tartışmalı hale getiriyor. Bu çalışmaların güvenilirliği/geçerliliği daha sonuçlar açıklanmadan yok olup gidiyor.
Hatta durum o kadar vahim ki mevcut firmaların neredeyse tamamının çalışmaları kamuoyuna açıklanırken ‘x partisine yakın anket firmasından’, ‘x lidere yakın anketçiden’ gibi tabirlerle duyuruluyor.
Böyle olunca da hem toplum hem de siyaset açısından ülkedeki duruma ilişkin çıkarımda bulunmak zorlaşıyor. Örneğin siyasi bir liderin önüne giden anket sonucunu düşünün, bir bakıyor ki oylar artıyor, bu da ona her şeyin yolunda olduğunu ister istemez düşündürüyor.
Tüm bunların sonucunda aklıma şöyle bir varsayım geliyor: ‘Ülkemizdeki tüm problemlerin temelinde KUTUPLAŞMA vardır!’
