Kahramanmaraş depremlerinin ardından birlik ve beraberliğin önemi bir kez daha ortaya çıkmış durumda.
Çok büyük bir felaket yaşamamıza rağmen devlet ve millet el ele yaraların sarılması için önemli bir mücadele veriliyor.
Bu kötü günlerin geçeceğini yaraların dayanışma içinde sarılacağını da en iyi biz bilir.
Öyle ki 24 Ocak depreminde yıkım olmasa da binaların yüzde 90’ının ağır hasarlı olarak yıkıldığı bir mahalle olan Abdullahpaşa’ya o günlerde geri döneceğimize dair bir umut taşımıyorduk. Buna rağmen çok kısa bir süre içerisinde tamamen yenilenmiş mahallemize kavuşmuştuk.
Yeter ki dayanışma içinde olalım yeter ki umudumuzu kaybetmeyelim. Bu devletin her türlü yarayı sarmaya gücü kuvveti çok şükür var.
Hazır dayanışma ve güç birliğinden bahsetmişken bir konuya değinmek istiyorum. Dün kamuoyuna yansıyan bir ziyaret beni hem mutlu etti hem de umutlandırdı.
Ak Parti MKYK Üyesi ve Elazığ Milletvekili Metin Bulut ve İl Başkanı Şerafettin Yıldırım’ın, Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İdris Alan’a gerçekleştirdiği ziyaretten bahsediyorum.
Elazığ’ın Afet Bölgesi ilan edilmesi Mücbir Sebep Hali ilan edilen şehirler arasına dahil olmasında çok ciddi emekleri olan ekip bir araya gelerek bir durum değerlendirmesi yaptılar.
Hem birbirleriyle istişare ve dayanışma içerisinde olmaları hem de şehrin önemli sorunları ve beklentileri için Elazığ basınını da arkalarına alarak bir güç birliği oluşturmaları üstüne bir de her sorunda kısa sürede sonuç almaları gerçekten özlenen ve beklenen bir tablo olarak karşımıza çıkıyor.
Sadece bu değil verilen mesajlar da önemliydi. Mesela Başkan Alan’ın “Elazığ’da çok güzel şeylerin altına hep birlikte imza atacağız” sözünün altının çizilmesi ve güzel şeyler için herkesin artık gövdesini taşın altına koyması gerekiyor.
Şahsi ve nefsi durumlardan sıyrılarak şehir için güzel mesajların verildiğini görmek çok güzel şey…
Tabi ki süreç uzun ve çetin. Elazığ öyle kolay kolay toparlanacak ve arzu ettiğimiz bir şehir olacak diye bir iddiamız yok. Ancak bu süreçlerin ancak dayanışma, güç birliği ve istişareyle aşılabileceğini bilecek kadar tecrübemiz var.
Ancak aklımızda bir de tereddüt var. Her ne kadar güç birliği olsa da bu şehirde basını, basın mensuplarını, gazetecileri yok sayan ve hatta taraf olarak gören bunların yanında söylenecek çok ama çok daha fazla konu var ve bizim de bir meslek ahlakımız, terbiyemiz, edebimiz ve saygımız var.
Başlıkta da belirttiğimiz gibi bir eksik de olsa şu anda bir güç birliğimiz var. Son söz olarak bu şehirde acil olarak değişmesi gereken birkaç durum var.