Mehmet DUMAN

TENEKENİN YOLCULUĞU

Mehmet DUMAN

Oynamakta sınır yok, canın neyi nasıl oynamak istiyorsa karar senin, ister pistte, ister sahada, ister arenada, ister görsel medyada, isterse tiyatroda. Kalem kıranlar, kalem satanlar, fotokopi ile kendilerini aktör sananlar, tuz la buz olanlar. Sosyal medyayı tahtı, yapıştığı koltuğu bahtı sananlar bakın uykunuz nasıl da kaçıyor ufacık bir hapşırmayla. Arka bahçede söylemediğini bırakmayıp yüz, yüze yalakalıkta sınır tanımayanlar, birbirlerinin açığını saçığını çok iyi bilip de gebe kalmaya sıcak bakanlar, soyunduğu makamın çaycısı bile olamayacaklar, kendilerine pişirip ağız tadını kaybedenler bakın vakit daralınca nasıl da ön safların değişmez figürü oluyorsunuz. Gerektiğinde konuşuyorum, görüyorum, yaşıyorum, bazen de gülüp geçiyorum. Hadi be sende mi diyerek bulunduğumuz çizgide sapma var mı çok düşünüyorum, anlımın akına şükür ediyorum. Anlamsız ve gereksiz o kadar çok bulunduğu yere şükür etmekten uzak figüranlar var ki, bunları kendi hallerine bıraktığında ya duvara çarpacak, ya da uçan balon misali patlayacak gibiler. Solunum destek cihazı emanettir aslında onlara, başkaları adına kukla görevi üstlenmişlerdir. Dernek kurup sahibini unutmaya müsait böylesi kişilerden gelen yönetim kurullarına girme tekliflerine çok gülüp geçmişliğim olmuştur, onun bunun üç beş kuruş aidatıyla anlamadığı, hiç bilmediği, kıyısından köşesinden geçmediği, kapısından içeri girmediği, anlam dahi veremediği bir oluşumda kendini padişah sananlar bakın ölüm kapının arkasında yoklama yapıyor haberiniz ola. Bir de teneke parçasını altın zannedenler var. Bir metre yol bile almadan başladığı yeri bitiş zannedenler, göz boyarken kaş çıkaranlar. Bilesiniz ki sizin görmeye korktuğunuz o kadar çok altın gibi şahsiyetler var ki sizinle aynı teraziye çıkmaya bile vakit ayırmazlar. Unutmayın ki altın yere düşmekle değerinden bir şey kaybetmez, unutulan, paslanan, yok olan ne yazık ki teneke olur. Kalmaz, Sultan Süleyman’a kalmayan size mi kalacak zannettiniz. Hz. Mevlana ne diyordu, ”Nice insanlar gördüm üstünde elbisesi yok, nice elbiseler gördüm içerisinde insan yok”. Buyurun hadi çıkın içerisinden, giydiğiniz mi kıymetli yoksa içerisindeki mi? Bakın, Tilki kendini çok kurnaz zannediyor ama avcıların ilk hedefi olmakla kalmayıp, Pazar tezgâhlarını en çok onların postu dolduruyor. Şu ana kadar gerçeklerin haricinde kimseyi kıracak, üzecek kadar dokunuş yapmamıştım. Hani hep söylüyorum ya, bu şehirde gerçek sanatçıları tenzih ederim ama onlara özenip te figüran olmayı bile beceremeyen, kendine yazığına oynayan, attığının peşinde koşan yüzlerce binlerce oyuncu var diye. Korkmayın, sakın titreme almasın sizi, bizim sözümüz ata binip te kendisini bey zannedenler içindir her daim. Düşünün bakalım şu fani dünya da bir nefes için tüm varlığını verecek insanlar olduğuna göre bizim kaybedecek neyimiz var ki? Esen kalın.

Yazarın Diğer Yazıları