Mehmet DUMAN

Sadece Seyrediyoruz

Mehmet DUMAN

Geçtiğimiz günlerde işyerimden çıkışta ilimiz televizyonlarından birinin çekim esnasında bir sualine muhatap olurken icraat kısmının sıfır olduğu bir ortamda konuşmak istemedim doğrusu. Soru şuydu, başka şehirlerde olup da Elazığ’da olmasını istediğiniz hizmetler nelerdir olunca verilecek tek cevap gönül neler ister neler ama yok olurdu. Hani diyoruz zaman ilaçtır, daha önce yazdıklarımızın arkasında olduğumuza ıslak mührümüzü basarak söylediklerimizi arşivlerde raflara bıraktık neticede. Yukarıda ki sual karşısında oluşan durgunluk ve içtenliğimizle kısa ve öz olarak daha önce neleri bu satırlarda şeker tadında bıraktığımıza biraz bakalım istedik. Tıpkı stadyumun olduğu yerde değil de daha geniş bir alanda spor kompleksi olarak yapılmasını arzu edip yazdığım gibi. Allah aşkına oradan geçtiğinizde ne akılınıza geliyor diye sorun kendinize, ben sordum kâse kâğıdına sıkıştırılmaya çalışılan bir karpuzdan ne farkı oldu stadyumun. DSİ Bölge müdürlüğünün yıkılmasını fırsata çevirmek gerekir orasını viroloji parkına katalım dediğimde haklılığımız kanıtlanmış olacak ki bu proje neticeye ulaştı sonunda. Devamında ise şöyle demiştim atmışlar sitesinin karşı tarafında orman genel müdürlüğünün neredeyse virane olmuş lojmanları var, bu alan gerçekten büyük bir yer kaplamaktadır. Belediye otobüslerinin ve diğer toplu taşımaların toplanma merkezi niye burası olmasın. Stadyum, kültür park, fuar alanı, mesire yeri, viroloji parkı vs. bir bütün olarak görüldüğünde bu düşünce şehir trafiğine çözüm noktasında ilaç olmaz mı? Gelecek nesillerin duasını almak bu kadar mı zor? Sosyal medya da bir açıklama dikkatimi çekiyor, Türkiye de kaza yapma ve ölümlü kazalara sebep olma sıralamasında ne yazık ki Elazığ ikinci sıradaymış. Durumun bu kadar vahim olduğu bir ortamda buyurun size başka bir sıkıntı, postane meydanına yapılan yer altı oto parkı. Kim ne derse desin benim aklıma yatmadı demek kadar cesaret gösterebilirim sanırım. Şehrin trafiği zaten kör düğüm sen sorunun en çok olduğu bir alana getir oto park yap. Yıllardır bu şehre yapılacak en büyük yatırım Gazi caddesini araç trafiğine kapatıp yaya trafiğine açmak olur diye haykırırken tamamen yok etmek bu olsa diyorum. Nasıl olacak derseniz bize, alternatif üretmek seçilenlerin işidir demek ancak bana düşer diyebilirim. Allah bir daha yaşatmasın, şehir olarak büyük bir deprem yaşadık, can ve mal kayıplarımız oldu. Şehirde binlerce bina yıkıldı ve yıkılmaya devam ediyor bin bir türlü sorunlarıyla. Yarınlar için yaşananları fırsata çevirmek diyoruz ya hep bir ağızdan, buyurun size fırsat. Yıkılan birkaç binanın birleştirilmesiyle oluşturulacak alanlara mahalle ve semtlerine kapalı semt pazarları ve otoparklar yapılabilirdi, geç kaldık başaramadık, beceremedik. Karla kaplı yağmurlu ya da çamurlu sokaklarda kurulan semt pazarlarına devam. Kadın üretim pazarları, sosyete pazarları, yöresel yiyecek pazarları bizim neyimize. Hazar baba kayak merkezi ve Hazar gölü, nesiller boyu anlatıp dururuz, Allah aşkına yok etmekten başka ne yaptık şimdiye kadar tıpkı Harput’u yok ettiğimiz gibi. Kamp merkezleri, oteller, Türkiye’nin futbol kulüplerine en gözde kamp merkezleri olacak projeler hangi beyinlerde çürüyüp gitti acaba. Komşu il bizden daha çok sahip çıkmadı bu göle, onlar daha çok parselleyip almadılar mı, biz neyi konuşacağız. Bir de sosyal destek sadece amatör spor kulüplerine yapılan malzeme ve nakdi yardımla olmaz. Emeklinin, ihtiyacı olanın, garibanın elini tutmak, sınava hazırlık dönemlerinde gençlere sınav setleri hediye etmek, destek kursları açmak, el becerileri konusunda kurslar düzenlemek te sosyal projedir. Kampanyalar, etkinlikler, yarışmalar, konserler, emekli evleri, kültür ve sanat evleri, halk ekmek büfeleri, çayda çıra mahalle bakkalları, kitap okuma evleri hepsi sosyal destek projesi değil midir sizce? Bu şehre sponsorlar vasıtasıyla kazandırılacak, uluslararası maraton, bisiklet, yüzme, dağcılık, güreş yarışmaları şehrin tanıtımı açısından büyük bir kazanç olmaz mı sizce, Fuarcılık müdürlüğümüz, belediye spor müdürlüğümüz var mı bilemiyorum, duymadım, bir ara fuarcılık var gibiydi kıpırdanma olmayınca çakıldılar sanırım. Bazen soruyorum bu şehirde seksenli yıllarda Çayda çıra festivalimiz vardı festivalin çayda çıra gazetesi vardı, o gazetede köşe yazısı ve şiir yazdığımı biliyorum. Çedene kahvesi ikram günlerimiz vardı bizim onu bile yok ettik birkaç yıl sonra, niye beceremedik diyerek. Düşünüyorum çok zor olmasa gerek, Çayda çıra halk dansımız var bizim bunu Uluslararası halk dansları festivaline niye çeviremiyoruz ya da Elaziz bağ bozumu, vişne festivalimiz neden olmasın bizim. El âlem narenciye festivaline, kaysı festivaline daha neler katabiliriz peşindeyken biz niye ağzımız açık seyrediyoruz. Makamlar oturma, atama, rant, heybe doldurma yeri değildir, makamlar düşünce, çalışma, üretme yerleridir. Bizden söylemesi. İcraat ne derse o olur.

Yorumlar 1
BAHRI BULUT 03 Haziran 2021 15:19

YUREGINE SAĞLIK DAHA ÇOK GEÇ GELECEK NESILLERE RABBIM KOLAYLIK VERSIN.INSALLAH HARPUT U HAZAR BABA DAĞ MERKEZINI KEBAN I BASKIL IHER BELDELERIMIZI ELAZIGSPOR UMUZU AMATORUMUZU KALKINDIRIRLAR YUREGINE KALEMINE SAGLI

Yazarın Diğer Yazıları