Mehmet DUMAN

Kırk yılın kahvesi

Mehmet DUMAN

Ara sıra satır aralarına sığdırmaya çalıştığım,” bizden başka geçmişini, çocukluk anılarını ve gençlik yıllarını anlatan yaşayan yaşatan bir nesil yok” gibi bir hafta yaşadığımı söyleyebilirim. Yaklaşık kırk yıl öncesiydi en son yüzlerini görüp hatırladığım Ticaret lisesinden arkadaşlarımın. Aynı sınıf ve aynı dönem değildik, ben onlardan bir dönem üst sınıftaydım. Kimler yoktu ki aralarında. Birçoğuyla yıllar boyu görüşememiş olsak dahi sima ve hatıralar aynı havada teneffüs ettiği için gün gibi gözlerimizin önündeydi adeta. Okul futbol takımına antrenörlük ve kaptanlık yaptığım kırk yıl öncesi bir kısım arkadaşlar okul takımının futbolcularıydı. Mersin’den değerli dostum, gönül adamı, has ve öz Gakgom Ayhan Keske misafir olmuştu şehrimize. Tevfik Özlü, Hasan Bilge, Faruk Şanlı arkadaşlarımla beraber soy isimlerini hatırlayamadığım Ünal, Faruk, Remzi, Zafer, Fatma ve Sevinç hanım da aramızdaydı o gün. Güncel yaşımız elliyi devirmiş olsa da o gün 15-16 yaşında gibi sevinç ve mutlulukla yoğrulmuştu sanki gözlerimiz. O gün gençliğimizi, güzelim yılları anlatacaktık, kâh gülüp eğlenip mutlu olacak kâh derinlere dalıp buruk kalacaktık özlemin yoğurduğu hikâyelerimizde. Siyasi bir partinin oluşum çalışmaları bahane olmuştu bizim özlem gidermemize. İl başkanlığı teklif edilen şahsıma mazeretlerim nedeniyle teşekkür ettim, göreve layık görülmem ve istenilmem beni ziyadesiyle memnun etmesine rağmen bu konuyu askıya alıp çekmecenin gözünde muhafaza etmek bu toplantının hatıra defterinin arasına sıkıştırılan bir çiçek gibi oldu bana. Masanın ortasında baş konuğumuz olan samimiyetin verdiğiyle güvenle ağızdan çıkan sözler esen Rüzgâr ’da saf ve temiz havaya karışırken Hasan başkanın mekânında çaylar yudumlanıp, kırk yol sonrasında ki kahvelerin kırk yıl sonrası hatırına içilmesi dostlukların içten ve pazarlıksız olmasında sembol olmaktan başka bir şey değildi. Sohbetimiz on altı yaşını arayıp resimlerde teselli bulmaya çalışsa da mecazi anlamda kamyona çarpmıştan farkımız kalmamıştı sanırım. Yılların birikimi, ekmek kavgası, yaşam mücadelesi kitle endeksimizi bozmuş olsa da beynimiz, çocukluk ve gençlik duygularımız, özlemimiz hep aynı kalmıştı. Okul müdürümüz Süleyman Selmanoğlu şehir dışında olması nedeniyle aramızda bulunamazken, ebediyete intikal eden arkadaşlarımız ve hocalarımızı dualarımıza ekleyip yâd etmeden geçemedik ortamın bize verdiğiyle. Bu organizasyonda emeği geçen, kırk yıl sonra buluşmamıza vesile olan kıymetli dostum Ayhan kardeşim sen her zaman var olasın, ileriki dönemlerde her gelişin ve ziyaretinle artarak vereceğin kıvılcım ateşi nefesimizin en kıymetli sermaye olduğu kısacık ömürde yaşanan hasretliklere hiç kuşkusuz en güzel ilaç olacaktır. Allah’a emanet olun dileklerimle saygılar sevgiler sunuyorum.

Yazarın Diğer Yazıları