Mehmet DUMAN

Gözünüzü Toprak Doyursun

Mehmet DUMAN

Gözünü toprak doyursun dedikleri bu olsa gerek. Yiyin, olmadı birbirinizi de yiyin. Kiminiz yalakalık olsun diye, kiminiz hesaplar tutsun diye, kiminizde menfaatiniz için yiyin. Dünya size de kalmayacak, ya yarın ya da yarından yakın. Konuşanlara, yazanlara, çizenlere, sözde kurumların başında bulunup seçimle koltuğa oturduklarını sananlara sormak istiyorum. Hanginiz toprak sahanın çamurunu, tozunu, toprağını yediniz, yuttunuz, hanginiz yorgun böbreklerinize, midenize su diye limon enjekte ettiniz, hanginiz dizleriniz kan revan içerisinde eve döndünüz de şimdi göbek taşında oturup nara atıyorsunuz. Bu camiada başınızdaki saçın telleri kadar spor geçmişi, bilgisi, becerisi olanlar konuşmuyor da sizin kendi beklentileriniz için konuştuklarınıza bakın. Vallahide Billahi de sizin ne takım yönetecek, ne de yorum yapacak, ne de kurum başında olabilecek kadar bilginizde yok, becerinizde. Aslında bilenler çok iyi biliyor seçimle geldik dediğiniz o koltuklara nasıl oturduğunuzu da zamana bırakıyorum şimdilik onu. Ortada takım yok, Mahalle takımı sizden daha iyi dediğimizde bazılarınızın zoruna gitti. Bal liginde kadroya giremeyecek adamlar sende banko oynadı, sen nasıl bir hesap yaptın da bu takım düşmez dedin. Kulüp olamamışsın, takım, ekip olamamışsın, kalite yok, ligin kaç gömlek altında toptan uzak bir topluluk. Geçen sezon deprem bahanesiyle bu takım ligde kalırken bu sezon hangi akıl seni darağacına bağladı da hiç mi gidişatı göremedin. Bu takımın düştüğünü oynanan oyunlara baktığımızda üç, dört yıl önce söylüyorduk, yazıyorduk. Senaryo yazılmış, proje çizilmiş, figüran oyuncularla bu iş tamamlanacak dediğimizde, gece yarıları yapılan listeler, ithal başkanlar, haftalık, aylık yönetimler, kayyum da söz alanlar, kürsüye davetsiz çıkanlar, divana selamsız salavat’ sız oturanlar, bir gecede fikrinde oynama olanlar, siyaset olunca etek giyenler bu hikâyede cin Ali nin akıl hocaları olurken, gerçek sınıfı sevenlerin oluşturduğunu görmediler hiçbir daim. Merak ediyorum sizin yatacak yeriniz var mı acaba, hangi deliğe kaçıp saklanacaksınız? Her zaman savunduğum bir şey var, suç kimsede değil, ne sende ne de sana atanlarda. Asıl suçlular perde arkasında sus pus izliyorlar yaşananları, bak hiç sesleri çıkıyor mu? İki cümle kurmaktan aciz kendilerini basın sananlar, ganimet peşinde koşanlar, torpille, yardakçılıkla çoluğuna çocuğuna imza attıranlar, adamın emekli parasına göz dikip takımın başına oturtanlar dökün bakalım eteğinizdeki taşları kimin ar damarına değecek. Bakın beyler gazete çıkarmak, gazete sahibi olmak basit işler, bir iki müracaatın başında, ama gazeteci olmak, dürüst olmak, olduğun gibi olmak zor zanaattır. Bu basamağı ağır ağır çıkmak gerekir ki tepe takla düşmeyesin, adımlarını sağlam atacaksın ki burkmayasın, kırmayasın. Asıl işini yapacaksın ki anılasın, sayılasın. Her ipte cambazım diyerek yürümeyecek, her bulduğun yemeğe saldırmayacaksın. Bu şehrin menfaatten uzak ortak değerleri vardır, bunu kullanarak acıkmayacak, ekmeğine ortak olmayacaksın, o bir sevdadır başka hesaplar peşinde koşmayacaksın. Gözü doymayan, doyuramayan Dünya’ya iyi bakın ne kârın olacak yükten başka diğer tarafa. Kırılan kalpler, düşman olan gözler ve menfaatler. Siz en iyisi mi iyi koşun bakın finişe az kaldı. Belki kazanan siz olursunuz.

Yazarın Diğer Yazıları