Mehmet DUMAN

BU RÜYA DA BİTECEK

Mehmet DUMAN

Biz normalleşmeyi çok fazla abarttık galiba. Yıllardır denize, doğaya, tatile çıkmamış gibi. Bayramları yaşamamış, alış veriş merkezlerinden uzak kalmış, piknikte mangal çevirmemiş, büyükleri çoktandır ziyaret etmemiş gibi. Sanki yıllardır nefes almamış, toz duman içerisinde kalmışız gibi. Dayanamadık attık sırtımızdaki yükü, rahatladık. Ne rahatlama ama uçan kuş gibi olduk, kanatlarımız durmadan çırpıyor ayaklarımız yere değmiyor bir türlü. Her daim uçsuz bucaksız diyarlara uçmak bir yana, rüyanın büyüsü bozulmasın istiyoruz. Çocuklarımız okuldan uzak kalmış, ekonomi rayına oturmamış, şehit haberleri, kaza haberleri, kadın cinayetleri bizden değilmiş gibi bir vurdumduymazlık almış başını gidiyor. Sahiller, oto yollar, eğlence merkezleri insan seli misali bendinden taşmış, aklın yolu birden çok şaşmış. Olmadı diyebiliyoruz ancak. Kendimiz bu hale getirdik dememek için zaman ilaç olsun bize istiyoruz, İnşallah düşündüğümüz gibi olmaz bir an evvel kurtuluruz bu virüs belasından diye dualar ediyoruz. Kendim ettim dünyası bu olsa gerek, adı ne zıkkımsa işte, ağzımıza doladık ya, yazın gidecek güzün gelecek diye, bizde bunu fırsat bildik işte. Saldık ipin ucunu, gitti ve bitti dedik, ne vaka kaldı aklımızda ne de kaybettiklerimiz. Sonrasında toparlamaya çalıştık bir yere gittiği yok diye ama gemi çoktan kalkmıştı limandan durduramadık, önüne geçemedik. Diğer yandan ise görünen köy kılavuz istemez atasözü geliyor aklımıza. Yarına, yarınlara ışıldayan gözlerle, umut dolu yüreklerle bakmak istesek de bakamıyoruz bir türlü. Bir düşünce kaplıyor beynin her yanını, okullar açılacak, spor karşılaşmaları başlayacak, Avrupa maçları, halı sahalar, festivaller, yarışmalar, konserler ve aklıma gelmeyen binlerce aktivite. Buyurun çıkın işin içinden gücünüz, ekonominiz, altyapınız, cesurluğunuz ve her türlü hazırlığınız varsa. Kimse kimseyi bu saatten sonra kandırmasın arkadaş, benim aklım bana ancak yetiyor, ayaklarım da yere basıyor çok şükür. Bu durumları görmemiz ya da yaşamamız için iki şık aklıma geliyor. Birincisi, biz normalleşmeyi mükâfatmış gibi algılayıp dengemizi bozduk. İkinci şık ise elimizdeki topu milletin kucağına vererek paslaşmalarına müsaade ettik. Şimdi önümüze bakıyoruz, bir süre sonra sonuçları toplamaya gün sayıyoruz. Rabbim sonumuzu hayır getire, yaşın yanında ne kadar kuru yanar bilemiyoruz. İnşallah elden ele bıraktığımız topun havası çoktan patlayıp sönmüştür diye hep bir ağızdan dualar ediyoruz. Bizi terk etmiştir, mutasyona uğramıştır diyerek içten içe bir bekleyişe bırakıyoruz kendimizi. Olmadı derken, kafadan konuşmadığımızın bilinmesini istiyoruz. Düşmeyen vaka sayıları, ağır hasta sayıları, gizli taşıyıcılar, bulaşmış olduğunun farkında olmayanlar, hafif yaşayıp sinsice bulaştıranlar arttıkça artıyor. Başka söze gerek var mı bilemiyorum. Dün Kahraman Maraş’ta gencecik bir doktorumuzu daha kaybettik. Çalıştığı hastane açıklama yapmış yaş 35 ölüm sebebi korona virüs. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.

Yazarın Diğer Yazıları