Mehmet DUMAN

Biz bize Külhanbeyli

Mehmet DUMAN

Geçmişi de dâhil ettiğimiz zaman hep duyduğumuz ya da söylenmesine eşlik ettiğimiz bir cümledir, “Elazığ insanı sanatçı ruhludur. Sanatçı doğar, sanatla yoğrulur sanatla ölür. Hak yememek adına, gerçek sanatçıları, bu yolda üretenleri, yazanları, okuyanları gönlümüzün en güzel yerinde sahiplenip önlerinde saygıyla eğilirken, son zamanlarda siyaseti, yalanı, dolanı sanat haline getirenleri de kınamaktan geri kalmadığımın bilinmesini isterim. Ömür dediğimiz çizgi kimilerine göre kısa, bazen de uzun süren bir sinema filmi gibidir. Başlar ve final sahnesi ile son bulur. Hani hep diyoruz ya insanoğlu bıraktıklarıyla yaşar diye. Enver ve Paşa Demirbağ, Heykel tıraş Nurettin hoca, Son dönem Bünyamin Eroğlu ve isimleri sayfalar dolusu olacak şekilde yüzlerce binlerce sanatçımız. Yıllar önce 1985 gibi, Elazığ’ın tanıtımı adına düzenlenmeye başlanan Elazığ kültür ve sanat festivali birkaç yıl ancak devam edebilmiş daha sonra ne yazık ki günü kurtarmaya oynayanlar tarafından yok edilmiştir. Yaşatılsaydı uluslararası tanıtımda otuz altı yaşında olacaktı, çabuk kıydık, tüketip yok ettik. Ben kendi adıma festival anısına ve adına çıkan Harput kültür ve sanat festival gazetesinde spor köşesi yazım ve Elazığ adına bir şiirimin yayınlanmasından dolayı şanslı görüyorum. Anlayacağınız o yıllardan çok önce başlayan yazma serüvenimiz Elazığ ve Harput adına da tescillenmiş oldu. Bunun yanında kültürümüzün yaşatılması adına Manas yayıncılığa ve Hazar şiir akşamlarının her yıl tekrarlı bir gelenek haline gelmesinde emeği geçenlere hiçbir vakit çağrılmasak da teşekkür ediyorum. Seksenli ve daha öncesi yıllarda Aydın ve Ankara gibi Edebiyat dergilerinin yanı sıra Elâzığ’ımızın tarihe mal olmuş gazetelerinden Turan ve Nurhak gazetelerinin şiir köşelerinde onlarca şiirlerimin yayınlanmış olması da kendi adıma ne kadar gurur verici olsa da hiçbir Hazar şiir akşamına davet edilmemem bir o kadar üzmüştür beni. Üç beş şiiriyle sedirin ön tarafında ikamet kuranların aksine “Belki bir gün” adlı şiir kitabım bile kendi halimizde olmamızdan dolayı görmezden gelinmiştir. Kaldı ki bu şehir adına, “Harput’ta bir aşk” isimli dizi filim çalışmasında bölüm başına ücret ödeyip televizyonda yayınlattığımız günlerde bile hiçbir kamu kurum ve kuruluşundan görmediğimiz yakınlığın kırbaç acısına karşı kendi gücümüzü koyarak bugün bile üç bölüm oynayıp bitirilen çalışmalara karşı ayakta kalıp on bölüm çekilmiş ve yayınlanmıştır. Amatör dahi olsa bu çalışmada ilgili dizinin senaryosunu yazıp ayrıca oyuncu olarak da katkı vermem kendi adıma geride bıraktığımız eser gibi olsa da bu şehrin umursamaz tavrı ve hainliğiyle bütünleşen yalan dolan yapısı önümüzdeki en büyük engel olmuştur. Yılmak ve tükenmek bizim işimiz olmadığı için bundan üç beş yıl önce şehrimiz adına “vefa” adlı Yığınkili Zülküf’ün hayat hikâyesini konu alan bir sinema filmi çekme gayretiyle Tayfun Sav gibi yılların usta sanatçısını, usta yönetmen Ercüment Çavluer’i, filmin senaristini ve oyuncu kadrosunu Elazığ a getirip misafir etmek boynumuzun borcu olarak bize düşse de şehrin ileri gelenlerinden göremediğimiz yakınlık ve konumuz olan Rahmetli Zülküf’ün ailesinin telif hakkında ısrar etmeleri ne yazık ki bu hikâye yi rafa kaldırmıştır. İşte biz böyleyiz, yaşarken kıymetten uzak ölünce üç beş gün. Hani toprağımız kuvvetli, sanatçı ruhluyuz ya eyvallah derken, kimse kusura bakmasın bizim kadar sanatı, sanatçıyı sevmeyen bir toprak ta yok gibi. Takdir sizindir ey dostlar. Sağlıkla kalın.

Yorumlar 1
HARUN YILDIRIM 28 Ocak 2021 15:35

Elazığı ve Elazığlı yı ne kadar güzel özetlemişsin kardeşim seni tebrik ediyorum. Gerçekten Sanatçısına ve sanatkarına bu kadar duyarsızlık başka yerde yok İnşallah ilerideki zamanlarda gençlerimiz daha duyarlı olurlar.Selam ve dua ile...….

Yazarın Diğer Yazıları