Mehmet DUMAN

Bayramlarımız Vardı

Mehmet DUMAN

Bayramlarımız vardı bizim. Zeki Müren göbekli cam ve uzun çubuklu şekerlerimizin yanı sıra yerli üretim araçlı ev yapımı dondurmacılar, Osmanlı macunu satanlar, şekerli elmacılar, gazozcular, bayram balonlarımız ve tapa tabancalarımız vardı. Arife gününden önce başlardı Annelerimizin hazırlıkları. Mahalle komşularının bir araya gelmesiyle dayanışmanın, birlikte olmanın, imece usulüyle başarmanın mutluluğu yaşanan yorgunluğun kat, kat üzerinde olurdu. Tepsi, tepsi hazırlanan börekler, baklavalar, içli köfteler, lahana sarmaları, kofik dolmaları, Harput köfteleri, kavurmalar, yöresel kömbe vazgeçilmez bayram ikramlarımızın yanında ev yapımı vişne suları ve limonatalar ikramın serinlik veren içecekleri olurdu her daim. Kurbanlıklar günlerce öncesinden alınır evlerin önlerinde ya da avluda birkaç gün beslenip sevilerek bayrama hazırlanırdı. Saygıların en güzeli, hürmetlerin en içteni olsa gerek diyerek, göçüp gitmişlere misafir olmak için Arife günü başlayan kabir ziyaretlerimiz bayramın son gününe kadar devam ederdi. Çocuklar babalarıyla bayram için çarşıya çıkınca alacakları bir çift naylon ayakkabı ya da İspanyol paça bir pantolon bir gömlek onların en güzel mutlulukları olurdu. Bayram günü coşkunun, huzurun, kavuşmanın en yakın zaman dilimi olurdu. Bayram namazıyla başlayan en samimi gün için kurbanlıkların kesilip öksüze, yetime, ihtiyacı olana dağıtılması alnımızdan akan yorgunluk terinin huzur kapısını açan saf suyu olurdu. Evlerimizin tek eğlencesi bir Dünya sanatçıyı evlerimize misafir eden, arkası yarın diyerek paylaştığı hikâyeleriyle gönüllerde taht kuran sihirli kutu radyomuz olurdu. Kulakları bükülünce acı, sızı duymaz bizimle güler bizimle ağlardı sanki. Bayram sabahı başlayan solistler geçidinde kimler yoktu ’ki, Recep Kaymak ( Mevla’m birçok dert vermiş), Yıldıray Çınar ( Badı sabah selam söyle o yâre), Şakir Öner Günhan ( Çiçekler ekiliyor), Özay Gönlüm (Asmam Çardaktan), Bedia Akartürk ( Dostum), Kamil Sönmez (İnce Memed), Huri Sapan(Bahçe duvarını aştım), Bedri Ayseli ( Ağlama yar ağlama), Hülya Süer (He guley), Ali Rıza Gündoğdu (Şeker oğlan) günün mutluluğuna mutluluk katarken final türküsü hiç kuşkusuz Davut Sulari’den gelirdi. Bugün bayram günü derler Âlem eğlenir Sen bizim yaylaya gel başın için Dertliler oturmuş derdin söyleşir Etme intizarın gül başın için. Günün ilerleyen saatlerinde çocukların harçlıklarına finiş noktası mahalle bakkallarımız olurdu. Şekerler, sakızlar, kâğıttan helvalar, uçan balonlar, misketler, naylon ve plastik futbol topları serginin cazibe merkezini oluştururken, ellerden kaçan balonlar, taşa, cama değerek patlayan toplar çocuk suratların en masum hali olurdu bir anda Akşamüzeri gün bitimine son çeyrek kala Ayı oynatıp para kazanan gurbetçiler, yasanmış gibi destan üretip baskıdan sonra mahalle, mahalle satışa sunanların sesleri yankılanırdı karpit patlamalarının arasından. Ne güzel bayramlarımız vardı bizim. Tatilimiz köyümüz, okul bahçelerimiz, sokaklarımız, mahallemiz olurdu. Şimdi tahammülümüz kalmadı hiçbir şeye, ne saygımız nede sevgimiz. Bayramlarımızın yerini deniz kenarları, yurt dışı turlar, evlerde saklanıp sessizliğe bürünmeler aldı. Olsun diyoruz, biz bayramlarımızla yaşamaya devam edelim, siz bayram yerine koyduklarınızla oylanmaya devam edin. Bakalım neyi geri getirebileceksiniz. Başta Ülkemin insanları olmak üzere tüm Müslüman din kardeşlerimin bayramlarını tebrik eder, sağlıklı, huzurlu, kazasız nice bayramları hep birlikte yaşamayı Rabbim ’den dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları