Faruk YILDIZ

ELAZIĞ VE TÜRKİYE'DE AK PARTİ NEREYE KOŞUYOR?

Faruk YILDIZ

2001 yılında büyük bir heyecan yaratarak Türkiye siyasetine giriş yapan Ak Parti o gün bu gündür iktidarda.

Türkiye’nin her alanda güven bunalımı yaşadığı bir döneminde ortaya çıkan Ak Parti, geçmiş iktidarlara kıyasla çok önemli reformlar ve ilerlemeler gerçekleştirdi.

Ancak 2010’lu yıllardan sonra partinin tam anlamıyla güçlenmesiyle birlikte ülkemizde  tipik Latin Amerika ülkelerine benzer siyasi, sosyal ve ekonomik kırılmaların kendini göstermeye başladığını gözlemledik.

Ak Parti’nin kendi içinde hissettirilmeyen ancak varlığı bilinen farklı cemaat yapılarının (Fetullahçı, Menzilci, Süleymancı, Nurcu, Nakşibendi, Cübbeli grubu vs.) parti içi egemenlik mücadelesi, bölgesel egemenlik kurma stratejisi (Karadeniz ekolü, Trabzon ekolü, Sakarya grubu vs. gibi) 2010’lu yıllardan sonra Ak Parti içinde içerden ayrışmalara alan açmaya başladı.

Özellikle Ahmet Necdet SEZER’in cumhurbaşkanlığı süresinin dolmasından sonra her yönüyle iktidarın bütün mekanizmalarını kontrol etmeye başlayan Ak Parti içinde ki bazı(!) siyasetçiler yandaş, akraba, hemşehri kayırmacılığı siyasetini kendilerine bir ilke olarak belirlediler.

2010 yılından sonra Ak Parti içinde yeşeren akrabalık ilişkilerine dayalı bu ekol tıpkı Özal’ın Anavatan Partisi’nin ve Demirel’in Doğru Yol Partisi’nin yıkılışındaki mantığa benzer bir yol tutmaya başladı.

Bu ekol Ali BABACAN, Ahmet DAVUTOĞLU, Abdullah GÜL, Mehmet ŞİMŞEK, Ömer DİNÇER, Ertuğrul GÜNAY, Zafer ÜSKÜL, Necati ÇETİNKAYA gibi daha sayamayacağım onlarca partinin yapı taşlarını Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın etrafında bir duvar örerek parti merkez örgütünün dışında tutmayı da başardı.

Aynı şeyi Ak Parti il teşkilatlarında gerçekleşti. Milletvekilleri aracılığıyla il teşkilatlarında akrabalığa, arkadaşlığa, iş ortaklığına dayalı örgütlenmeler hiçbir engelle karşılaşılmadan hızla tamamlandı.

Belediye başkan adayları, rektör adayları, milletvekili aday listeleri, belediye ve il genel listeleri, meslek odaları ve sivil toplum örgütü başkanlıkları, resmi kurum yöneticilikleri hiçbir liyakat aranmadan bu ekol tarafından dizayn edildi.

Öte taraftan İŞ-KUR aracılığıyla TYP kapsamındaki süreli işçi alımlarında, gece bekçiliği mülakatlarında, şehir ve bölge hastanelerindeki personel istihdamlarında, çeşitli kurum ve kuruluşların mülakatla personel alımlarında bu ekol Ak Parti’nin kamuoyundaki güvenirliliğinin zedeleneceğini umursamadan kendi yakın akraba ve dostlarını mümkün olduğunca kayırmayı sürdürdü.

Berat ALBAYRAK’a çok önemli görevler verilmesi, KAVAKÇI ve SAYAN aile fertlerinin devlet içinde milletvekili, bakan, büyükelçi, yönetim kurulu üyesi, müsteşar, genel müdür, daire başkanı, danışman gibi görevlere getirilmeleri ve partiden dışlanan dava adamlarının yokluğunda kalanların da “bu uygulamalar partiye ve ülkeye zarar veriyor, halk bunları kabul etmez, birçok siyasi hareket ve örgütlü yapılar bu anlayışlar yüzünden yok olmuştur” gibi erdemli ve siyasi ahlak içeren eleştirilerden uzak olmaları, Türkiye’mize çok önemli hizmetler eden Ak Parti hareketinde yozlaşmalara alan açtı.

Aslında Türkiye’de yaşanan durumun bir benzerini ilimiz Elazığ da son dönemlerde daha baskın bir şekilde hissedebiliyoruz.

Şöyle ki;

Elazığ,  2002’den bu zamana kadar meclise 28 milletvekili göndermiş. Bu 28 milletvekilinin bu zamana kadar 24’ünü Ak Parti kazanmış.

Ak Parti’nin 17 yıllık iktidarında kazandığı bu 24 milletvekilliği 15 kişi arasında gidip gelmiş.

Bu 15 kişiden 7 kişi 1 kere, 6 kişi 2 kere, 1 kişi 3 kere, 1 kişi de 4 kere listeye girmiş.

Ağın, Alacakaya, Arıcak, Maden, Sivrice ilçelerinden Ak Parti’den hiç kimse listeye girememiş. Baskil ilçemiz 2 defa, Keban ilçemiz 1 defa, Merkez’den 2 defa, Palu ilçemizden ise Ak Parti sıralarına 14 defa TBMM’ye vekil gönderilmiş

Yerel seçimlerde de belediye meclis üyeleri ve merkez il genel meclis üyeleri yine bölge anlayışı gözetilerek oluşturulmuş.

Bu uygulamalar varken ve halkın desteği devam ediyorken bu uygulamaların dozajını artırarak sürdürmek bir siyasi hareketi çözülmenin ve dağılmanın eşiğine getirmez mi?

Halkın yükselen desteğini alaşağı edenler örgütlerde tutulmaya devam ettirildikçe siyasi yapı kamuoyundaki güveni elbette kaybeder.

İlimiz Elazığ’da 2015’den sonra Ak Parti’nin hızlı bir şekilde çözülmeye başladığını istatistikler de açık bir şekilde gösteriyor.















 

 

Elazığ Sonuçları

%


 

Elazığ’da alınan oy sayısı


1 Kasım 2015 Milletvekili Genel Seçimi

% 66,8

219 486

2018 Milletvekili Genel Seçimi

% 53,92

183 604

2019 Yerel Seçimi İl Genel Meclisi

% 42,43

137 640

 

 

Tablodan da anlaşılacağı üzere seçmen sayısı her dönem artmasına rağmen ilimiz Elazığ’da Ak Parti çok hızlı bir şekilde oy kaybediyor.

Teşkilata alan güvensizlik, örgütün akraba, iş ortaklığı hiyerarşisine göre yapılandırılması, teşkilatın belli bir bölgenin hâkimiyetinde olması, millete tepeden bakan kişilere teşkilat yönetiminde görevler verilmesi gibi sebepler Elazığ’da Ak Parti’ye olan güveni zedelemiştir.

İlimiz Elazığ’da Ak Parti yepyeni bir oluşuma gitmeli, mevcut yapı yerine daha dinamik, yeni bir yüz, bir bölge yerine, bütüne yayılmış örgütsel bir yapı (ki bu anlayış tüm Türkiye için geçerli), tüm paydaşları içine alan bir teşkilat kaybolan güvenin yeniden tesisi için çok önemlidir.

Bu anlamda ilimiz Elazığ’da Ak Parti teşkilatı sil baştan yeni bir yüz ve yepyeni bir şuurla oluşturulması kaçınılmaz olmuştur. Yerel aktörler “benim adamım, benim bölgem, senin adamın, senin bölgen” kavgasını bir kenara bırakmalıdırlar. Aksi takdirde tabloda görülen oy kayıpları kesintiye uğramadan büyüyerek devam edecektir.

Ak Parti’nin kaybettiği değerleri yeniden kazanarak, uzlaşı arayışına girerek yeni bir rotaya girmesinden başka bir yolu kalmamıştır.

Bu uygulamalar devam ediyorken ve aynı şekilde olumsuz giden ekonomik koşullarda yeni siyasi oluşumların ortaya çıkmasına da kimse itiraz edemez etmemeli de. Çünkü siyasette yozlaşma başlayınca yeni siyasi hareketlerin ortaya çıkması da normaldir.

Unutmayınız ki siyasette savaşacak düşmanınız kalmadıysa dostlarınızla savaşmaya başlarsınız.

Bu coğrafya ve bu ümmet Recep Tayyip ERDOĞAN gibi bir lideri bir daha bulamayabilir. Onun için Ak Parti bir an önce kendi içinde büyük bir yenileme hareketini başlatmalıdır ve küskünlerle kucaklaşmalıdır.

Kalın sağlıcakla.

                                                                                                               

Yazarın Diğer Yazıları