Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Ayetlerin Işığında

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Ayetlerin ışığında iç ve dış dünyamıza bakmalıyız.
Gerektiğinde, kendimizle de, ‘hesaplaşmalıyız’
Yanlışını görebilen bir insan, ‘kendini bilen…’ bir insandır.
Namazın terki ile ilgili bir ayeti okuduğumda, titredim, sarsıldım!
Meryem Suresi 59.uncu ayette şöyle buyruluyor;
“Sonra onların ardından yerlerine öyle bir nesil geldi ki, namazı zayi
(terk) ettiler ve şehvetlerine uydular; (onlar) artık ileride
(cehennemdeki) Gayya Vadisini boylayacaklardır”
Bizlerden önce yaşamış kavimler, milletler, medeniyetler…
Ahzâb Suresi 35.nci ayette, “mü’min erkeklerle, mü’min kadınların
vasıfları anlatılıyor!”
Fert olarak, aile olarak, toplum olarak uymamız gereken vasıflar…
“Muhakkak ki Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar,
Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, itaatkâr erkekler ve itaatkâr kadınlar,
Sadık erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar,
(Allah'a) gönülden bağlı (mütevazı) olan erkekler ve (Allah’a)
gönülden bağlı (mütevazı) olan kadınlar,
Sadaka veren kadınlar ve sadaka veren erkekler,
Oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar,
Irzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar,
Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya (işte) Allah
bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır!”
Müslüman bir erkekte, Müslüman bir kadında olması elzem olanlar
vasıfları, Kur’an bizlere haber veriyor;
“İtaat, sadakat, sabır, mütevazı (alçakgönüllü), sadaka vermek, Oruç
tutmak, ırzlarını veya iffetlerini korumak, zikir/ veya tefekkür…”
Bunların her birinin bir araya gelişleri, ‘yüksek bir ahlakı ve morali
oluşturuyor…’
İnancımız bizlere, kâinatı ve yaratılışınızı tefekkür ediniz
buyuruyor, ilimde derinleşmemizi istiyor.
Ahzâb Suresi 72.nci ayette şöyle buyruluyor;
“Muhakkak ki biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de (onlar)
onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular; insan ise onu
yükleniverdi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.”
Kâinat, insanoğluna ‘emanet yurdu…’ insan, kâinatın efendisi… Çok
büyük sorumluluklarla yüklü…
Şu fani ve kısa hayatta, büyük bir imtihandayız… Gaye-Ufuk- İdeal
insan özlemi, en büyük arzumuzdur.
İnsanın/ veya insanlığın en büyük iki düşmanı, ‘cehalet ve zulümdür…’
Günümüzde, Gazze’de ve Doğu Türkistan’da işlenen zulüm ve amansız
soykırım…
Muhammed Suresi 7.nci ayette şöyle buyrulur; “Ey iman edenler! Eğer
(siz) Allah'a (dinine) yardım ederseniz, (O da) size yardım eder ve
ayaklarınızı sabit kılar!”
Kur’an ahlakı ile donanmak, her türlü zulme karşı durmak insani
görevimiz olmalıdır.
Nisa Suresi 69.uncu ayet bizlere olmamız gereken hedefleri gösteriyor;
“Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar Allah’ın nimetine
eriştirdiği peygamberlerle, dosdoğru olanlar, şehitler ve iyilerle
beraberdirler. Onlar ne iyi arkadaştırlar!”
Allah'a ve Peygambere itaat, bizlerin hayatını güzelleştirir. Erdemli
bir vasfı taşır.
Kur’an’da sıklıkla, ‘birbirimizle çekişmemeyi emreder’ Birbirimizin
hak, hukuk ve sorumluluklarına da saygılı olmamızı ister. O halde
birbirimize karşı saygı, sevgi, dürüst, güvenilir olma ilkelerini
geliştirmeliyiz.
Enfal Suresi 46.ncı ayette şöyle buyrulur; “Allah’a ve Resulüne itaat
edin; birbirinizle çekişmeyin; sonra içinize korku düşer de (size
heybet veren) rüzgârınız (kuvvetiniz) gider, o halde sabredin!
Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir”
İtaat ve Sabır kavramlarının sıklıkla kullanıldığını görmekteyiz.
“Birbirinizle çekişmeyin!” buyuruyor. Birlik ve beraberlik şuurunu,
‘bir saf olarak…’ yaşatarak bizlerden sonra gelecek nesillere
taşımalıyız.
Ahzâb Suresi 70. Ayet bizleri uyarıyor; “Ey iman edenler! Allah’dan
sakının ve doğru söz söyleyin!”
Sözün doğrusunda, ‘hikmet…’ vardır. Sakınmada/ veya kötülüklerden
korunmada; ‘ihlas sahibi bir mü’min olmanın yürekliliğini…’
görürsünüz!
Şuara Suresi, 222 ayette “Şeytanlar kime iner, sorusuna cevap veriyor;
Ayette şöyle buyrulur; “(Onlar) iftiraya düşkün, çok günahkâr olan
herkesin üzerine iner!”
Her zaman ve her mekânda, ‘erdemli duruş…’ dedik. O duruşu, hayat
felsefesi haline getirmek de marifettir. Öyle bir duruş sergilemeliyiz
ki, ‘sabırla, sükûtla, sadakatle, sessiz çığlıklarla her türlü
günahlardan kaçacağız…’  O kaçış bizlerin kendi içimizdeki cihadı
olacak!
Dua, Rabbimize sığınmadır, teslimiyettir, itaattir…
Mü’min Suresi 60.ncı ayette şöyle buyrulur; “Rabbiniz buyurdu ki:
“Bana dua edin, size icabet edeyim (duanıza cevap vereyim) Şüphesiz
benim ibadetimden (yüz çevirip) kibirlenenler, yakında zelil olan
kimseler olarak Cehenneme gireceklerdir”
Kibir, insanın en büyük düşmanıdır. Büyüklenme, marifet değildir.
İnsanın kendi fıtratından, kendi ruhani ikliminden uzaklaşmasıdır.
Bizlere yakışan da, ‘tevazuudur/ gönül insanı olmaktır’
Kibir ne yapar, ‘gözleri kör eder…’ Mü’min Suresi 58.nci ayette de
şöyle buyrulur; “Kör ile gören; iman edip salih ameller işleyenlerle
kötülük yapan bir olmaz. Ne kadar az ibret alıyorsunuz!”
Bizlerin en büyük korkusu nedir, ‘tefekkür etmeyen…’ bir toplum/ veya
topluluk olmaktır. Tefekkür etmeyen bir insan giderek, ‘ilimden,
ihlastan, marifetten, hidayetten uzaklaşır…’ Kendimizi
Sâffât Suresi 3.ncü ayette, “Hem zikir (Kur’an) okuyanlara And olsun!”

Yazarın Diğer Yazıları