Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

23 Nisan Milli Şenliğimiz Olsun

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Eskiye özlem deriz… Birçok güzelliklerimizi sebepleri bilinmez ama terk ettik!
23 Nisan eskiden nasıl kutlanırdı?
Anneler, babalar, küçükler, büyüklerle şehir statları hınca hınç
dolardı… Bir büyük bayram havası coşkusu içerisinde geçen programlar…
O programların öznesinde çocuklar vardı!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1933 tarihinde başlattığı, “ 23 Nisan’da
çocukları makamına kabul edip onlarla sohbet etme âdeti bu bayramla
bütünleşmişti…”
Cumhuriyet tarihimizde ilk defa, “23 Nisan 1924 tarihinde “23 Nisan
gününün bir bayram olarak kutlanmasına karar veriliyordu!”
Bu bayram öyle ki, ‘çocuklara armağan ediliyordu’
Çocuklar, bizim geleceğimiz, istikbalimiz, atimiz olacaklar…
Geleceğimize bizler nasıl sahip çıkacağız?
Daha huzurlu, daha güvenli, daha istikrarlı nasıl inşa edeceğiz?
Milletçe, geleceğimiz üzerinde titremeliyiz!
Çocuk Bayramı, dünyada ilk defa Türkiye'de kutlanmaya başlamıştır.
Bizler, çocuk bayramını, “23 Nisan 1927 tarihinden itibaren kutlamaya başladık!”
UNESCO,  1995 yılında, Dünya Kitabı ce Telif Hakkı Gününün 23 Nisan’da
kutlanmasına karar veriyordu!”
Bir yanda Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlarken, beri tarafta
da, Dünya Kitap Günü ve Kütüphaneler Haftasını kutluyoruz!  Tarih ne
güzel bir ilim… İnsanın ufkunu açıyor!
23 Nisan 1920’lerden günümüze bir asrı tefekkür ediyorsunuz. Bugünlere
o kadar nezih manalar yüklendi ki. İfadelerimizde tekrar ediyoruz;  Bu
bayramın içerisinde, TBMM’nin açılış tarihi… Bu bayramın ilk adı,
“Hâkimiyeti Milliye” Bayramıdır (1935) Gazi Atatürk bu bayramı
çocuklara armağan edecekti (1927) TRT, UNESCO’nun 1979 yılını, “Çocuk
Yılı” olarak duyurmasının hemen akabinde;
Bu tarihten itibaren Uluslararası, “23 Nisan Çocuk Şenliğini”
başlatacaktı. Çocukları, “makama kabul etme geleneği” 1933 Tarihinde,
Atatürk’le başlayacaktı… Çocuklarımıza, ‘değer vermek…’
Makam ve unvanların yarınki sahiplerinin çocuklarımız olacağına vurgular yapmak…
O vurgularda neler var? Cumhuriyetin bir fazilet olduğu… Milletin
İradesi ve O İradenin temsil yeri…
Milli Değerler Sevgisi… Tarih ve Vatandaşlık Şuuru…

 “23 Nisan 1920” Tarihi bir dönemdir! Toktamış Ateş ilk Meclis için
şöyle der; “TBMM yakın tarihimizin en onurlu Meclis’i olması bir yana,
yakın tarihimizin en önemli hizmeti yapan meclistir!”
 “23 Nisan 1920” tarihi bir dönemdir. Günlerden Cumadır! Kutlu bir gündür…
İstanbul’un fethini müjdeleyen Hacı Bayram Veli Camiinde, birlikte
‘Cuma Namazı’ kılınır.
Oradan, TBMM’nin önünde “dualar ve yakarışlarla” ilk Meclis açılır.
Meclis’i, Refik Şevket Beyler açacaklardır; “…Bizler birbirlerine
bağlı ve sonsuz kötülüklerin doğurduğu faciaların son aktörleriyiz!”
O aktörler, “Milletin azim ve iradesi ile yüklenmişlerdir.
Tarihi sorumluluklarını çok iyi bilmektedirler!

Bu Meclis, çok büyük görevler ifa etmiştir. Her şeyden evvel, “kurucu
meclis” yetkilerine sahiptir.
İstiklal Mücadelesi;  “Mondros Mütarekesinden (1918) Mudanya
Anlaşmasına (1923)  kadar devam eden bir süreç…”  Bu süreci yöneten
de, “Meclistir…”
1921 Anayasası bu Meclis zamanında kabul edilecektir. İstiklal Marşımız hakeza…
Lozan görüşmelerinde bu Meclis başlayacaktır.  “23 Nisan 1920 tarihi
sadece TBMM'nin açılış tarihi değil, aynı zamanda millet egemenliğine
dayanan demokrasinin ve Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı
gündür!”
Şartlar o kadar zor ve çetindir ki, bir milletin üzerine, “ateşten
gömlek”  giydirilmiştir.
Sadece, Rumlara karşı verilen bir mücadele de değildir. Bütün
işgalcilere karşı verilen onurlu bir mücadele vardır. İşgal altında
bir İstanbul… Ve İstanbul Hükümeti düşününüz.
Milli Mücadeleyi destekleyen dört önemli gazete; “Yeni Gün,  İleri,
Akşam ve Vakit…”  Bu gazeteler sürekli baskı altındadırlar. O baskının
altında, “ölüm tehditleri” söz konusudur.
İşgalci güçler tarafından, 140’a yakın, “gazeteci, aydın ve yönetici”
Malta Adası’na sürülürler.
Bütün bu olumsuz şartlara rağmen, “çok güçlü bir direnç” görülür.
Çocuklar bizim, ‘geleceğimiz’ yarınlarımız, Onları, bu vatana “sevdalı
birer birey olarak” yetiştirmeliyiz.
İngilizler, çocuklarında ilk alfabeyi öğrettiklerinde; “Tarih
biliminin önemine ve geleceğe…” vurgu yaparlar. Bizler de, milli tarih
şuurunu büyük bir coşku içerisinde verebilmeliyiz.
Bu savaşın adına; “Her türlü emperyalizme karşı verilen; Milletin
Hürriyet ve İstiklal Savaşıdır…”
O savaşın ruhunu, “Büyük Türkiye İdealine…” taşıyacak olan bir Meclis…
1921’lerde Sakarya'da,  1922’lerde Kocatepe'den Büyük Taarruz…
1922’lerde, İzmir’in kurtuluşu…17 Şubat 1923’lerde, İzmir İktisat
Kongresi… Savaş sonrası,  Türkiye’nin İmar ve İnşası!
Çocuklarımız, o günlerin “yokluklarını ve de sıkıntılarını…” bilerek,
bir milletin nasıl şaha kalkacağını ruhunda hissetmelidir.  23
Nisanlarda; Türkiye ayağa kalkmalıdır! Tarihi bir dönemi, milletin
bütün fertleriyle birlikte yaşamalı/ ve de bizlere de yaşatmalıdır.
      Tarihi İlk Mecliste, Elazığ’dan kimler/ hangi isimler yer
alıyordu. O isimler; “Hacı Fevzi Celayir, Hüseyin Gökçelik, Muhittin
Çöteli,  Mustafa Şükrü Çağlayan, Naci Karaali, Rasim Tekin ve Hasan
Tahsin Berk”
Bu şehrin yakından tanıdığı isimler arasında; Ergani’den, “Ahmet
Nüzhet Saraçoğlu” Halk arasında, “Nüzhet Dede” olarak anılıyor…
Erzurum’dan, “Hüseyin Avni Ulaş” Hüseyin Avni Ulaş’ta, aslen
Karakoçanlıdır…
,23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramını geliniz, özüne uygun
olarak, büyük bir moral kaynağıyla; çocuğu, genci, ihtiyarı ile
birlikte kutlayalım. Bu kutlamalarda, ‘tarih dile gelsin…’
Milli Mücadele yıllarına baktığımızda,  Atatürk’ün Anadolu Basınıyla
birlikte hareket ettiğini görüyoruz…
Anadolu Basını da, ‘kalemini’ bir süngü edasıyla/ vakarıyla
kullanmıştır… O sebepledir ki bizler, Anadolu Basınına ‘gazi basını’
diyoruz! Milli Mücadeleye öncülük eden gazetelerden Sivas’ta
yayınlanan, “İrade-i Milliye”  Ankara’da yayınlanan, “Hâkimiyet-i
Milliye” Atatürk’ün emriyle yayınlanan gazetelerdir.
Bu gazetelerinin isimlerini de bizzat Atatürk vermiştir.
Atatürk, “Hâkimiyet-i Milliye” gazetesinde şöyle diyecektir;
“Hâkimiyeti Milliye üç büyük tanır; Zekâ, İrfan ve Hamiyet…”
“23 Nisan Milli Hâkimiyet ve Çocuk Bayramını…” 85 milyon insanımızla
birlikte milli bir şölene çevirelim…  Selam ve Muhabbetle…

Yazarın Diğer Yazıları