Ahmet KIZILKAYA

ELAZIĞSPOR: SON DAKİKA SENDROMU

Ahmet KIZILKAYA

Arka arkaya zorluk derecesi yüksek maçlar oynayan Elazığspor, Balıkesirspor maçının son saniyesinde yediği golle berabere kalsa da önce Giresun deplasmanında alınan 1 puan hemen ardından evinde oynadığı Ç.Rizespor maçında kazanılan 3 puanla hepimizi hem sevindirmiş hem de geleceğe dair hayli umutlandırmıştı. Ümraniyespor maçı da zorluk derecesi yüksek maçlardan biriydi ve kazanıldığı takdirde liderlik koltuğuna oturulacaktı.

Maçın psikolojik parametrelerine bakıldığında bize zorluk çıkaracak tek etken maçın oynanacağı stadyumun standart dışı fiziki yapısı ve iklim koşulları olabilirdi. Seyirci anlamında Ümraniyespor adına öyle taraftar baskısı kuracak sayıda bir taraftar da yoktu. Tribün dediğimde de topu topu 1500 kişiyi alabilecek ölçekte bir amatör saha tribününden bahsediyorum. Üstelik kendisine ayrılan kısmı dolduran Elazığspor taraftarları da takıma moral verecek tarzda heyecanlı ve umutluydular.

Maç öncesi açıklanan takım kadrosuna baktığımızda haftalardır aynı isimleri tercih ederek maçlar ve puanlar kazanan Mehmet Altıparmak hoca, forvette Mertan Caner’in yerine Ahmet Aras’ı koyarak belli ki deplasmanda kazanma plânı yapmıştı. Ümraniyespor’un kazandığı maçlarda bile ne kadar defansif açıklar verdiğini düşünecek olursak bu tercih kağıt üzerinde doğru bir tercihti. Kağıt üzerinde doğruydu belki ama kafanızdaki plân sahada işlerlik kazanmayınca sonuç almak da zor oluyor haliyle.

                                                                                              * * *

Kabul etmek gerekir ki ilk yarı boyunca saha fazla pozisyona giren, daha etkili olan takım ev sahibi Ümraniyespor’du. 9. dakikada kalemizde oluşan karambolde yaptığı üç kritik müdahale ile mutlak golü önleyen kaleci Soner Şahin, yine 24. dakikada Armel Drole’nin aşırtma vuruşunda topun kaleye girmesini önleyerek daha ilk yarıda kopabilecek maça ortak olmamızı sağladı.

24. dakikadaki penaltı pozisyonunda defansımızda kaybolan kademe anlayışı ve yaptığımız pozisyon hatası çok acemiceydi. Sağbek oyuncumuz Adem Alkaşi’nin yerini kaybetmesi ve onun bıraktığı boşluğu kapatmak isteyen Mehmet Yiğit’in yaptığı müdahale, takım savunması adına bariz bir eksiğimiz olarak gözüktü.

Yine 41. dakikada rakip takımın en golcü oyuncusu İbrahim Akdağ’ın attığı şutun az farkla auta gitmesi defansif sıkıntılarımızın olduğu gerçeğini gösterdi bize. Yay üzerinden rakip oyunculara bu kadar rahat şut attırmaması gerekir zirveye oynayan bir takımın.

İlk yarı boyunca bizim adımıza kaçan en net fırsatın ilk yarının uzatma dakikaları oynanırken kaleye yapılan ortanın kale çizgisine paralel gitmesi ve gol bölgesinde kimsenin bulunmayışı nedeniyle kaçan mutlak gol fırsatıydı desek yalan olmaz herhalde.

                                                                                                  ***

İkinci yarıya 46. dakikada Alparslan Öztürk’ün bireysel çabalarıyla kazandırdığı penaltının gole çevrilmesiyle 1-1’ lik beraberlikle başlayan Elazığspor, yine Alparslan Öztürk’ün 75. dakikada serbest vuruştan attığı şutun kaleci tarafından kornere atıldığı 75. dakikaya kadar oyunda dağınık ve savruk olan takımdı. Ümraniyespor ise 54, 59 ve 67. dakikalarda etkili ataklar geliştirdi kalemize doğru.

Bütün bunlara rağmen 76. dakikada Tom Wellington’un kornerden gönderdiği topa müsait durumdaki Andreas Tatos iyi vursa Elazığspor öne geçebilir belki maçı da galip bitirebilirdi, ama maç içerisindeki dağınık görüntümüz, hakem Mustafa Öğretmenoğlu’nun bizim lehimize verilmesi gereken bir penaltı pozisyonunu atlaması ve rakibin Tom Wellington’a yaptığı kırmızı kartlık hareketi sarı kartla geçiştirmesi bizim adımıza talihsiz dakikalardı. Bu görüntü altında maç böyle bitecek iki takım da bir puanı paylaşacak derken son zamanlarda yaşadığımız konsantrasyon kaybı ve oyuncularımızın rakip topa vururken yaptıkları duruş ve pozisyon hatası, haftalar sonra mağlup olmamıza sebep oldu.

DERS OLSUN

Haftalar sonra kaybetmek elbette hepimizi fazlasıyla üzdü. Ancak Balıkesirspor’dan sonra Ümraniyespordan da son dakika golleri yemek oyuncularımızda ciddi bir kosantrasyon zafiyetinin olduğunu gösteriyor bana göre. Rakibin en golcü oyuncusu İbrahim Akdağ, üç oyuncumuzun arasında ceza yayına kadar rahatça girip rahatça şut atıyorsa pozisyon hatası kadar konsantrasyon kaybı da var demektir.

Hep yazdım, hep söyledim. Bu takımın klasik kanat bindirmelerine dayalı oyun anlayışı, kanat oyuncularının ya da merkez orta saha oyuncularının etkisiz kaldığı maçlarda iflas ediyor ve takım dağınık ve etkisiz bir şekle bürünüyor. Acilen farklı hücum ve defans formatlarına ihtiyaç var. Mehmet Altıparmak hocanın belki de en çok bu eksiğimiz üzerinde durması gerekiyor.

Şu ana kadar 4-2-3-1 dizilişiyle iyi işler çıkardı takım, ama eldeki oyuncu varlığını düşünecek olursak zaman zaman 4-3-3 ya da 4-1-4-1 dizilişlerini uygulayacak ve maç içerisinde kolayca diziliş değişikliklerini yapacak seviyeye gelmemiz gerekli. Zira rakipler form tutmaya başladılar ve bizim ezberlenmiş oyun formatımıza rahatlıkla önlem alıp takımımızın etkinliğini düşürebiliyorlar. Balıkesirspor ve Ümraniyespor maçları buna örnektir.

Futbolda erken forma tutmanın avantaj getirmediğini düşünenlerdenim. Aslında sezon başı erken form tuttuk, ama sevindirici taraf şu ki zorlu maç serisinden çok fazla yara almadan çıktık. Elazığspor sekiz maçta 14 puan topladıysa ilk yarı için kalan dokuz maçta da topladığından daha fazla puan toplayacaktır bana göre.

Takımda başta iki bek oyuncumuz olmak üzere form düşüklüğü ya da fiziksel kayıp yaşayan oyuncular var. Mehmet Altıparmak hocanın, kenarda oturan F.Serkan Kurtuluş, Emre Öztürk, Murat Kayalı ve Kadir Bekmezci başta olmak üzere diğer oyuncuları da doğru rotasyonla kullanacağını düşünüyorum. Bunun şart olduğunu da görüyorum, zira uzun lig yolculuğu boyunca bu türden rotasyonlar gayet normal karşılanmalı.

Bu maçta orta hakem Mustafa Öğretmenoğlu, maçın kaderine etki edecek fahiş hatalar yaptı, ama bu, bizim takım olarak yaptığımız hataları görmezden gelmemize yol açmamalı.

Ligin neredeyse dörtte birlik dilimi geride kaldı. Elazığspor’un yeni kurulan bir takım olduğunu düşünecek olursak ligde bulunduğumuz sıra ve topladığımız puan fena sayılmaz. Ancak içeride kaybettiğimiz 5 puanın telafisi için daha fazla çalışmak ve deplasmanlarda daha cesur futbol oynamak durumundayız.

Sonuç olarak bir maç kaybettik, ama bu umudumuzu kaybettiğimiz anlamına gelmesin. Hocamıza ve futbolcularımıza güveniyoruz, yolun sonu zaferle noktalanacaktır. Buna tüm kalbimle inanıyorum.

Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar sevgiyle ve huzurla kalın.

 

Yazarın Diğer Yazıları