Mehmet DUMAN

NEREDE KALMIŞTIK

Mehmet DUMAN

Geçen hafta, olmuyor beyler isimli köşe yazımızda, Elazığ da basketbol sürecine takılmış gördüğümüz ya da tahmin ettiğimiz kadarıyla bir şeyler yazmaya çalışmıştık. Yazımıza istinaden takdir edenleri bir kenarda tutacak olursak, dersimizi alabileceğimiz kısmın her daim olduğu gibi tenkit edenlerden oluşacağını da çok şükür her daim bilenlerden olduk bu güne kadar. Her görüştüğümüz kişinin kendi bildikleri doğrultusunda haklı olabileceğine kuşkumuz olmadığı için yaşadıkları gerçekler oranına göre haklılık payları vardır dedik. Daha önce görev yapmış il temsilcimizin maçlara gittiğini kendisine ayrılan yerde olmadığını, bilakis taraftarın içerisinde bulunarak maç izlediğini dinledik, eksik yönlerimizi karşılıklı anlattık, samimi duygularına inanarak kendisine yaptığı hizmetler karşılığında teşekkür etmeyi de bu satırlar arasına eklemeyi üzerimize vazife bildik. Bir başka arkadaştan il temsilciliğine aday olma sürecini dinlerken göreve gelmesi durumunda Elazığ da basketbolun sevilmesi ve daha iyi yerlere gelmesi adına her daim yanında olacağımızı belirttik, birilerini savunmadığımızı, gönlümüzden geçen beklentiyi anlattık. Başka bir arkadaş sürecin tam zıttın ı savunurken dinlemekten kendimizi men etmedik, haklı olabilir, kanıtlayan kim olursa olsun bize düşen yanında olmaktır dedik. Aslında o yazıdaki konumuz, Basketbol il temsilcinin kim olacağı ya da kimlerin bu göreve atanacağından ziyade o göreve atanacak kişinin yıllarını, emeğini, alın terini bu işe vermiş ve işin mutfağından gelen birisinin olmasını arzu ettiğimiz yönünde olmuştu. İpler biraz gerildi, inceldi fakat mektep kısmının ilk dersi Elazığ a hizmet olduğu için o sınıfın içerisine hep beraber girmekten de kendimizi alıkoyamadık. Sıkıntımızın ne olduğu belli, destek yok köstek çok misali kim ne derse desin bu bizim genimize işlemiş gibi. Adamcılık, çekememe, hainlik, dedikodu bizim dereyi geçerken boğulduğumuz engellerin tepesine yerleşen çuvaldız olmuşlar. Birileri buraya layık değil, birileri icraat yapmasın, birileri içimizden çıkmasın, birileri aman elini bir işe atmasın. Ben yazarsam olmaz, dokunursam tepki alırım, gerçekleri yazarsam kovulurum. Kimse benim aşımı ekmeğimi vermiyor. Bazen yanlışta olsa, bazen bir yerlere dokunsa da, istenmesem ve sevilmesem de ben buyum arkadaş dercesine gördüğüm gerçekleri yazmaya devam edeceğim. Bizim sevdamız Elazığ olduğu için, havası, suyu, katığı, geleneği, göreneği, ayrılmaz, sökülmez, dağılmaz makinenin dişlileri gibi tıpkı. Bulunduğumuz çarkın içerisine yağan her yağmura şükür ettiğimiz gibi, başımızda bir musibet dolaştığında hayra yoran yine biz oluruz. Elazığ kazan biz kepçe misali yazacaklarımızı toplarız, Elazığ ın, Elazığlının çıkarına olanları ayıklar gün yüzüne öyle çıkarırız. Biz sadece sporla yoğrulmadık, sadece kızgın güneşte kavrulmadık. Gölgesine sığındığımız parklardaki ağaçların, musluktan akan suyun, hastalık bulaşmasın diye günlerce haftalarca alınmayan çöplerinde savunucusu olacağız aklımız erdiğince, gözümüz gördüğünce. Üzeriz, kırarız, dökeriz ama dost acı söyler misali günün adamı olmayı değil de hakikatin adamı olmayı yeğleriz, yolumuza öyle devam ederiz. Bu hafta da böyle olsun diyerek, gerek hafta içi gerekse hafta sonu ilimiz adına kim mücadele edip başarı için çaba sarf ediyorsa Allah emeklerini boşa vermesin diyerek. Allah a emanet olun diyorum.

Yazarın Diğer Yazıları