Faruk YILDIZ

ÖĞRETMEN YETİŞTİRME POLİTİKASI DEĞİŞTİRİLMELİDİR

Faruk YILDIZ

Eğitimdeki nitelik ve kalitenin temel şartı öğretmenin ortaya koyduğu performansla doğru orantılıdır. Bir başka ifadeyle öğretmenin yetiştirilmesi eğitim politikalarının uygulanması açısından çok önemlidir.

Bu anlamda öğretmen yetiştiren üniversitelerdeki fakülteler yerini sadece öğretmen yetiştiren üniversitelerin yapılandırılması daha doğru olacaktır. Yani eğitim fakültelerinden ibaret üniversitelerin yapılandırılması eğitim politikalarındaki çıkmazların çözümüne katkı sunacaktır.

Bu alanda yapılandırılan üniversiteler sadece öğretmen yetiştirilmesine odaklandığı için bu alanda yeni yaklaşımlar, yeni bakış açıları, yeni paradigmalar geliştirilmesine de olumlu yönde etkisi olacaktır.

Daha kapsayıcı, daha özgün, daha estetik ve çarpıcı fikirlerin ortaya çıkması için sadece eğitim bilimleri ve eğitim fakültelerinden teşekkül etmiş üniversitelerin kurulması ya da yapılandırılması kalite ve nitelik açısından rekabeti de tetikleyecektir.

Bugün Türkiye’de öğretmen yetiştirmede kontrolsüz bir büyümenin olduğu bilinmektedir.

1995-1996’ya kadar otuz üç olan eğitim fakültesi sayısı bugün yüzü aşmış bulunuyor. Buna formasyon eğitimi alarak öğretmen olmalarının önü açılan ve çok düşük puanlarla girilen fen-edebiyat fakültesi mezunları da dahil edildiğinde öğretmen adaylarının sayısının oldukça arttığını ve aynı nispette nitelik ve kalitenin düştüğü gerçeğini görmek gerekir. YÖK ve MEB koordineli bir plan üzerinde çalışarak hem sayısı kontrolsüz bir şekilde artan eğitim fakültelerini kapatıp sadece öğretmen yetiştiren üniversiteler kurmalı ya da mevcutları yapılandırmalıdır.

Bu kontrolsüz büyüme karşısında öğretmen adayının niteliğine dair çok kısıtlı veriler mevcut. Ancak 2015 yılında yapılan KPSS Öğretmenlik Alan Bilgisi Testinin sonuçları pek de parlak değil.

Toplam 16 branşta yapılan alan bilgisi sınavında sorulan toplam 50 soruya 30’un üzerinde net yapan öğretmen adaylarının oranı sadece % 9,2. Tüm branşlardaki sonuçlara bakıldığında durum pek de iç açıcı görünmüyor.

 

 

*2015 KPSS sınavında öğretmen adaylarının kendi branşlarında 50 soruda ortalama olarak;

Türkçe ;                                       30,809

İlköğretim Matematik ;               19,803

Fen Bilimleri/Fen Teknolojileri; 14,589

Sosyal Bilgiler ;                           26,245

Türk Dili ve Edebiyatı ;               25,092

Tarih ;                                          21,097

Coğrafya;                                     20,410

Matematik (lise) ;                         14,747

Fizik;                                            16,399

Kimya;                                         14,574

Biyoloji;                                       12,899

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi;      25,209

Almanca;                                      17,484

İngilizce;                                      23,247

Rehber Öğretmeni;                       30,760

Sınıf Öğretmeni;                           26,271

Yapılan gözlemler ve eğitim fakültesi son sınıf öğrencileri ve aday öğretmenlerle yapılan görüşmelerde; üniversitede her şeyi öğrendiklerini ama her şeyin teoride kaldığını ifade etmektedirler.

Özellikle sınıf yönetiminde büyük sonunlar yaşandığı, hizmet yılı fazla olan öğretmenlerin de aynı sıkıntıları yaşadıkları gözlenmektedir.

En önemlisi de 3. ve 4. sınıf öğrencileri için okullarda uygulanan Okul Deneyimi ve Öğretmenlik Uygulaması staj çalışmasının gözden geçirilerek yeniden yapılandırılması gerekir.

Ve bu yeniden yapılandırmanın yukarıda sözü edilen sadece öğretmen yetiştiren üniversitelerde işlevsel bir şekilde istisnasız 3. sınıftan itibaren üniversitenin bulunduğu ilde resmi bir okulda bir öğretmenin rehberliğinde eğitimini tamamen toplam iş gününün yarısına tekabül edecek  şekilde  uygulamalı olarak gerçekleştirmesine dayalı olmalıdır. Bu uygulama eğitimi tam zamanlı olarak gerçekleşmeli ve uygulama öğrencisi aktif, danışman öğretmen tamamen pasif olmalıdır. Bugün bu eğitimlerde uygulama öğrencisi ne yazık ki pasif konumdadır.

Sadece öğretmen yetiştirin üniversitelerin belli bir bölgede toplanması ve bu bölgenin de il merkezlerindeki öğretmen sayısı ile üniversitedeki mevcut 3. ve 4. sınıf öğrenci sayısı arasında dengeli bir oranın olmasına dikkat edilmelidir. Bir öğretmene iki ya da üç stajyer öğrenciye rehberlik etme görevi de verilebilir. (Öğretmen yetiştiren üniversitelerin kurulması ve bir bölgede toplanmasının siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik olumlu sonuçları olacaktır. Sosyal dokuyu güçlendirmesi ve toplumsal kaynaşmayı sağlayacağı mutlaktır.)

Yine Okul Deneyimi ve Öğretmenlik Uygulaması eğitimine katılan öğrencilerle yapılan görüşmelerde staj çalışmalarında sınıflarda izleyici olarak kaldıklarını ifade etmektedirler.

Bir başka önemli sorunda görevi başındaki öğretmenlerimizin birçoğunun yaşadığı diksiyon sorunu, yine Türkçeyi doğru, güzel ve akıcı kullanamama sorunudur. Geriden gelen mezun öğrencilerin de bu sorunla iç içe olduklarını unutmamak gerekir. Bir öğretmenin anadilini kusursuz, etkili ve estetik bir şekilde konuşması gerekir. Bu nedenle Türkçeyi etkili ve güzel konuşmaya yönelik Güzel Konuşma ve Yazma Dersi liselerden başlamak üzere öğretmen yetiştiren üniversitelerde ders olarak okutulmalıdır.

Kalın sağlıcakla.

NOT: Eğitim Politikaları Üzerine Yeni Yaklaşımlar adlı çalışmamın devamıdır.

Yazarın Diğer Yazıları