Faruk YILDIZ

DENEMELER(İM)

Faruk YILDIZ

KİM EFENDİ KİM KÖLE?

Hurafe ve dogmalarla kuşatılmış bir eğitim sistemi sadece biat ve itaat kültürüne sahip nesiller yetiştirir.

Hurafe ve dogmalardan arındırılmış bir eğitim sistemi ise düşünen, sorgulayan, üreten ve pazarlayan nesiller yetiştirir.

İlkinde ısrar edenler her zaman yönetilir. (köleler)

İkincide ısrar edenlerse daima yönetir. (efendiler)

O hâlde efendi miyiz, yoksa köle mi?

İMAN VE İNKÂR (!)

En büyük yanılgımız kendimizi iman, ötekileri de inkâr safında görmekti...

Tükenişimizin ve kaybedişimizin asıl sebebi de bu değil midir?

Adaletten, liyakatten ve hakikatten yoksun bir iman düşünülebilir mi?

Ve asırlardır iman sandığımız(!) bu mefhumun hak ve hakikat savaşı olur mu?

Ya da yitirilmiş, içi boşaltılmış ve kaybedilmiş bir mefkûrenin adına dava diyebilir miyiz?

Gelinen bu noktada iman ve inkârın savaşı bir anlam ifade eder mi ki?

Âlimin zalime dönüştüğü bir zamanda inkâra karşı iman savaşı verenleri kim ayırt edebilir ki?

Hakikati arama gayreti olmadıktan sonra kazandığımız her zafer(!) mahkemeyi kübrada hanemize vicdani bir mağlubiyet olarak eklenecektir...

BİZİM DEMOKRASİ!

Demokrasilerde azınlığın çoğunluğa tahakkümü olmaz. Yönetenlerin iktidardan düşmeleri de demokrasinin bir gereğidir.

İktidarda kalma uğruna demokrasi dışı dayatmalar halk nazarında bayağılığın ve sığlığın tezahürü olarak görülür.

Dün sızlandığımız uygulanmalara sarılma hevesimiz olsa olsa acizliğimizin ve korkaklığımızın çıkara dayalı şekillenen kişilik belirtisinde ortaya çıkmış yeni bir halidir.

Çoğunluğun kararına saygı duymayanları halk affetmez.

KADIN VE EDEBİYAT

Şiirdir, romandır bir kadını ve aşkı ölümsüz kılan.

Her çağda anılır aşklar ve kadınlar şiirle, romanla, edebiyatla.

Kıssası olmasaydı Züleyha'nın Yusuf'a, Napolyon'un Josephine'e, Nazım'ın Piraye'ye, Cemil Meriç'in Lamia'ya, Karakoç'un Mona Roza diye tasvir ettiği kadına olan aşkını kim bilebilirdi ki.

İşte şiir, roman aşkları, âşıkları zamana taşır ve ölümsüzleştirir.

ÇOCUK

Ey çocuk,

Düşüncelerin ve hayallerin bedeninden sıyrılıp ruhuna geri dönünce belki o zaman beni anlayacaksın.

Hayatın basit ama değerli bir andan ibaret olduğunu, her sevginin bir tebessümün gölgesinde büyüdüğünü, ifşa edilmeyen her küçük iyiliğin ifşa edilerek yapılan en büyük iyilikten çok daha değerli olduğunu bileceksin.

İyi bir babanın içinde sakladığı her heyecanın, her mutluluğun ve her umudun alınan en pahalı hediyeden daha anlamlı ve daha değerli olduğunu göreceksin.

Ey çocuk,

İyi bir annenin istisnasız bütün sevgileri nakış nakış o tertemiz çocuk yüreğine işlediğini, sevginin duyulan saygı ölçüsünde kök salıp dal verdiğini, iyi bir anne şefkatinin etrafındaki bütün sevgileri yüreğinde biriktirdiğini göreceksin.

Ey çocuk,

Etrafında pervane olan ve sahte sevgilerle her yetişkinin masumane çocukluğunu istismar ettiğini, en önemlisi de senin onlardan daha olgun düşündüğünü, sana anlatılan ve gerçek sandığın her hikâyenin bir masal olduğunu öğreneceksin.

Ey çocuk,

Saygının bütün sevgilerin direği olduğunu ve sevgiyi beslediğini karşılıksız sevmeyi öğrendiğin zaman anlayacaksın.

Kalın sağlıcakla.

 

Yazarın Diğer Yazıları