Rengimiz 'Tedirgin'
Ahmet Kaya'nın 'Tedirgin' adlı şarkısında dediği gibi şehrimizin koronavirus tablosu yüksek risk ifade eden 'turuncu' çıktı. Normalleşmenin 'sarı'sına ulaşmanın özlemini yaşıyoruz. Ve umarız havaların ısınması bizi 'sarı sıcağa ulaştırır.
Turuncuların kaldırılması 1 Mart itibarıyla kriterlere uyan illerde normalleşmenin başlayacağını açıklamıştı Sayın Koca. Kriterlere göre 100 binde 10 vakanın altındaki iller düşük, 11-35 arası ise orta riskli sayılacak. Normalleşme ise düşük ve orta riskli illerde başlayacak. Belirlenen sınıra göre Elazığ’da normalleşme durumumuz şu anda "tedirgin edici" yani başlayamayacak!..
Ancak maviye dönen iller 1 Mart'tan itibaren normalleşmeye başlıyor.
Anlaşılan o ki, bundan sonra normalleşmeyi kendimizin dikkati ve özeni ile elde edeceğimiz rengimiz belirleyecek.
Şehirler risk durumlarına göre mavi, sarı, turuncu ve kırmızı renklerini alacak. Vaka sayıların ise risk durumunu belirleyecek esas kriter olacak. Bu durumda renkler bize neyi mi anlatacak.
Mavi renk "Düşük Risk" anlamına geliyor. Yani yüz binde 10’un altında vaka görülen illerin rengi olan mavi ile normalleşme bayrağı dalgalanacak.
Sarı "Orta Risk" rengi tehlike devam ediyor. Tedirgin bekleyişe devam demek. Yüz binde 11-35 arası vaka olan illerin rengi olan sarı temkinli olunması gerektiği anlamı taşıyor.
Turuncu ise "Yüksek Risk" emaresi olacak. Yüz binde 36-100 arası vaka sayısı bulunan illerin alarmı niteliğinde. Eğer kurallara uyulmazsa sınırlar daha daralır anlamına da geliyor aynı zamanda.
Kırmızı rengi "Çok Yüksek Risk" anlamına geliyor. Yüz binde 100’ün üstünde vaka sayısına sahip illerin rengi. Ve malesef ki orada normalleşme için sınırlar korunması elzem. Öyle ki belki de sınırların arttırılması söz konusu olabilir bu rengi alan şehirlerde.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı 15-21 Şubat tarihleri arasındaki rakamlarda Elazığ’da 100 binde 44,22 oranında vaka bulunuyor. Bakanlığın açıkladığı kademelere göre Elazığ 100 binde 44,22 ile yüksek riskli illerin gurubunda yer alıyor. Bu nedenle Elazığ’da 1 Mart tarihinde kısıtlamalarda normalleşme başlayamayacak. Eğer vaka oranımız 100 binde 36’nın altına düşerse ancak normalleşme çalışmaları başlayacak.
Tablo bu aziz dostlar. Bize şu halde normalleşme çok yakın görünmüyor. Biliyoruz bugünlerde her birimiz dört gözle dışarıdaki yaşama tastamam katılmayı bekliyoruz. Dört gözle sevdiklerimizle soğuk camların ardından değil de, sıcak kucaklaşmaları bekliyoruz. Dört gözle hem her şey eskisi gibi olsun diye, hem de yepyeni bir benlikle yaşamayı bekliyoruz.
Hani diyor ya Halil Cibran " büyük insanın iki kalbi vardır; biri kanar öbürü dayanır" diye. Tam tekmil iki kalp dört gözle bekliyoruz gelecek baharı. Ve beklenen o bahar gelecek biliyoruz. İşte tam da bu yüzden çekilen çile kutsal!..
