Oyunda Oynaştayız
İlimizin bağrında barındırdığı değerleri yeterince değerlendiremediğimiz ve bunu tanıtma ve şehir ekonomisine kazandıramama gibi kadim ve fakat bugün de yaşadığımız bir sorun var.
Harput, Palu, Keban, Sivrice, Hazarbaba, Kaplıcalar, Hazar Gölü, Kayak Merkezi, Elazığ Musikisi, mutfağı ve her şeyden önemlisi de insanı…
Tüm bunlar tanıtılmaya ve bunun hayatın içine giydirilecek uygulamalara muhtaç.
Kısa video ve kitaplar basarak olmuyor bu işler. Şehrin değerlerini tanıtmak önce buna inanmakla oluyor. Sırf kurumsal hizmet yapayım da sosyal medya ve haberlere konu olayım diye yapılan çalışmaların asıl hedefe ulaşmaya katkısı yok ve olamaz.
Elazığ’ın kadim kültürü ve yöresel mutfağın kitaplaştırılması elbetteki önemli ama pandemi sonrası hem festival düzeyinde yöresel yemeklerimizin tüm ülkeye tanıtılması ve kitapta yer alan yöresel ürünlerin tadılacağı bir mekânın olması gerekiyor. Yoksa yapılan çalışmaların bir anlamı olmaz, kendi kendimize reklam yapmış oluruz.
Bizi bize tanıtan çalışmaların ne faydası olacak ki. Elazığlılara tarihi yerleri anlatan, orciği sunan, turistik mekânları hikayesiz ve sıradan görsellerle sunan bir yaklaşım çözüm olmaz.
Hele hele geleneksel mutfağımızı kitaplaştırıp bunu Elazığ’a hizmet olarak sunmak; hedef kitle yanılsaması kadar ulaşılabilir olma faktörünü görmezden gelen sığ bir bakışın ürünüdür.
Kitapta yer alan yöresel ürünlerin tadılacağı bir mekânınız yoksa ve biz her halükarda kebaplara mahkûm oluyorsak bu olaya kendimiz bile inanmıyoruz demektir.
Keşke bu tür havanda su döğmeden öteye geçmeyen çalışmalar yerine, FKA’dan TDKD’dan, KOSGEB ile ortaklaşa bir proje geliştirilse de vatandaşa ve gelen misafirlere bu tür lezzetler ikram edilip tattırılabilse.
Allah’tan Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları bu işe de el attı da Harput’ta kuracağı Harput Mutfağı Müze ve Lokantası ile bu kadim sorunu çözdü.
