Kaht-ı Rical
Devlet yönetiminde liyakat isteyen alanlarda, kültür, bilgi ve birikimiyle yetişmiş, kalifiye insanın bulunamaması durumunu anlatan bir ifadedir kaht-ı rical. Başka bir ifade ile devlet yönetiminde muteber adam kıtlığı anlamını taşır.
İlimizin sıklıkla öne çıkan en önemli probleminin, kurumlar arası koordinasyon ve diyaloğun olması ve sırf bu sebeple vatandaşın mağdur olduğu birçok yerde ifade ediliyor.
Deprem sonrası yapılan hizmetlerden istifade etmek isteyen vatandaşların kurum kurum gezerek günün sonunda başladığı yer olan ilk gittiği kuruma yönlendirilmesi ve işlemlerin sonuçlanmaması kadar, olayın muhatabı olan kurum ve kuruluşların çözüm yerine konuları süreç ve zamana yayma ve bununla vakit öldürme gibi bir çabası.
Bu olaylar ve sorunlar sık sık medyada dile getiriliyor. Vatandaş düşüncesini ifade ediyor. Yorumlar yapıyor ve feryat ediyor.
Şimdi bu olay bir şehir için sorun mudur? Sorundur. Bu sorun giderilmeli midir? Elbette giderilmelidir. Kim yapacak bu koordinasyonu ve kim atacak vatandaşın biriken sorunlarının çözümü adımlarını? Elbette şehrin en etkili ve yetkili kurumları.
Sorun varsa çözüm de vardır. Çözülemeyecek sorun da yoktur. Kaldı ki sorun denilen şeyler aslında yine kamunun duyarsızlıkları ile sorun haline gelmiş basit konular.
Vatandaşın sorunlarını çözmeyi geçtik kafasındaki sorulara bile cevap veremeyen bir ölü toprağı serpilmiş üzerimize. Yaşadığımız olay, devletimizin 23 bin konut ve yüzlerce hizmeti hayata geçirdiği ve tam bir gönül fethi dönemi yaşayacağımız bir dönemde yerel bürokratların acizlikleri sayesinde fetret dönemi.
Kaht-i ricalin en zirve yaptığı, en çok kendisini hissettirdiği bir dönemi yaşıyoruz. Hem de en çok hizmet edilen bir dönemde… Ve bir Allah’ın kulu çıkıp demiyor ki, “neyse sorun masaya yatırıp üç gün tartışıp sonunda çözelim meseleleri” diye bir irade olmadığı gibi sanırız niyet de yok. Çünkü onlara göre belki sorun da yoktur.