Geç Gelen 300 Milyon

24 Ocak ve 27 Aralık 2020 tarihlerinde meydana gelen depremler sonucunda Elazığlı depremzedelerin verdiği hukuk mücadelesi sonucunda yaklaşık 300 Milyon TL'lik davalar kazanıldı. Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Kentsel Dönüşüm Uzmanı Av. Murat Erdoğan ise DASK'ın aynı tutumu İzmir'de sergilemediğini ve Elazığ'da hem depremzedelerin hem de DASK'ın zarara uğradığını belirtti.

Geç Gelen 300 Milyon

24 Ocak tarihinde yaşanan deprem sonrası Elazığ’da birçok hak mağduriyeti oluştu. Süreç içerisinde onlarca sorun gündeme gelirken, çözüm noktasında ortaya konan çabalar yetersiz kalınca, Elazığlı depremzedeler mağduriyetlerini hukuk yoluyla giderme çabasına girişti. Ortaya konan bu mücadele şehrimize 300 milyon TL’lik bir ekonomik girdi olarak dönse de poliçelerini yaptırdıkları dönemdeki fiyatlarla bugünü kıyaslayan Elazığlı vatandaşlar isyan etme noktasına geldiler. 

DASK yönetmeliğinde yer alan ve depremin meydana geldiği tarihten sonra en geç 1 ay içerisinde ödenmesi gereken ücretlerin hukuk mücadelesi sonucunda alınması ve günümüz ekonomik şartları ise halen daha tartışmaya açık vaziyette. 

DASK ELAZIĞ HALKINI MAĞDUR ETTİ
Deprem sonrasında yaptığı açıklamalar ve kamuoyunda DASK ile ilgili mağduriyetler konusunda oldukça önemli bir rol oynayan Kentsel Dönüşüm Uzmanı Av. Murat Erdoğan, Genel Yayın Yönetmenimiz Ömer Enes YILAR’ın konuyla ilgili sorularını yanıtladı. Av. Erdoğan, DASK’ın hem kendisini hem de Elazığlıları mağdur ettiğini belirtti. 

NET OLUNMADI 
Depremin meydana geldiği ilk günlerde DASK ile ilgili konuşulan konuların yeterince açık olmadığını eleştiren Av. Murat Erdoğan: “Ocak 2020 tarihinde meydana gelen 6,8 şiddetindeki deprem ile ilgili sigorta konusunda DASK gündeme geldi. Bize ilk sorulan sorulardan biri ‘Zararımızı alabilir miyiz?’ oldu. Bizler de konuyu sigorta uzmanlarına sorduğumuz zaman ne ‘verilirse odur’, ‘orta hasardan alamaz’ gibi muğlak şeyler konuşulduğunu gördük. Daha sonra konuyu araştırınca ve DASK yönetmeliğini inceleyince aslında bu zararların ödenmesi gerektiğini fark ettik” dedi.   

EKSPERLER YANLIŞ KARAR VERDİ
Deprem sonrasında yapılan DASK başvurularının ardından ilimize gelen eksperlerin yanlış kararlar verdiğini açıklayan Av. Murat Erdoğan, hasarın taşıyıcı sistemler üzerinden değerlendirilmesi gerektiği bilgisini paylaşarak şunları söyledi: “Deprem olunca vatandaş durumu DASK’a bildiriyor ve ‘benim evim depremde zarar gördü, gelin inceleyin’ diyor. Bu bildirim yapılınca DASK eve eksperlerini yolluyor ve binanın ne kadar zarara uğradığını tespit ediyor. İlimize Gelen eksperlerin çoğu yanlış kararlar verdi. Bir binanın üst katlarına baktılar ve oralarda boya, sıva çatlaklarını  gözeterek 2-3 bin TL gibi hasar belirlediler ancak en büyük hasarlar binaların taşıyıcı sistemlerindeydi, bunu görmemezlikten geldiler. Taşıyıcı sistemlerdeki zarar binanın tamamını kapsıyor dolayısıyla hasarlar sadece boyanın ya da sıvanın düşmesiyle ilgili değildi. Binanın tüm hasarını kapsayacak şekilde ödeme yapılması gerekirdi.“

DASK SÜRECİ UZATTI
Vatandaşların hak kaybı yaşamamaları için DASK ile hem bireysel olarak hem de arabuluculuk yöntemi ile uzlaşma arayışlarına girdiklerini belirten Av. Murat Erdoğan, DASK’ın hiçbir girişime karşılık vermediğini vurgulayarak şunları ifade etti: “Orta hasarlı binalarda da binanın ne kadar hasar değeri var, buradan hareket edilmeyip sadece daire içerisindeki zarar göz önüne alınarak değer biçildi. Bu değerler de 3-5 bin gibi küçük değerlerden oluştu. O dönem konuyla ilgili yaptığımız araştırmalarda, açılan davalarda, Yargıtay kararlarına baktığımızda aslında vatandaşın mahkeme yoluyla  alabileceğini fark ettik. Konuyla ilgili önce DASK’a şahsen başvuru yaptık ve az ödeme yapıldığını belirterek tamamının ödenmesini istedik. DASK bizim başvurularımızı dikkate almadı ve ödemeleri yapmadı. Daha sonra ‘arabuluculuk’ yöntemini denedik ve gelin anlaşalım bakın dava açacağız dedik ancak hiçbirini kabul etmediler. Yüzlerce arabuluculuk görüşmesinden bir tanesini ya kabul ettiler ya da etmediler. Sonunda bizler de dava açma yoluna gittik. Bilirkişiler geldi ve orta hasarlı binalarda bina değerinin yüzde 40-42’si, ağır hasarlı binalarda da yüzde 2 muafiyeti düştükten sonra poliçe değerinin tamamının ödenmesine karar verdi.” 

GEÇ GELEN 300 MİLYON
Elazığ’da yaşanan deprem sonrası açılan davalar ile ilgili yaklaşık rakamları açıklayan Av. Erdoğan şu bilgileri verdi: “Elazığ’da yaklaşık 2 bin 500 – 3 bin kadar dava açıldı. Bu davaların neticesinde yaklaşık 300 Milyon gibi bir rakamı Elazığlı depremzedelerimizin kazandığını biliyoruz. Keşke DASK bunu dava yoluna gitmeden çözebilseydi ama ısrarla gitmedi.”

ELAZIĞ’A FARKLI TUTUM 
DASK’ın İzmir depremi sonrası Elazığ’daki tutumunu sergilemediğini belirten Av. Murat Erdoğan: “DASK bu tutumunu İzmir’deki depremden sonra sergilemedi. Oradaki depremzedelerin mağduriyeti çoğunlukla giderildi. Biz Elazığ’da bir hukuk mücadelesi vererek bu ödemelerin yapılmasını sağladık” dedi. 

EKONOMİK KAYIP
DASK’ın yatırdığı ücretleri kabul eden ve dava açmayan vatandaşların hem kendileri hem de şehrimiz ekonomisi için bir kayıp olduğunu belirten Av. Erdoğan, şunları kaydetti: “DASK ile ilgili hala mağduriyetler var. Vatandaş hukuk yolu ile hakkını aramadığı zaman bu ücretleri almamış oluyor ve bu hem depremzedelerimiz hem de Elazığ ekonomisi için bir kayıp oluyor. DASK’ın yatırdığı ücrete tamam diyerek dava açmayan vatandaşlarımız da oluyor çünkü ne yapacaklarını bilmiyorlar. Burada zaman aşımı süreleri var bu çok önemli. Deprem olduğu andan itibaren 2 yıl içerisinde DASK ile ilgili davaların açılması gerekiyor. 2 yıla kadar henüz dava açmayanlar var,  davalarını açabilirler.” 

VATANDAŞIN ZARARI NE OLACAK?
Deprem öncesinde yapılan poliçeler üzerinden hesaplanan ücretlerin bugüne kadar alınmamış olması ve son yaşanan zamlardan sonra konut fiyatlarının neredeyse 2 kat artmasından kaynaklı mağduriyetler yaşandığını söyleyen Av. Murat Erdoğan, şunları söyledi: “Yıllık yasal faizi yüzde 9, mahkeme masrafları, avukatlık ücretleri gibi ücretler vatandaşın hak edişinin üzerine ekleniyor. Burada DASK bu işi uzatarak kendisi de zarar etti ama millete de zarar vermiş oldu. Günümüz şartlarında inşaat maliyetleri de arttı ve bir yıl içerisindeki yükselişler yüzde 50’ye yakın bir artış oluştu. İcra takipleri başladı ama DASK kim bilir ne zaman ödeme yapacak. Vatandaş bugün alacağı parayla evini yaptırmak isterse yaptıramayacak çünkü şu anda ortalama bir evin maliyeti 250-300 bin TL aralığındayken DASK’ın ödeyeceği para depremden önce yapılan poliçelere göre 90 bin ile 130 bin TL arasında. yani DASK hem kendisine hem de vatandaşa zarar verdi.” 

KUSURLU KURUMLARA NASIL DAVA AÇILIR?
Son olarak geçtiğimiz günlerde hem ülke hem de ilimiz kamuoyuna Hakimiyet Gazetesi’nin emsal karar olarak duyurduğu konuyla ilgili bilgiler veren Av. Erdoğan şunları söyledi: “Hakimiyet Gazetesi gerçekten önemli bir konuyu kamuoyuna duyurmuş oldu. Bu konuda sizleri tebrik ediyorum. Biz buna kanunda ‘Kusursuz Sorumluluk İlkesi’ diyoruz. Devlet, bir deprem nedeniyle vatandaşın evinde meydana gelen hasarları, kusur oranında hasarı için tazminat ödemek zorunda. Burada ilgili kurumlar; Belediye, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, müteahhitler, yapı denetim gibi kurumlar kusurları oranında hasarı karşılamak zorundalar. Bu davalarda çok önemli bir konu var o da davanın açılma süresidir. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ilgili maddesine göre bu davalar 1 yıl içerisinde açılmak zorunda yani deprem olduktan sonra 1 yıl içerisinde bu davaların açılması lazım. 1 yıl sonra açılan davalar zaman aşımı gerekçesiyle reddedilir. Bu konuda Van’da meydana gelen depremde birçok örnek mevcut, 1 yıl sonra açılan davaların tamamı reddedilmiş. 24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen depremle ilgili ne yazık ki süre dolmuş durumda ve açılacak davalar reddedilecek ancak 27 Aralık 2020 tarihinde yaşanan depremde oluşan hasarlar ile ilgili depremzedelerimizin halen daha süresi var davalarını açabilirler.”dedi.