Erol, Başarısını Ak Parti'ye Borçlu

Özel Haber: Elazığ'da ve ülkemizde birçok maden alanının İngiliz Yatırım Fonuna devredildiğini ifade eden Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Danışmanı Av. İbrahim Gök, CHP Milletvekili Gürsel Erol'un taban siyaseti yapmasının yanında başarısının asıl sebebinin Ak Parti Milletvekillerinin başarısızlıkları olduğunu belirtti.

Erol, Başarısını Ak Parti'ye Borçlu

Elazığ’daki birçok maden alanının İngiliz Yatırım Fonuna verildiğini, hatta Türkiye’de bulunan çok sayıda maden yataklarının da İngilizlere verildiğini ifade eden Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Danışmanı Av. İbrahim GÖK, hem ilimiz hem de ülkemiz gündemi hakkında Hakimiyet’e açıklamalarda bulundu. 

Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Ömer Enes Yılar’ın sorularını yanıtlayan Av. İbrahim Gök, hem ilimiz hem de ülkemiz gündemini değerlendirdi.

SİYASETE BİR İDEAL UĞRUNA GİRDİK
Muhafazakâr bir ailede büyümüş bir insanım ama muhafazakâr ailede büyümek demek bizim yani çocukluk dönemimiz itibariyle namaz kılıp, oruç tutup ne olursa bir lokma bir hırka anlayışıyla köşeye çekilme anlayışına sahip olmaktı diyen Gök, “Ancak sahaya çıktığınızda makamların başkaları tarafından işgal edildiğini, sizi yöneten insanların sizden çok ayrı düşüncelere sahip olduğunu hatta sizi yönetenlerin size düşman olarak baktığı bir dönemde bize bu yolu açan, bu kapıyı aralayan bir insan vardı. Allah rahmet eylesin, Necmettin Erbakan Hocam, onun ifadesiyle söylüyorum, ‘bize diyorlar ki oturun Kur’an okuyun, ne istiyorsunuz?’ Biz de diyoruz ki Kur’an okuyoruz ve diyor ki kalk cihat et! Biz bunun mücadelesini yapıyoruz yani Müslümanların toplumsal hayata, ticarete, sosyal hayata, devlet yönetimine talipli olmasının önündeki en büyük düşünce Necmettin Erbakan’ın düşüncesidir. Biz zaten bu düşünceyle yetiştik. Onun ilk attığı adımlarla, bu düşünceleri bize enjekte ettiğinde bizler bu ülkede güzel şeyler yapabileceğimiz yolun, devleti yönetmek, devlete ve topluma hizmet etmek olduğunu anladık.” dedi

HEP MİLLİ GÖRÜŞ ÇİZGİSİNDE KALDIM 
Kendisinin bugüne kadar Milli Görüş Partilerinde siyaset yaptığını, öğrencilik yıllarında ise Milli Gençlik ve Akıncılar Derneğinde çalışmalar gerçekleştirdiğini ifade eden Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Danışmanı Av. İbrahim Gök, şunları söyledi:“İstanbul Üniversitesi ’nde Hukuk okurken haftada bir muhakkak Cumhuriyet Gazetesi’nin ilk sayfasında manşet olurdum. Ama islamcı eylemci olarak. Daha doğrusu onların deyimiyle terörist olarak… O zamanlar Türkiye’de başörtüsü problemleri gibi ciddi sıkıntılar vardı. İstanbul Üniversitesi de başörtüsü eylemlerinin merkezinde bir noktadaydı. Her gün bir vukuatımız Cumhuriyet Gazetesi’nde manşet olurdu. Bunu neden söylüyorum, çünkü o inanışın, o düşüncenin hayata geçirilmesi adına yapılması gereken bir eylemsel mücadeleydi onu gerçekleştirmeye çalıştık.”

HAKİMLİKTEN AVUKATLIĞA
 Mezuniyet sonrasında siyasetle bu mücadeleyi vermeye devam ettirdiklerini ifade eden Gök, “Ben hakimlikten istifa edip avukatlığa başladım. Hakimlik yaptığım bir dönemde bizleri yetiştirenler tarafından ‘git memleketine hizmet et’ talimatı verilince biz de çıkıp memleketimize gelerek avukatlığa başladık. İlk parti maceramıza 1989’da Refah Partisi’nde Elazığ İl Başkan Yardımcılığı göreviyle başladık. Siyasette o Milli Görüş çizgisinden sapmamaya çalıştık. Hatta Erbakan Hocamızın partisinden ayrılıp Erdemliler Hareketi kurulduğunda ben kendimi tanımlarken Ak Parti içerisinde Milli Görüş’ü temsil ediyorum cümlesini ısrarla ifade etmeye çalıştım. Çünkü bizim anlayışımız Milli Görüş ötesinde bir çizgi değildir, Milli Görüş ötesinde bir anlayış değildir, olmayacaktır da.”

MÜCADELEMİZ SALT SİYASİ BİR MÜCADELE DEĞİL
Kendisinin siyasi mücadele yaparken bunu sadece bir siyasi mücadele olarak görmediğini,  yaptığımız işi Allah’ın rızasına uygun bir eylem olarak gördüklerini ifade eden Gök, “Çünkü hizmet, ibadet anlayışıyla yola çıkmışız. Bir tane yanlışı doğruya çevirebiliyorsak, bu ülkede bir tane taşı yoldan kaldırıp bir noktaya bırakabiliyorsak, bir tane kardeşimizin kurtuluşuna vesile olabiliyorsak, bu ülkede güzel işlere imza atmaya vesile olabiliyorsak bu bizim için aynı zamanda ibadet aşkıyla yaptığımız bir hizmet olarak görülüyor. Milli Görüş’ün diğer siyasi anlayışlardan farkı budur ve bunu görmek lazım. Diğer siyasi anlayışların ideali ne olursa olsun, Vatan, Millet, Sakarya da olsa Allah rızası yoksa temelinde makam ve mevki varsa, temelinde başka düşünceler varsa onu diğer partilerden ayıran farkı partilerde göremezsiniz. Ancak Milli Görüş partilerinde temel felsefe nedir? Evet, biz hizmet edeceğiz, dürüst hizmet edeceğiz, bunları yaparken de muhakkak ve muhakkak Allah’ın rızasını kazanacağımız eylemler içerisinde olacağız.”

HALKIMIZ, MİLLİ GÖRÜŞ BELEDİYECİLİĞİ İLE HİZMETLE TANIŞTI
Milli Görüş partilerinde gerek belediyecilikte gerek ulusal yönetimindeki iktidarlar ile halkın gerçek hizmeti gördüğüne dikkat çeken Av. İbrahim Gök şunları söyledi:“Şimdi Ak Parti geldikten sonra ne oldu?  Milli Görüş gömleğini çıkardığı ifade edildi. İçerisinde bizim gibi 3-5 tane Milli Görüşlü kardeşimiz vardı ama ondan sonra ne oldu? İşte biz yıllarca belediyelerin duvarına ne yazdık, "Erraşi vel-murteşi finnar: Rüşvet veren de alan da ebedi ateştedir...” Ama yoksulluğun hat safhada olduğu, yolsuzluğun ileri safhada olduğu bir anlayışta yer almayacağımızı düşündük ve siyaseti orada bıraktık.”

“SİYASETİ BIRAKMIŞTIM”
Kendisinin iki buçuk yıldan beri  siyaseti bıraktığını ancak Fatih Erbakan’dan gelen teklifle yeniden siyasete döndüğünü ifade eden Av. Gök, süreci şöyle anlattı.“Siyaseti bıraktıktan sonra Genel Başkanımız Fatih Erbakan Bey, bizleri bir şekilde aramış, bulmuş. Bizleri bulunca da dedi ki ‘İbrahim Bey, biz sizinle çalışmak istiyoruz.” Ben de siyaseti bıraktığımı ifade ettim çünkü yoruldum. Siyasetteki hedefimiz belliydi, yapamadık. Bundan sonra da bir Kur’an kursu yaptırarak, bir cami yaptırarak ya da 3-5 tane ihtiyaç sahibine bir şeyler vererek hizmetimizi bu şekilde yaparız diye düşündük. Aynen ifadesi şu oldu: ‘İbrahim Bey, bunu herkes yapar. Eğer sen, kavi bir Müslüman olarak hareket etmek istiyorsan, kalkacaksın bu millete hizmet edeceksin, ev ev dolaşacaksın doğrunu ve gerçeğini anlatacaksın. Eğer bu şekilde bir anlayışla hareket edersen imanını o zaman kemalâta erdirmiş olursun. Yok diğer husus zaten sıradan bir anlayış olur, senin bir farkın olmalı.” Bu cümleler bizler için de motive edici  oldu ve ben de tamam Sayın Genel Başkanım siz ne tevdi ederseniz odur dedim.”

BİR YILDIR KAPI KAPI GEZİYORUZ
 Yaklaşık 1 yıldan beri kapı kapı gezerek halkı dinlediklerini ve sorunlarını tespit ettiklerini, ifade eden Gök; “Gittiğimiz her noktada dilimizin döndüğü kadar, gücümüzün yettiği kadar bu davayı anlatmaya çalışıyoruz. Anlattığımız dava sadece 84 milyonun değil 6-7 milyar insanın barışı için mücadele ediyoruz. Bugün Türkiye’de sadece 20-30 milyon iyi geçinsin, güzel yaşasın diye mücadele etmiyoruz. Biz diyoruz ki 84 milyon insan kardeş olsun, 84 insanın bir kardeşlik hukuku olsun ve aynı zamanda paylaşım hukuku da ona uygun olsun. Bugün bakıyorsunuz Türkiye’de yaşayanların yaklaşık yüzde 84’ü yoksulluk sınırının altında gelire sahip insanlardan oluşuyor. Bu yüzde 84’ün  neredeyse yarısı açlık sınırı altında yaşayan insanlar… Yüzde 16’lık kısım Türkiye’nin kaymağını yiyor. Bunun yüzde 5’lik kısmı da ultra kaymağını yiyor. Rahmetli Necip Fazıl’ın söylediği gibi “Allah'ın on pulunu bekleyedursun on kul bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa…” Böyle bir ekonomik anlayışın, böyle bir sosyal adalet anlayışının bundan sonrasında bu ülkede yaşanmaması için mücadele ediyoruz, yaptığımız iş bu. Biz geldiğimizde şunları, bunları yapacağız derken bunların hepsini Milli Görüş anlayışı ve çatısı altında ektiğimiz tohumlarla yapacağız diye ümit ediyoruz.” dedi.

ELAZIĞ, ÜÇ SORUNLA UĞRAŞTI 
Depremin olduğu dönemler ve deprem sonrası ülkede de ilimizde de yaşananlara baktığımızda üç büyük sorunu gördüklerini ifade eden Gök, “Birincisi ciddi bir koordinasyon problemi vardı, ikincisi ciddi bir plan problemi yaşandı ve üçüncüsü de ciddi bir yolsuzluk problemi oluştu.”dedi.

EZBERE DEĞİL RAKAMLARLA KONUŞUYORUZ
Yapılan yanlışları dile getirirken de rakamlarla konuşmak gerektiğini ezbere konuşmanın bir faydası olmadığını ifade eden Av. Gök, konuşmasını şöyle sürdürdü.“Basit bir önek verelim; depremden birkaç gün önce TOKİ’nin Türkiye’de yaptığı ihalelerde konutların metrekare bedeli 1. 320 TL’ydi.  Müteahhittin kârı da içinde olmak kaydıyla 100 metrekaresi 130-140 bin TL’dir. 110 metresi 150 bin TL olsun diyelim. Ancak o dönem itibariyle bu ilde belirli ve az sayıda firmaların davet edildiği ve pazarlık usulü ile yapılan ihalelere bakıldığında metrekare birim fiyatının 270 bin TL artı KDV yani 318 bin TL. olduğu görülüyor. Aradaki bu fark kimin cebine giriyor diye baktığınızda görüntüde müteahhitlerin cebine giriyor. Kimin cebinden çıkıyor vatandaşın veya devletin. Birinin cebinden çıkıyor. Yani meşru olanın cebinden çıkıyor, meşru olmayanın cebine giriyor. Burada bu işe alet olanlar kim? Siyasetçi arkadaşlar. Siyasetçi arkadaşların bu işten kârı nedir? Kamuoyunda ifade edildiği gibi ortaklıktır, başka bir şey olmaz. Korumadır, himayedir. Bugün bu ülkede bu yanlışa dur demiyorsanız, himaye ediyorsanız, muhakkak buradan bir çıkarınız vardır demektir ve bu ayyuka çıkmış bir hadisedir. Ben o dönem bunu tv ekranlarında konuştuğumda sadece sosyal medyada 100 bin üzerinde bu konuşmamın izlendiğini gördüm. Bu ne demektir, devleti yöneten insanların bu işte yolsuzluk yaptığını ortaya koymaktadır. Devleti yönetenler derken siyaseti yöneten insanlardan bahsediyorum. Devlet bizim temel çatımız zaten.” 

PLANLAMA REZALETİ
Konutların yüksek maliyetlerle ihale edilmesi yanında ciddi bir planlama eksikliğinin de yaşandığını ifade eden Gök, “Bu ilde TOKİ konutlarının yapılış şekli, konumlanması, gerçekten o bölgenin ciddi manada istenilen hareketliliğe kavuşamamış olması bir plansızlığı ortaya koyuyor. Şuan Beyyurdu Bölgesinde yapılan 3 bin 400 konutumuz var. Bu kadar fazla konut olan bir yerde siz çarşı yapmaz mısınız? Çarşı yapmak zorundasınız çünkü bu konutlarda yaklaşık 10 bin kişi yaşıyor ortalama. 10 bin kişinin gideceği bir çarşı, kafe, lokanta ya da herhangi bir sosyal donatısı olan bir alan olmaz mı, olur. 3-5 tane dükkan yaparak oradaki insanları o bölgede tutabileceğinizi mi zannediyorsunuz, tutamazsınız. O insanlar yine Gazi Caddesi’ne, Hürriyet Caddesi’ne gelecek ve burayı yine işgal edecek. Çaydaçıra Mahallesi’ndeki gibi sosyal donatıları olan yerler yapmış olsaydınız, o insanlar orada kalırdı ve sadece çok özel ya da resmi işleri olduğunda gelirdi. Burada ciddi bir plansızlık, tutarsızlık var.”

EN GÜZEL ARAZİLERDE EN KÖTÜ YAPILAŞMA
 TOKİ’ye Elazığ’ın en güzel alanları verildiği  halde TOKİ’den istenilen kalite ve özellikte hizmet alınamadığına dikkat çeken Gök; “ Bu ilde 2+1 konutta yaşayan insan sayısı yüzde kaçtır? Deprem konutlarının imalatına  baktığınızda, neredeyse yüzde 80’i 2+1 yapıldı ve bir odaya kanepe bile sığmıyor. Bu konutlar Elazığ’ın kültürel yaşantısına, sosyal dokusuna uygun mudur, değildir. TOKİ ile konuşup ben bu şartlarda ev istiyorum, Sayın Bakan Elazığ’ın özelliği budur, bu şartlarda konut istiyoruz demeniz lazımdı. Sayın Bakanın karşısında dut yemiş bülbüle dönüyorsunuz, “her şey yolunda Allah sizden razı olsun” diyorsunuz. 

İKİ BÜYÜK SORUN: İŞSİZLİK VE ÜRETİM
Elazığ’ın iki önemli ve büyük sorunu olduğunu gördüklerini ifade eden Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Danışmanı Av. İbrahim Gök, konuşmasını şöyle sürdürdü. “Bu sorunlardan biri işsizlik, diğeri üretim. Bu konuyla ilgili örneklerden bahsedelim, Yeni Kömürhan Köprüsü’ne ne kadar ödendi, resmi rakamla 760 milyon TL ama gerçek rakam 1,2 milyar TL. DSİ Lojmanlarına ne kadar ödendi, tüm lojmanlara toplam yaklaşık 300 milyon TL. Tüm bu yatırımlar 1,5 milyar TL. Sayın Milletvekillerinin rakamlarıyla konuşacağım, Elazığ’da en büyük sıkıntı üretim denildi, doğru mu, evet.. Elazığ’da 50 bin kişi şu anda üretmeden tüketmeye başladı çünkü Uluova ve Kuzova Sulama Projeleri yapılmadı. Oradaki kardeşlerimiz ister istemez şehre göç etmek zorunda kaldı hatta orada kalanlar da yumurtasını, yoğurdunu şehirden temin etmek zorunda kaldı. Çünkü su yok ve su olmayınca üretemiyorlar. Ne pamuk, ne şeker pancarı, sebze meyve üremiyorlar, yeraltı suları da çekilince ister istemez şehre göç etmek zorunda kalıyorlar. Bu 50 bin kişiyi köyde tutmanın formülü nedir, Metin Bulut Bey’in ifadesiyle söylüyorum, Uluova Sulama Sistemi’nin kapalı sistemde yapılma rakamları 515 Milyon TL artı Kuzova Sulama Sistemlerinin toplamı  300 Milyon TL. İki projeyi toplasanız yaklaşık 800 Milyon TL yapıyor. DSİ’deki lojmanda oturacak kardeşimizin daha lüks ortamda oturmasını tabi arzu ederiz veya Kömürhan Köprüsü’nün daha konforlu olmasını tabi ki arzu ederiz ama 50 bin kişinin açlığını giderecek formülü önceliğe alırım. Yetmedi Pertek Köprüsünü konuşalım. Bu yaz herkes 1 buçuk saat feribot beklemek zorunda kaldı. Ben bizzat saatlerce feribotu bekledim. Oraya kalenin hemen yan tarafından bulunan dar alanda yapılacak köprünün maliyeti yaklaşık 35-40 Milyon TL. Şimdi binlerce kişinin beklediği bir ortamdan bahsediyorum. Bu durumda Kömürhan Köprüsü mü daha evla yoksa Pertek Köprüsü mü diye sormak lazım. Bence Pertek Köprüsü. Çünkü hem çok büyük ihtiyaç var hem de kuzey-güney aksını sağlayacak bağlantı Pertek Köprüsü’dür. 400 Milyon bu projeyi sayın, 800 milyon da sulama projelerini sayın 1,2 Milyar TL ile siz Elazığ’da öncelikli projeleri hayata geçirmiş olacaksınız. Bu ne demektir, 50 bin kişiyi işsizlikten kurtaracaksınız, doyuracaksınız, ürettireceksiniz ve bunun ötesinde buradaki yığılmanın önüne geçerek ticareti teşvik edeceksiniz demektir. İşte plansızlığın başka bir örneği… Bunları küçük dokunuşlarla büyük işler yapılabileceğini göstermek için.”

MADENLERİMİZ ELDEN GİDİYOR
Elazığ’da birçok maden alanının İngiliz Yatırım Fonuna verildiğini ifade eden Gök, “Hatta Türkiye’de verildiğini biliyoruz. Şu anda Türkiye’deki madenleri kapatıyorlar. Bu ne demektir, Türkiye’de madenciliğin belirli bir süre sonra İngilizlerin eline geçmesi demektir. Hani milli duruş?” dedi.

150 MİLYAR DOLARLIK BÜTÇE
Yeniden Refah Partisi olarak işbaşına  gelir gelmez 150 Milyar dolar  tutarında kaynak paketi açıklayacaklarını dile getiren Gök, “Bunu da ezbere söylemiyoruz. Bunun kitapçığını hazırladık ve hem Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a hem de bakanlara gönderdik ve isterseniz siz yapın dedik. Biz bu kaynakla 81 ile 181 ağır sanayi fabrikası kuracağız. Elazığ’a 3 tane büyük projeden bahsediyoruz ve bu projelerle tamamen devlet kaynaklı 15 bin kişi iş bulacak. Bunun altını çizerek söylüyorum devlet kaynaklı, özel kaynaklı değil. Buna örnek olarak Alacakaya ilçemizde kuracağımız ve 3 bin kişinin çalışacağı krom çelik fabrikasını söyleyebilirim. Bu fabrikayla dünyaya mamul ürün satacaksınız. Biz şu anda kromu üretmemize rağmen krom çeliği yurt dışından alıyoruz. Kromu gönderiyoruz, krom çelik olarak bize geri geliyor. Biz bu anlayışı değiştireceğiz. Bu hükümeti körü körüne eleştirmiyoruz, iyi şeyler de muhakkak yapıldı ve bunlar için de Allah razı olsun diyoruz.”

İHA VE SİHA’LAR MİLLİ GÖRÜŞ PATENTLİ
 Şu anda İHA’lar ve  SİHA’larımızla gurur duyduklarını belirten Gök, “Bunlar da yine Milli Görüş çatısı altından gelmektedir. Allah rahmet eylesin Özdemir Bayraktar Bey, Sayın Erbakan’ın yakın arkadaşıdır.” dedi.

YOLSUZLUKLARI BİTİRMEK İÇİN GELEN AK PARTİ YOLSUZLUKLA GİDECEK
Bu iktidarın, yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları bitirebilmek için yola çıktığını ancak  şu anda yüzde 84’ü yoksulluk sınırı altında yaşayan, yaklaşık yüzde 20’si de açlık sınırının altında yaşayan bir ülke haline geldiğini  ifade eden Gök, “Yolsuzluk dersen, şu anda siyasetçi arkadaşlarımızın çoğu bir isimle anılır oldu. Bir örnek verecek olursak Şamil Tayyar Bey’in ifadesiyle Antep’te FETÖ Borsası kuruldu, 1 Milyon $ veren beraatı alıyor diyen bu iktidarın milletvekili. Yolsuzluğu bu anlayışla çözemezsiniz, herkesin başına bir polis dikemezsiniz, hadi yaptınız, polisin başına kimi dikeceksiniz? Ama herkesin kalbine bir Allah korkusu bırakmamız lazım ve bunun yolu da bizim gibi düşünen insanların, bizim gibi meseleye bu şekilde bakanların hizmet etmesinden geçiyor. Şu an bu ülkede en büyük eksiklik liyakat problemi olanların işbaşına getirilmesidir. O görevi başaramayan insanları getirirseniz olmaz, benim adamım gelsin anlayışı da olmaz.”

İNSANLARIMIZA GERÇEĞİ ANLATIYORUZ
 İnsanlara doğruyu anlatmanın derdinde olduklarını ifade eden Gök, “Sokağa çıktık ve insanlara anlatıyoruz. Hakimiyet Gazetesi’nin anketinde de birinci çıkmamızın nedeni budur, Elazığlı kardeşlerimize doğruyu anlatıyoruz, geçmişte bu işleri yapan insanların şimdi de yapabileceğini anlatıyoruz. CHP’nin durumu zaten ortada, iktidar alternatifi olarak getirilen İYİ Parti’nin durumu ortada, bu iktidarın yaptıkları da ortada o halde bakın alternatif demiyorum, tek adres Yeniden Refah Partisi… Allah korkusunu bilen, programı bilen, hizmeti ibadet aşkıyla yapan ve en önemlisi insanını seven bir anlayışa sahip, ayrıştırıcı değil. Keşke herkes bu anlayışa sahip olsa ama yapamazlar çünkü onların aklı da kalbi de beyni de başka yere kiralık, kiralık, kiralık!

BÜROKRATİK OLİGARŞİYİ YIKAMADIK
“Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle ‘Bürokratik Oligarşi’ var bu ülkede” . diyen Av. İbrahim Gök buna örnek olarak da şu olayı anlattı:“Elazığ’da hizmet açısından ben size basit bir örnek verelim; Milli Savunma Bakan Yardımcısı olan arkadaşımız ve bundan önceki rektörümüz, Türk Hava Kurumu’nun o zamanki yönetiminde bir tane Elazığlı hemşehrimiz, kardeşimiz vardı, adı Ahmet ALP, ismini de söylüyorum. Ahmet Alp Bey, Türk Hava Kurumu’nun Türkiye’de bazı noktalarında yerleşkeler, fakülteler kurmak istediğini ve kararların alındığını, o zamanki bütçe ile 10 Milyon TL ile bu kampüsü Elazığ’a taşımak istediklerini söylediler. Ben de o zaman MÜSİAD Başkanı olarak görev yapmaktaydım. Bir otelde toplantı yaptık. Ahmet bey bizlere ‘Ben siyaset düşünmüyorum, Türk Hava Kurumu Genel Sekreteriyim, siyaset düşünsem bile Elazığ’da düşünmüyorum ancak bir Elazığlı olarak şehrime bir hizmet kazandırmak istiyorum’ dedi. O zaman konuşulan iki bölge vardı, biri Elazığ’da diğeri ise Konya’nın bir ilçesindeydi. Ahmet Bey, ‘Gelin bu hizmeti Elazığ’a yapalım’ dedi. Bizden sadece eski havalimanı pistinin tahsisini istediler. Biz Metin Bulut Bey ile bu konuda Ankara’da görüşmeler de yaptık hatta söz bile aldık. Şu anki Bakan Yardımcımız ve önceki rektör arkadaşımız feveran ettiler, ‘Biz üniversitemiz bünyesinde yaparız, başka bir üniversiteye gerek yok’ dediler. Bu karşı çıkma sonucu o hizmet başka yere gitti. Bu hizmet Elazığ’a kazandırılmış olsaydı 3 tane bölüm açılacaktı, belki de Elazığ’da Türk Hava Kurumu bünyesinde ikinci bir üniversitenin altyapısı oluşturulacaktı ve bölgede sanayinin gelişimine de katkı sağlanacaktı. O üniversite buraya gelmedi, her türlü imkanı ve altyapısı vardı ve bütün bu imkanlarla birlikte Elazığ’a yeni bir hizmet kazandırmış olacaktık ama o zamanki egolar yüzünden Elazığ bu hizmetten mahrum kaldı. Bunu bürokrasi yüzünden kaçırdık. Şu anda aynı durumlar tüm ülkede var. Yolsuzluklar, liyakatsizler haddi hesabı yok.” 

TERÖR PARTİLERİ İLE İTTİFAK YAPMAYIZ
Şu anda herhangi bir ittifakta yer alma gayreti içerisinde olmadıklarını ifade eden Gök, “ Terör partileri ile kesinlikle ittifak yapmayız. Bu ülkeye ihanet eden hiç kimseyle yan yana olmayız. Bunların dışında ittifaklar için kapımızı çalan birçok parti var. Biz şu anda tek başımıza seçime girecek gibi hazırlık yapıyoruz. Elazığ için sandık baş müşahitleri, sandık müşahitlerini hazırladık, teşkilatlarımızı tamamladık, mahalle başkanlarımızı atadık, sokak başkanlarımıza geldik ve sıra sıra bunların hepsini hayata geçirmeye çalışıyoruz. Bunların hepsini tüm Türkiye’de yapıyoruz. Bir ittifak içinde yer almaya gayret etmiyoruz ama bu ülkeye hizmet etmek isteyen, ülkemize ihanet etmeyen birileri varsa onlarla ittifak etmek de Sayın Genel Başkanımızı Fatih Erbakan ve parti yönetimimizin takdiridir, o kapı açıktır ancak biz illa şu ittifakta yer alacağız diye bir gayretimiz yok. Tek bir kırmızı çizgimiz var, vatan hainleriyle ittifak yapmayız.”

KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZ VAR 
İttifak için görüşmeler var ama Elazığ’da ittifak olsun olmasın parti olarak milletvekilliği konusunda zerre kadar bir sıkıntı yaşayacaklarını  düşünmediğini belirten Av. İbrahim Gök, “İttifak diye bir derdimiz yok, kırmızı çizgimiz var. Yeniden Refah Partisi’ni tek başına seçime girecek gibi hazırlıyoruz. Milletvekilliği adaylığım Genel Başkanımızın takdirindedir. Ben dava ve hizmet adamıyım, hizmetin hangi noktasında yer verilirse verilsin çalışırız. Israrla bize şu noktada görev verilsin demem.

AK PARTİNİN GELDİĞİ NOKTA İYİ DEĞİL
Ak Parti’nin halk nezdinde itibar kaybı yaşadığına dikkat çeken Gök, “Gürsel Bey’in ifadesiyle söyleyeyim, “4 Milletvekili bir kaldırımdan yürüsün ben bir kaldırımdan yürüyeyim kime daha çok teveccüh var görürsünüz.” Ak Parti’nin şu anda Elazığ gibi milletçi ve muhafazakâr bir şehirde geldiği nokta bu. 

ŞAHISLAR DEĞİL MAKAMLAR ÖNEMLİ
İlimize yaptıracağı okulun protokol töreni için gelen İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’na il yöneticilerinin davetiye vermemesi olayına da değinen, netice itibariyle siyaset yapan insanların halkın düşüncelerine göre hareket etmesi lazım ama bir de devlet terbiyesi vardır görüşünü dile getiren Av. İbrahim Gök, “ Makamlar arası ziyarette bu terbiyenin uygulanması lazım. O gün Sayın Valimizin Arıcak’ta olması, ne kadar inandırıcı? Ankara’ya gitmiş olması bir mesajdır ve ‘ben seni takmıyorum, seni istemiyorum kardeşim’ demektir. Kişisel olarak istemeyebilirsiniz, sevmeyebilirsiniz ama makam olarak o hoşgörüyü göstermek zorundasınız. Diğer makam işgal eden yöneticilerimizin bu hoşgörüyü, bu misafirperverliği göstermesi gerekirdi, göstermediler.”

GÜRSEL EROL’U BAŞARILI KILAN, AK PARTİ’DİR
 Gürsel Bey’in taban siyaseti yaptığını ve  insanlara dokunarak onların ruh haliyle hareket ettiğini ifade eden Av. İbrahim Gök, “Bu gerçeği biliyoruz ama bir gerçeğin altını daha çizmek lazım. Gürsel Bey’in başarısı, Ak Parti’deki siyasetçi arkadaşların başarısızlığı bu sonucu doğurmaktadır. Yani Ak Parti’deki arkadaşlar başarılı olsaydı, Gürsel Bey’in bu kadar başarılı görünmesi mümkün değildi. Ak Parti’deki arkadaşlar başarısız olunca, Gürsel Bey, başarılı olmuş gibi bir imajla şu anda Elazığ’da dolaşıyor ve bugünün tadını çıkarıyor.” 

TÜRKKAN’IN TAVRI NE AHLAKİ NE SİYASİ
İyi Parti milletvekili Lütfü Türkkan’ın Bingöl’de şehit yakınına küfrünü de değerlendiren Gök, “Lütfü Bey’in yaptığı davranışın ahlaki ve siyasi olmadığının altını çizmek istiyorum. Orada tabi olayı provokasyona getirmek olur olmaz ben onu tartışmıyorum ama bir gerçeğin altını çizmek lazım, bugün siyaset yapan insanlar, bu ülkenin değerlerine muhakkak sahip çıkmak ve hizmet etmek zorundalar. Bir şehit yakını, dengelidir dengesizdir ben bunu tartışmam ama onun kalbini hoş etmek her siyasetçinin görevidir. Oradaki tavrın doğru olmadığının, insani olmadığının altını çizmek lazım. İYİ Parti yöneticilerinin bu tavra karşı ne yapmaları gerektiğini benim söylememe gerek yok. Adres belliydi, ihraçtı ama Meral Hanım, İYİ Parti’yi yönetmiyor ki ihracı o gerçekleştirsin. Arka planda İYİ Parti’yi yöneten başkaları var ve o başkalarını herkes biliyor. Lütfü Türkkan da o başkalarının emrinde olan, onların dediğini yapan bir zihniyetin ürünüdür. Dolayısıyla Lütfü Türkkan’ı bu arkadaşların ihraç etmesi mümkün değildir. Siyaseten beklenti budur. Şimdi bakıyorsun, Cumhuriyet Halk Partisi de sahip çıkıyor. Şunu söylemek lazım, İYİ Parti eğer milliyetçi ve muhafazakar bir çizgide siyaset yapıyorsa Lütfü Türkkan, acilen ihraç edilmelidir. Yok, hala HDP ile kol kola olmaya devam ediyorsa ve CHP’nin yavru ortağı olarak devam etmek istiyorsa bu beklenti olmamalı çünkü o ihracı yapmak demek o iki ortağın düşüncelerine aykırı davranmak demektir. İYİ Parti, iyi bir imtihan veriyor ve bundan nasıl çıkar bilemiyorum.”

TEK ADRES YRP
Ak Parti’nin artık bu ülkeyi yönetecek gücünün kalmadığını ifade eden YRP Genel Başkan Danışmanı Av. İbrahim Gök, “Bu ülkeyi yönetecek güçlü ve dirayetli insanlara, partilere ihtiyaç vardır. O yüzden diyorum, tek adres Yeniden Refah Partisi’dir.” dedi.