Battı mı Batmadı mı?
İlimizin turizm potansiyellerinin hayata geçirilmesi amacıyla başlatılan çalışmaların aksaması yanında güzellikler yerine olumsuzluklarla gündeme gelme maceramız devam ediyor.
“Kanyonlar bizim mi Malatya’nın mı?” tartışmasının ardından, yolu olmadığı için traktörlerle bölgeye ulaşmak isteyen kafilenin görüntüleri ve yine kanyonlarla adı anılan teknenin batma ya da su alma haberi ile yeniden ülkenin baş gündemi oluverdik.
“Reklamın iyisi kötü olmaz” açısından bakarsanız aslında kaybedilen çok şey yok, hatta epey bir tanıtım var.
Böyle yorumlansa bile 60 bilim adamını taşıyan ve tur teknesi olarak geçmişte alınan, sonradan nerede olduğuna dair bir haber alınamayan garibim teknenin, en son batma haberi ile gündeme gelmesi epey ilgi uyandırdı.
Olayın gerçeği nedir, gerçekten tekne batmış mıdır yoksa su alıp sahile mi yanaşmış mıdır konusunda hala resmi bir açıklama yok.
Anlaşılan Valilik Basın birimi, “kanyonlara gitmeye çalışan kafilenin bulunduğu alan Malatya sınırlarındadır” gibi bir kötü anı ve geçmişin tecrübesi ile bu netameli konudan uzak duruyor. Kanyon denince, “bizi ilgilendirmez” diyerek konudan kaçıyor.
Resmi açıklama olmadı ama konu bazı ulusal medyanın da çok ilgi alanına girmedi. Ortada iki rivayet var ve şehir için önemli bir konu ama nedense bazı ulusal medyalar da bu konuya mesafeli yaklaştı.
Böyle olunca da vatandaşlar, sosyal medyanın ortaya koyduğu doğru ya da yanlış bilgileriyle enforme edilmeye mahkum oldu.
Bizim gördüğümüz kadarıyla batan bir tekne yok. Uzun süre kullanılmayan bir tekneye 60 kişi gibi kapasitesinin çok üzerinde bir insan binince su almış ve bunun üzerine misafirler güvenle tekneden indirilmiş.
Biraz teknenin kullanılmamasından kaynaklı bakım eksikliği, biraz da fazla yolcu alınmasından kaynaklı bir öngörüsüzlük ve sonrasında temkinli olarak karaya iniş. Hepi topu bu.
Bizim anlayamadığımız bu konuya yetkililerin; duymadım, görmedim, bilmiyorum şeklinde yaklaşmaları.
Peki, teknenin son durumu ne ve şimdilerde ne halde?
Garibim tekne, biraz kırgın, biraz kızgın ve epey de mahcup şekilde bir İsmet Özel mısrası ile sesleniyor hepimize:
"Beni artık kimseler arayıp da bulmasın"