Bir Gerçeğin Peşindeyiz
İlimizin Maden ilçesinde bulunan zengin Maden rezervleriyle ilgili, Elazığ TSO Başkanının talebi üzerine Ak Parti Milletvekili Metin Bulut'un girişimleri ile ihale 45 gün ertelenirken, İş İnsanı Avukat İbrahim Gök, bu alanın Kardemir Karabük Demir Çelik Fabrikası örneğinde olduğu gibi sembolik bir rakamla Elazığlılara devredilmesi gerektiğini belirtti.
Kamuoyuna duyurulmasının ardından gündeme gelen ‘ihalenin verileceği firma belli' tartışmalarıyla gelen Maden'deki zengin rezervlerin bulunduğu sahanın işletilmesi konusunda bir iddia da MÜSİAD Eski İl Başkanı, Yeniden Refah Partisi Bölge Koordinatörü ve iş insanı Av. İbrahim Gök'ten geldi.
Av. Gök, “5'li çete” olarak tanımlandığı bir grubun içerisinde yer alan ve kökeni Elazığlı olan büyük bir firmanın daha ihaleye dâhil olmaya çalıştığını iddia etti.
Av. Gök, aynı zamanda ilgili sahayla alakalı bir öneri de bulunarak, “2 Şubat tarihinde Hakimiyet TV'de sizin programınızda da ısrarla Maden ile ilgili bir ihale yapılacağını ve yapıldığı takdirde de ilin gerçek sahipleri olan o bölgenin insanına veya Elazığlı iş insanlarına bu yerin teslimini talep ettik. Sebebi de şuydu; geçmişte örnekleri vardır, Kardemir Karabük Demir-Çelik Fabrikası, 1 TL ihale bedeli ile oradaki yerel şirketlere devredilmiştir. Benzer bir olayın Elazığ'a aynı projeyle gerçekleştirilmesini istiyoruz” dedi.
İşte Av. İbrahim Gök'ün Genel Yayın Yönetmenimiz Ömer Enes Yılar'a yaptığı o açıklamadan öne çıkan başlıklar:
“BİR BAŞKA ŞİRKET DEVREYE GİRDİ”
İhaleyi alacak firmanın en baştan belli olduğunu, bugünlerde kökeni Elazığlı olan bir firmanın da devreye girerek ihaleyi almaya çalıştığını belirten Av. Gök, açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü: Bu yaşananlara bakıldığında öncesinde sizin canlı yayın programınızda ihalenin adrese teslim ihale şartnamesiyle bir şirkete verilme ihtimali yüzde 99 demiştik. O şirkete karşılık, şu anda başka bir şirket devreye girmeye çalışıyor ve bu firma Elazığ kökenli firmadır. Bu firma da o 5'li çeteden başka bir firmadır.”
“AYNI HATA YAPILMASIN”
Geçmiş dönemlerde Ferrokrom'daki krom tesisinin özelleştirildiği dönemde hata yapıldığını ifade eden Av. Gök, bu durumu Elazığ'ın zenginliğinin sömürülmesi olarak yorumlayarak şu bilgileri verdi: “Israrla diyoruz ki Ferrokrom'da yapılan bir hata vardı, o dönemin yöneticileri bir hata yaptı. Ferrokrom'un ihalesi Elazığlı iş insanlarına, Elazığ TSO'un öncülüğünde verilmeliydi. Yapılamadı ve becerilemedi. Ferrokrom bir başka şirkete verildi ve şu an Elazığ'ın zenginliği dışarıda bir başka şirket tarafından sömürülüyor. Açık söylüyorum, altını da çizerek ifade ediyorum, Elazığ'ın zenginliği dışarıda sömürülüyor. Elazığ'daki insanlar, yaklaşık 5-6 bin kişi modern köle olarak, bunun da altını çiziyorum, asgari ücretle kromun çıkarılması için gayret ediyor ve bunu da birilerini zengin etmek adına yapıyor.”
“ELAZIĞ'IN HAKKIDIR”
Maden'de bulunan rezervlerin Maden ve Elazığlıların hakkı olduğunu savunan Av. İbrahim Gök, açıklamasına şu ifadelerle devam etti: “Bu zenginlik Elazığ'ın zenginliğidir. Bu zenginliğin ilk hak edeni bence Elazığ'da yaşayan, Maden'de yaşayan insanlar olmalı. Bununla ilgili olarak öncelik Maden olmak kaydıyla Elazığ'da yaşayan iş insanlarının bir araya gelmek suretiyle bir şirkete dönüştürülmesi ve siyasetçi arkadaşların burada devreye girmek suretiyle sembolik bir bedelle buradaki şirkete bu işin devredilmesi gerektiğini söylüyoruz. Neden? Çünkü bu durum geçmişte yapıldı ve yapılması mümkün. Bu Elazığ'ın hakkı, Elazığ'ın hakkının da başkaları tarafından sömürülmesine müsaade edilmemesi gerekir.”
“BU FİRMAYI ZAFRAN'DAN BİLİYORUZ”
Maden'deki rezervlerle ilgili Elazığ TSO ve siyaset makamına çağrıda bulunan Av. İbrahim Gök, ihale için devreye girdiğini iddia eden firmayla ilgili olarak da şunları söyledi: “Burada Ticaret Odasına ve siyasetçi arkadaşlara da görev düşüyor. Sırf Elazığ kökenli olduğu için sahipleri Elazığ kökenli olduğu için 5'li çeteden bir şirkete de verilmesine gönlümüz razı değil, olmayacak da çünkü netice itibariyle o şirketin nereden ne şekilde beslendiği, geçmişte Zafran TOKİ konutlarından da biliyoruz, 2 günde 60 küsur milyon TL'yi ihale bedeli olarak aldığını biliyoruz ve bu mahkeme dosyasına da yansıyan bilgilerdir.”
“BİR GERÇEĞİN PEŞİNDEYİM”
Madenlerin çıkarılması ve işlenmesi ile buradan ekonomi bir katma değer oluşturulmasına karşı olmadıklarını ancak bu imkândan Elazığlıların yararlanması gerektiğini belirten Av. Gök: “Ben insanların ve ticaretin karşında değilim ama bir gerçeğin peşindeyim, bu hak Elazığ'ın hakkıdır, bu imkân Elazığ'ın ve Maden'in imkânıdır. Bölge halkının da bu işten sebeplenmesi lazım, bu zenginliği bu halkın kullanması lazımdır. Bu nedenle, bu mücadeleyi başlatmış olduk. Parti olarak da bu mücadelenin içinde oldu ve bundan sonra da mücadelemize devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“SEMBOLİK RAKAMLA ELAZIĞLILARA DEVREDİLMELİ”
Ak Parti Milletvekili Metin Bulut'un Enerji Bakanı Fatih Dönmez ile yaptığı görüşmeler sonucu ihale süresinin 45 gün ertelenmesi konusuna da değinen Av. İbrahim Gök, şunları kaydetti: “Sürenin uzatılması veya kısaltılmasından yana bir değerlendirme yapmak yanlış olur. Süre uzun da olsa kısa da olsa ben bir mantığı ortaya koymaya çalışıyorum. O mantık da şudur; İhale teminat tutarına baktığınızda 2 Milyar TL'lik bir teminattan bahsediliyor. Bunu Elazığ'da hangi şartlarda bir araya getireceksiniz, getiremezsiniz. Ben Ticaret Odasının öncülüğünde oluşturulacak şirket, Elazığ'da bütün iş insanlarını bir araya getirecek, o iş insanlarının her birine, birden fazla hisse verilmemek kaydıyla herkesin dahil olduğu bir şirket oluşturulsun ve bu şirkete de 1 TL gibi sembolik bir bedelle burası devredilsin. Gerçekten Maden'deki insanlar mağdur oldu. Yıllardır zaten hem Maden hem de Elazığ bu işlerin sıkıntısını yaşayan bir bölge. Dolayısıyla bu bölge bu zenginliği kullanma ve kazanma hakkına sahiptir.”
“ELAZIĞ DA BU İMKÂN VAR”
Geçmiş dönemdeki birkaç ortak girişim denemesinin kötü sonlanmasının kriter kabul edilemeyeceğini, Elazığ'da madenleri işletecek yeteneğe ve imkana sahip iş insanlarının bulunduğunu söyleyen Av. Gök: “Böyle bir işletmeyi gerçekleştirme yeteneğine sahip, imkanı olanlar var mı, var. Bunu oluşturacak en sağlıklı kurum Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası'dır. Ticaret ve Sanayi Odası, esnaf odalarıyla ve Ticaret Borsası ile oluşturulacak bir birliktelikten bahsediyorum. Böyle bir tabloya müsaade etmek gerek. Böyle bir tabloyu yönetecek bir kadro da oluşturulur. Bugün sosyal medya hesabımdan yaptığım paylaşım hakkında bir arkadaş şunu söyledi, geçmişte olumsuz örnekleri var ancak şimdi hiç olumsuz örnek karşımıza çıkmaz. Misland Elazığ'da amatör bir çalışma olduğu için başarısız oldu. Keban Holding ilk çıktığı zaman profesyonel olan ilk holdinglerden biriydi. Elazığ'a 5 tane fabrika kazandırdı. İyi oldu ama sonradan beceriksiz ellere geçtiği için böyle bir sonuç çıktı. Maden'deki bakır yatakları çok iyi çalışıyordu, kötü ellere geçti ve başka şeyler döndü orada. Profesyonel yöneticiliği çok yakından takip eden bir ülkeyiz. Bunun kontrolü sağlam yapılırsa, yönetim mekanizması sağlam tutulursa her projenin altından kalkarız.”
“DEVLET HAKKINI HER ZAMAN ALIR”
Bulunan rezervlerle ilgili özel sektörün işletmesi halinde devletin bu kaynaktan yeteri kadar faydalanamayacağı eleştirilerine de yanıt veren Av. Gök, son olarak şunları söyledi: “Devletin hakkı varsa, devlet o işte denetleme mekanizması olur. Gerekirse devlet hissedar olur ama devlet bu işten hakkını her zaman alır. Maden olayı belli bir sistematikte çalışan bir sektör. Dolayısıyla devletin burada kaybı olacağını düşünmüyorum. Devlet bunu düşüneceğine gidilmeyen hastaneye teminat verdiği hasta sayısını düşünsün. Geçilmeyen köprüdeki teminat verdiği geçiş ücretini düşünsün. Sosyal hizmettir ve bölgesel hizmettir, devletin bu işe razı olması gerekir diye düşünüyorum.”
“ELAZIĞ'A GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYACAK”
İhaleye başka bir büyük firmanın daha dahil olmaya çalıştığıyla ilgili iddiaları yanıtlayan Yeniden Refah Partisi Elazığ İl Başkanı Av. Erhun Karakuş, şunları söyledi: “Elazığ'da sözü geçen firma, Elazığ kökenli bir firma. Ben bunu şark kurnazlığı olarak görüyorum. ‘Kardeşim ne itiraz ediyorsunuz, bu firma Elazığlı değil mi, ona verin' diyorlar. Böyle bir durum olursa Elazığlı firma mı almış oldu, evet ama bunun yine Elazığ'a geri dönüşü olmayacak.
“KARDEMİR ÖRNEĞİNİ KABUL EDİYORUZ”
Elazığ TSO öncülüğünde kurulacak bir konsorsiyuma bu alanın sembolik bir rakamla devrinin gayet önemli bir öneri olduğunu belirten Karakuş: “Kardemir Çelik Fabrikası'nın halka cüzi bir sembolle ve sembolik rakamlarla verilmesi örneğinde olduğu gibi, Ticaret ve Sanayi Odası'nın yapmış olduğu konsorsiyum çağrısına yönelik bu firma gözetilerek işlem yapılmasını kabul ediyoruz. Nitekim Ticaret Odası Başkanı bu konsorsiyum çağrısına yönelik Elazığlı yerel maden firmalarının bulunduğunu da söyledi. Bu ihale konsorsiyuma verildiği zaman Elazığ'daki maden firmaları bu işe talip olduğu zaman onlara verilecek bir iştir. İbrahim Gök Bey'in dikkat çektiği nokta gerçekten önemlidir” dedi.
“BU ŞARTLARDA REKABET EDEMEYİZ”
İhaleye 2 milyarlık bir teminat ile girilmesini gerektiren maddenin Elazığlı firmalara haksız rekabet getireceğini belirten Av. Erhun Karakuş, şunları söyledi: “Bu konu bizim de gözümüzden kaçmayacak. Bizim buradaki talebimiz kriterlerin ve şartların biraz daha rahatlatılması. Netice itibariyle ihaleye ne kadar çok kişi girerse kamunun menfaati o kadar çok olacaktır. İhaleyi açtığınız zaman şartlara göre bizim firmalarımızda girecek ve güçlerine göre mücadele edecekler. Elazığ'daki ve Ticaret Sanayi Odası'nın ortaklık içerisinde bulunduğu bütün firmaları üst üste koysanız ismi geçen 2 firmayla baş etmeleri mümkün değil. Biz Elazığ olarak bir araya geldik ve 3 milyara kadar çıktık diyelim. Bahsi geçen 2 firma burayı 5 milyar da verip alır. Buradaki bütün katılımcıları hukuken ekarte eder. Bunun önüne geçmemiz lazım. Bu konuda da Kardemir Çelik örneğini baz almamız lazım.”