2+1'ler Sosyal Konut Olsun

24 Ocak depreminden sonra TOKİ tarafından yapılan 7.038 adet 2+1 konutlar;  hem AFAD  hem siyasiler hem de vatandaşlar için ciddi bir sorun oldu.

TOKİ’NİN BAŞINA BUYRUK TAVRI
24 depreminden hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla başlatılan yeniden yapılanma ve rezerv alanlarındaki konut üretiminde büyük bir başarı yakalandı ama tamamlanarak kurası çekilen konutlar birçok yönüyle eleştiri aldı.

İlimiz halkının bir yaşam merkezi ve alanı olarak gördüğü evden beklentileri, yaşam kültürü, geleneksel yapı ve nüfus sayısı sebebiyle daha çok 3+1 olarak ve yaklaşık 120-160 metrekarelik evlerde yaşama gerçeğini bilmeyen, bilmemekle kalmayıp konutların ihaleye çıkartılmadan önce vatandaşlardan nasıl bir ev istediklerine dair anket ve talep toplama zahmetine girmeyen TOKİ’nin bu umursamaz tavrı, devletin kurumlarını tıkama yanında vatandaşlarda da büyük bir huzursuzluk oluşturdu.

TOKİ’NİN ELAZIĞ’A BAKIŞI: 
7.346 3+1,  7.038 ADET 2+1 KONUT
TOKİ’nin depremzedeler için yaptığı 7.346 adet 3+1 konut inşasına karşın, bu sayıya yakın miktarda; ilimiz yapı geleneği yanında talep edilme ve satılma noktasında tercih sebebi olmayan, sadece bekar ve yeni evli yabancı memur ailelerin tercih ettiği 7.038 adet 2+1 Konutların oluşturduğu memnuniyetsizlik vatandaşlar kadar siyasilerin de gündeminde.

KOMİSYONA DERTLERİNİ ANLATMAYA ÇALIŞTILAR
TOKİ tarafından inşa edilen 7.038 adet 2+1 konut kurası çeken ancak bu evlerde yaşamalarının mümkün olmadığını ifade eden vatandaşlar, geçtiğimiz günlerde ilimizi ziyaret eden TBMM deprem komisyonuna dertlerini ulaştırmaya çalıştılar.

Valilik önünde heyete ulaşmaya çalışan depremzedeler, hem komisyon üyelerinden hem de ilimiz milletvekillerinden gerekli cevabı alamadılar ve sorunları ile baş başa kaldılar.

VATANDAŞA MAHPUS HAYATI
2+1 konutlarda Elazığlı bir ailenin yaşamasının mümkün olmadığını, örf ve geleneklerin buna izin vermediği gibi fiziki olarak 55 metrekarelik bir evde yaşamanın ruhen de mümkün olmadığını, bu tip konutlarda zorunlu ikamete tabi tutulmanın mahpus hayatından farksız olmadığını belirten vatandaşlar, devletimizin Elazığlıya önerdiği bu yaşam standardının doğru ve adil olmadığını ifade ediyorlar.

SOSYAL KONUT OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ
Birden çok çocuklu bir ailenin yaşamasının mümkün olmadığı 7.038 adet 2+1 konutun vatandaşlara sorulmadan ve herhangi bir anket ve talep toplaması yapılmadan, sırf İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde tercih ediliyor gerekçe ve mantığı ile inşa edilen konutların, şu an olduğu gibi bundan sonra da ciddi bir sorun olarak devam edeceğini belirten vatandaşlar, bu konutların sosyal konut olarak satılmasının daha uygun olacağını ifade ediyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deprem öncesinde kamuoyuna  duydurduğu 100 bin sosyal konut projesi kapsamında ilimizde de 1 Haziran 2020’de çekilen 1.250 sosyal konut ile ilgili kura sonuçlarının  hala TOKİ’nin resmi sayfasında yer aldığını ancak bu konutların depremzedelere verildiği için kurada ismi çıkan hak sahiplerinin de mağdur olduklarını ifade ediyorlar.
Depreme kiracı olarak yakalandıkları evlerin ağır hasarlı olması sebebiyle konteyner kentlerde ikamet eden kiracılar ile  şahsi talebi 2+1 konut  olan insanlarımıza satılmasıyla bu sorunun çözüleceğini ifade eden vatandaşlar, bunun yapılması ile sosyal konut projesinin de hayata geçmiş olabileceğini belirtiyorlar.

YENİ İNŞAATLAR YAPILMALI
Toplu ya da normal kurada kendisine 2+1 daire çıkan vatandaşlar için en az 7 bin adet daha 3+1 yeni konutların ihale edilmesi ile hak sahiplerinin de bu mağduriyetlerinin giderileceğini ifade eden vatandaşlar, bu uygulama ile halkın memnuniyetsizliğinin büyük ölçüde giderileceği belirtiliyor. 
 

SİYASET ROL ÜSTLENMELİ
Vatandaşların yaşadıkları sorunlara siyasilerin ve bakanların ilgisiz  ve duyarsız kalamayacağını ifade eden vatandaşlar, şehri genel anlamda umutsuzluğa, huzursuzluğa ve mutsuzluğa iten böylesine önemli bir soruna karşı çözüm üretilmesi gerektiğini belirtiyorlar.

2+1 sorunu yaşandığı sürece Elazığ’ın siyasi dengeleri ile muhalefet kanadının eleştirilerinin dinmeyeceği ve bunun sandıkta önemli bir bedeli olacağını ifade eden siyasi gözlemciler ise ilimiz yöneticileri ile milletvekillerinin bu mesele üzerinde sonuç odaklı çözüm önerileri üretip Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a iletmelerini ve soruna köklü çözümler üretmeleri gerektiğini belirtiyorlar.