Zoru Yaşıyoruz...
Pandemi sadece ekonomik hayatımızı değil, özel hayatımız, aile yaşamımız ve hepsinden öte ciddi anlamda psikolojimizi de vurdu geçti.
Akıl almaz işler ve olaylar karşısında ve bunun mağduriyeti altında kalınca herkes aynı direnci ve mukavemeti gösteremiyor ne yazık ki.
Bunun yansıması olarak hemen her gün bir silahlı saldırı, bıçaklı saldırı, intihar girişim, ya da intihar sonucu vefat haberlerini, okuyor ve izliyoruz.
Bu yaşananlar öyle geliyor ki buzdağının sadece görünen yüzü. Para ve maddiyat elbette mutluluk getirmiyor ama parasızlık hem mutsuzluk hem de bunalımı birlikle getirebiliyor.
Esnaf, çalışan ya da iş insanı fark etmiyor. Zengin fakir de fark etmiyor. Toplum büyük bir maddi sınav yanında psikolojik sınavdan ve zorluktan geçiyor.
Az sayıda tuzu kuru kesim dışında toplumun yüzde 99’u sorunlardan bizar, çaresiz ve tükenmiş durumda.
Tamam, belki insanlara bizlerin de maddi olarak yapacağımız çok yardım ve destek yok ama kapılarını çalacak, hal hatır soracak bir takatimiz var çok şükür.
Sıkıntı, zorluk ve acziyetleri sebebiyle kabuğuna çekilmiş, kendini toplumdan soyutlamış ve “ben bu hale düşecek adam mıydım?” sarmalına düşerek çıkış yolunu ölmek ya da öldürmekte bulan insanlara konuşarak, onları dinleyerek ve biz yapamasak da profesyonel destek almalarına öncü olabiliriz.
Kim bilir belki bizim bu küçük gayretimiz sadece bir kişinin değil toplumun hayatını kurtarır.
Öyleyse; “ Durumlar her gün kötüye gidiyor, daha neler göreceğiz neler” diye insanları öğrenilmiş çaresizliğe iten cümleler kurmaktan ziyade, bu tür olumsuzlukları yeniden görmeme ve yaşamama adına insanlığın ve müşfik bir elin tarafında yer alıp saf tutalım.