ZEKÂNIZI DEĞİŞTİRMEK İSTER MİSİNİZ?

Cumartesi akşamı Anthony Joshua ile Wladimir Kliçko arasındaki ağır sıklet boks maçını izledikten sonra yazı konumu düşünüyordum

ZEKÂNIZI DEĞİŞTİRMEK İSTER MİSİNİZ?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Cumartesi akşamı Anthony Joshua ile Wladimir Kliçko arasındaki ağır sıklet boks maçını izledikten sonra yazı konumu düşünüyordum. Haber sitelerinde biraz zaman geçireyim derken Ertuğrul Özkök’ün yazısı dikkatimi çekti.

            Ünlü Psikiyatr Jean Tignol şöyle bir tespitte bulunmuş:

            “Kadınların %90’nı, erkeklerin ise %70’i bedenlerinden memnun değil.”

            Şu an sizin yaptığınız gibi ilk önce ben de kendi bedenimi düşündüm. 1.70 boyunda, 107 kilo ağırlığındaki sütun gibi, o diri, adaleli, muhteşem insan siluetini düşündükten sonra mutlu %30’luk erkek grubunun içinde olduğumu fark ettim! Allah herkese nasip etsin! Amin…

            Bu anlamsız hormonlu narsist düşüncemin hazzı bittikten sonra aklıma başka bir şey geldi:

            “Acaba insanların yüzde kaçı zekâsından memnundur?”

            Yine tahmin edeceğiniz üzere önce kendi kendimi test ederek sorunun cevabını düşünmeye başladım! Bir baktım, hayatta tanıdığım en zeki adam benim! Maşdigerah!

            Analizimin gerçekliği ve objektifliği konusunda hiçbir tereddüt yaşamıyordum ki, birden bire acı gerçekle karşılaştım…

            Bu yaşıma kadar zekâsından şikâyetçi olan hiç kimseyle karşılaşmamıştım!

            Birçok insan kilolarından şikâyetçi olduğu için diyete başlıyor. Hatta önüne gelen her şeyi yemenin tıbbi bir sebebi varmış gibi gidip diyetisyenlere bir dünya para veriyor!

            Burnundan memnun olmayan, dudaklarını arı sokmuş gibi şişirmeye giden, elmacık kemiğini dolgunlaştıran, saç ektiren, duygusuz bir ifade takınacaklarını bile bile botoks yaptıran, saçını boyatan, piyasası artsın diye kalçasını kaldırtan… Herhangi bir yerinden şikâyetçi olduğu için çözüm arayan arayana.

            Lakin bu yaşıma kadar angut olduğu için derde düşeni hiç görmedim! Albert Einstein’ın zekâsı pazara çıksa alıcı bulamaz, o derece yani!

            Sizce de bu işte bir anormdigerik yok mu?

ZEKÂNIZI KİMİNLE DEĞİŞMEK İSTERDİNİZ?

            Gelin hep birlikte bir düşünelim… İmkânımız olsa kiminle aklınızı değiştirmek isterdik?

            Reklam olmasın diye ismini yazmak istemiyorum. Genel yayın yönetmeni olan bir arkadaşımız var, ben onunla zekâlarımı değiştirmek isterdim mesela!

            Bünyem zekânın o seviyesine fazla alışkan olmadığı için uyum sürecinin fazla olacağını düşünüyorum ama değişik bir tecrübe olacağına da eminim!

            Ne güzel, ilkokul yıllarıma dönmüş olurdum! Keşke mümkün olsa…

ACABA EFSANE OLABİLECEK Mİ?

Cumartesi akşamı benim açımdan nostaljik bir akşam oldu. Çok uzun bir aradan sonra bir ağır sıklet boks maçını heyecanla beklemiştim. Anthony Joshua ile Wladimir Kliçko arasındaki boks maçı gerçekten de muhteşemdi.

            Öyle ki maç, zaman zaman Rocky serisini andıracak kadar heyecanlı geçti. Bir Wladimir düşüyor, bir Anthony düşüyor… Kariyerindeki 18 maçın tamamını nakavtla kazanan Anthony Joshua’nın bir boks efsanesi olan Wladimir Kliçko karşısında ne yapacağı merakla bekleniyordu.

            Anthony Joshua ilk defa bir maçı 11. raunda taşımıştı. Ancak bir ara 5. ve 6. rauntlarda ayakta zor duran Anthony sonunda maçı kazanmayı başardı. 

            Klasik olacak ama ben aslında bir Mike Tyson hayranıyım. Çocukken sabaha doğru yayınlanan Tyson’un maçlarını kaçırmamak için komşularla birbirimizi tembihlerdik. Günlerce beklenen heyecandan sonra genelde maç birinci raundun hemen başında Tyson’un nakavtıyla biterdi.

            En son 2002 yılındaki Mike Tyson ile Lennox Lewis maçından sonra o kadar çok üzülmüştüm ki, bugüne kadar bir daha hiç boks maçı izlememiştim. Tyson, kendisinden 17 cm daha uzun olan Lewis karşısında pek fazla bir varlık gösterememişti. Efsanenin zamana boyun eğişine şahitlik etmek içimi acıtmıştı.

            Anthony Joshua bir Tyson gibi efsane olacak mı, zaman gösterecek.