YOLSUZLUK DEĞİL Mİ?
Yapımı yaklaşık olarak 18 yıldır süren bir baraj var
Yapımı yaklaşık olarak 18 yıldır süren bir baraj var. Kiğı Barajı bir türlü bitmiyor. Baraj inşası zordur, uzun sürebilir, diyebilirsiniz. Ama gerçek farklı…
Eski İhale Kanununa göre yapılan Kiğı Barajı bitirilmediği için yapan firma her yıl fiyat farkı alıyor. Bir anlamda baraj darphane görevi görüyor!
Kiğı Barajını yapan firma bugüne kadar birçok baraj yaptı. İlimizde bulunan Beyhan Barajını yapan firma da aynısı. Yap işlet devret modeline göre yapılan Beyhan Barajı 3-4 yılda bitirildi.
Kiğı Barajının finansını devlet yapıyor. Firma yaptığı imalata göre hak ediş yapıyor. Ancak yap işlet devret modelinde baraj inşaatının finansmanını firma öz kaynaklarından karşılıyor veya kredi buluyor. Sonuçta kendi cebinden yapıyor.
Kendi cebinden yaptığı barajı birkaç yılda bitiren firma iş devletin barajına gelince ne hikmetse bir türlü yapımı bitiremiyor! Üstelik firmanın yapımını bitirdiği tek baraj Beyhan Barajı da değil.
Firma önce Özlüce Barajını yapmış. Daha sonra Kiğı Barajının ihalesini aldıktan sonra Yenisu, Beyhan ve Bingöl Solhan Barajlarına başlamış. Solhan’daki baraj inşaatı bitmek üzere, diğerleri tamamlanmış.
Firma cebinden para çıkarken, baraj yapacak kadar para harcayabilirken neden devletin barajı bitirilmez?
Tüyü bitmemiş yetim edebiyatı yapmayayım hadi… Neden kimse bu durumu görmez? Neden kimse müdahale etmez?
Her gün açılışı yapılan ve gurur duyduğumuz tüp geçitler, köprüler birkaç yılda bitiyor. Hükümet neden Kiğı Barajı gibi uzayıp giden ve çok büyük rantların sağlandığı ihalelere müdahale etmez?
Hele civarda 300 milyon TL’lik yol ihalelerinin neden yapıldığına, kimlerin aldığına, gerekli olup olmadığına hiç girmeyelim!
Yazık, çok yazık…
BELEDİYE KENDİSİNİ ANLATABİLİYOR MU?
Çarşamba günü Elazığsporumuzun Ziraat Türkiye Kupası maçı öncesi Belediyeye uğradım. İkinci Başkanımız Sayın Karahan Çelik ile sohbet ediyorduk. Biliyorsunuz, Karahan Bey aynı zamanda Belediye Başkan Vekilidir.
Kendisine kar sebebiyle dile getirilen tepkilerden bahsettim. Kendimce akıl verdim! (Kar uzmanıyım ya!)
O da bana bazı bilgiler verdi. Karla mücadelede yetersiz kalındığını düşünürken aldığım bilgilerden sonra fikrim tamamen olmasa da büyük oranda değişti.
Aldığım bilgiler şöyle…
Karahan Bey tuzlama yapılan yerleri tek tek anlattıktan sonra bilmediğim çok önemli bir detayı aktardı. Tuz eksi altı dereceden sonra hiçbir işe yaramıyormuş. Bilindiği üzere son bir hafta sıcaklıklar eksi onların üzerindeydi. Yani yollar tuzlansa da bir işe yaramıyormuş.
Karahan Bey; “Tuzlama yapıyoruz ama aslında hiç istemediğimiz bir çözüm.” deyince şaşırdım. Devamında da şunları söyledi; “Tuz logar kapaklarını ve atık su borularını çürütüyor. Bir anlık çözüm olsa bile ilerleyen zamanlarda açtığı sıkıntının boyutu çok fazla. Ayrıca yolları kullanılmaz hale getiriyor. Tüm asfalt berbat hale geliyor. İşin birde çevre boyutu var. O tuz atık su kandigerarından barajlara, nehirlere ulaşıyor. O suyun içmede veya tarımda kullanılmasını, toprağın uğrayacağı tahrifatı düşünebiliyor musunuz?...”
Doğrusu işin bu boyutunu ne biliyordum, ne de düşünmüştüm…
Sonra şehir içleriyle ilgili şunları aktardı; “Sokak araları çok dar. Tamamının kenarlarında arabalar park ediyor. Zaten dar olan sokaklara iş makinesinin girmesi imkansız. Her tarafı araştırıyoruz. Küçük makine yok ki, alalım. Tuzlama aracı en az 3-4 metreye tuzu fırlattığı için tuzlama aracını da dar sokaklara sokmamız mümkün değil. Bu sebeple şu şu mahdigerere hep küreklerle tuz döktük…”
Çözüm hakkında da konuştuk. Şöyle dedi; “Tek çözüm solüsyon dökmek. Bir gecelik kar yağışında maliyet 2-3 milyon TL civarında. Solüsyonun tonu bin TL. Koca şehri düşünün… Ayrıca solüsyonu dökecek araçların maliyetini de hesaba katın… En az 15-20 tane almak lazım. Bir iki araçla yetiştirmek mümkün olamayacağına göre…”
Uzatmayayım… Bu diyalog üzerine ben de şöyle dedim; “Neden bu bilgileri anlatmıyorsunuz? Millet hiçbir şey yapmadığınızı düşünüyor…”
Anlatılanlar ışığında karla mücadelede yetersiz kalınıp kalınmadığı sizlerin takdiri. Ancak Belediyenin kendisini yeterince anlatamadığını düşünüyorum…
Verilen bilgiler ışığında biraz daha insaflı olmak da fayda var derim! Haksız mıyım?