YOK İŞTE, ORTASI MORTASI!..
24 Ocak depreminin ardından yapılan hasar tespitleri sonucu “orta hasarlı” diye bir tanımlama vardı ki çok tartışıldı. Daha doğrusu biz tartıştığımızı zannediyorduk 10 ay süresince. Ve bir çözüm bulanamadığı için de tepkimizi dile getiriyorduk yetkililere.
Meğer biz ne kadar insafsız ve merhametsizmişiz. Neden mi? 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen ve resmi kayıtlara göre 18 bin 373 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Gölcük depreminden sonra İstanbul Avcılar'daki orta hasarlı 281 bina ile bugüne kadar hiçbir işlem yapılmadığına dair büyük ihmaller serisi ortaya çıkmış.
Geçen yıl Silivri açıklarında meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından İstanbul Valisi Ali Yerlikaya imzası ile geçen mart ayında AFAD İl Müdürlüğü aracılığı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, 39 ilçe kaymakamlığı ve belediye başkanlığına ayrıca gereği yapılması için İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile İl Jandarma Komutanlığı’na ‘1999 Marmara Depremi Orta Hasarlı Yapılar’ konulu yazı göndermiş.
Gönderilen yazıya 17 Ağustos 1999 depreminde ‘Orta hasarlı’ olarak tespit edilen yapıların listesi de eklenmiş. Yazıda, İstanbul’da güçlendirme kredisi kullanan ve dosyaları müdürlükte mevcut olan veya hiç başvurusu bulunmayan ve halen orta hasarlı görülen binalara ait güçlendirme ruhsatı, proje vb. belgelerinin incelenmesi, güçlendirilmiş ve yapı kullanma izni olanların tespit edilmesi istenmiş.
Bu yazı ile birlikte 485 binaya ilişkin bilgiler yer alırken ‘Hafif hasarlı’ binalar listeden çıkartılarak orta hasarlı 351 bina ile ilgili çalışma yapılması istenmiş.
Bu olay da gösteriyor ki “orta hasar” diye bir tanımın ve tasnifin gerçek hayatta karşılığı yok, uygulanabilirliği de yok. 1999 depreminin üzerinden 21 yıl geçmiş olmasına rağmen insanlar hala orta hasarlı dediğiniz binalarda ikamet etmeye mahkûm ve mecbur bırakılmışsa bunun önlemini almak da yetkililere düşer.
İlimizde binlerce aynı durumda olan bina var. Birçoğu orta hasarlı olmasına rağmen güçlendirme işlemine sıcak bakmıyor. Yıkmak ve yenisini yapmak istiyor. Kaldı ki birçoğu da bu kapsamda yıkımı gerçekleştirildi.
İstenen ve beklenen şudur:
Devlet olarak tıpkı hak sahiplerine tanınan uzun süreli krediden orta hasarlı denilen evlere sahip insanlarımız da faydalandırılsın. Verilecek 100 ya da 120 bin TL kredi ile göreceksiniz ki bugün harabe haline dönmüş Elazığ iki yıl içinde yeniden ihya ve inşa edilmiş olacaktır.
Vatandaşı, kentsel dönüşümün insanı canından bezdiren ve otuza yakın bürokratik işlemden sonra verdiğiniz kredi ile uğraştırmayın. Zaten sonunda bu parayı banka aracılığı ile dahi olsa veriyorsunuz. İpotek karşılığında kredi verip vatandaşı mutlu etmek ve biran önce evine kavuşturmak gibi bir devletin “baba” vasfına denk düşen bir yöntem varken, bizi de İstanbul depremi sonrası 21 yıl perişan etmeyin.
Kaldı ki olası bir depremde devletin harcadığı para, güvenli konutları bir an önce inşa etmek için verilen paralardan kat ve kat fazla. Artık bu gerçeği bir görün ve çözün istiyoruz.