YİNE Mİ BİNALİ?
Ak Parti’nin İstanbul Büyükşehir belediye Başkan adayı olan; önce 22 bin ardından da yenilenen seçimlerde 800 bin fark yiyerek halktan kırmızı kart gören Eski Başbakan ve İzmir milletvekili Binali Yıldırım’ın yeniden TBMM Başkanlığına geçeceği ve kendisinin de bu duruma sıcak baktığı iddia ediliyormuş. (Yani aslında istemiyor de ısrarlara dayanamayarak lütfedip sıcak bakıyormuş bu göreve yeniden gelmeye)
Gazeteci Hande Fırat, Hürriyetteki yazısında, "Binali Yıldırım'ı TBMM Başkanlığı'nda, Mustafa Şentop'u kabinede görürseniz şaşırmayın" demiş ve Eylül 2020 tarihinde yapılacak 7. Olağan kurulun adından bu değişimin olacağına dair ipuçları vermiş.
Eskiden Ak Parti kurmayları ve partiye seçim stratejileri oluşturan reklam şirketleri, halkın nabzını çok iyi tutacak ve her seçimi yeniden kazanacak argümanlar ve yenilikler buluyorlardı. Yıllarca hep heyecanı yüksek ve cazibesi üst seviyede olan Ak Partinin son seçimlerde seçim stratejilerini belirleyen ekibe bir hal oldu.
Her şey tıpkı CHP’de olduğu gibi halka rağmen ve halkın inadına yapılıyor gibi. Türkiye’de TBMM Başkanlığı, Başbakanlık ve yıllarca Ulaştırma Bakanlığı yaparak dev hizmetlere imza atmış birisini bile hiçbir başarısı ve tecrübesi olmayan Ekrem İmamoğlu’na iki kez kurban eden zihniyet yine iş başında ki Binali Yıldırım yeniden TBMM’ye başkan yapılmak isteniyor. Ve ne gariptir ki bunca makamları yöneten Yıldırım da bu teklife sıcak bakıyormuş.
Yapmayın, etmeyin beyler!. Olaya sosyolojik ve seçmenlerin değişen beklentilerini hesap ederek yaklaşın. Eskiyen yüzler, ne kadar başarılı olursa olsunlar halkta karşılık bulmuyor. Bunu bir görün artık. Lider merkezli kazanılan seçimler yok artık. Adaylara bakıyor artık seçmenler. Başarı için de Binali Yıldırım, Mehmet Özhaseki gibi isimler yerine yeni yüzler ve yeni heyecanlar gerekiyor.
Bu yalın gerçeği anlamak için yeni bir İstanbul ve Ankara hezimeti yaşamaya gerek yok. Binali Yıldırım ve ismi çokça siyasi haberlerde geçmiş eski isimlerin artık torun sevme vakti geldi. Eğer siz kendiliğinizden torunlarınızı sevme eylemine geçmezseniz halk sizi sandıkta ebedi torun sevgisine mahkûm eder.
Zorunlu mahkûmiyet, gönüllü torun sevmekten çok çok kötü bir haldir ve çekilecek dert değildir.