Yazık olur!
Televizyondaki tartışma programlarında öne çıkan üç mesele var. Biri İsrail'in tüm Ortadoğu'ya sıçrama tehlikesi ve tehdidi barındıran Lübnan'a yönelik saldırıları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Birleşmiş Milletlerde yaptığı konuşmada öne çıkan insani vurgular ve son olarak İmamoğlu'na olası ceza çıkması sonrasında CHP'nin alacağı yeni aksiyon…
Bu üç konu da elbette önemli ve hem ülkemiz hem de dünya açısından tartışılmaya değer konular.
Ancak tüm bu gündemler hemen her televizyon kanalında konuşulurken bir yandan da hayat pahalılığı, enflasyon, emeklilerin konumu ve bunlara bağlı olarak Ak Parti’nin oy kaybına karşı CHP’nin umut olmasına yönelik halkın da önemli bir gündemi var.
Aslında bu gündem sadece halkın olmamalı. Bu gündem başlı başına Ak Parti’nin gündemi olmakla kalmayıp oy kaybının durdurulmasına yönelik adımlar atılmasının sebebi olmalıydı.
Ak Parti’nin bu günlerde başlattığı ve ilimiz milletvekillerinin de katıldığı “Türkiye Buluşmalar” ile tabanla buluşma sağlanıyor, halkın sorun ve beklentileri yerinde görülüyor ve dinleniliyor.
Bu çalışma güzel ve önemli. Ancak bununla birlikte teşkilatların da özellikle geçmişten bugüne partiye gönül ve destek vermiş samimi tabana yönelik çalışmalar da başlatması gerekiyor.
Havaların soğumasıyla birlikte salon programları yanında önce teşkilatların ardından da Ak Parti’ye gönül vermiş kesimlerin eğitim toplantıları ya da seminerlerle yeniden kuruluş felsefine dönüşecek ruhun yakalanması adına hizmet içi programlar düzenlemesinde fayda var.
Teşkilatların, ekim ayıyla birlikte haziran ayına kadar, sosyal medya paylaşımlarından ziyade yeni gönüller fethedecek, kırgın gönül ve kalpleri yeniden kazanacak öze dönüş hamleleri yapması gerekiyor.
Mahalle teşkilatlarından başlamak üzere halka yayılan, bölgesel toplantılarla büyütülüp sonunda gönülleri yeniden kazanılan isimlerle birlikte yeniden bir güç olunması konusunda eğitim komisyonlarının dolu dolu bir program hazırlaması ve uygulamaya koyması gerekiyor.
Ak Parti hareketi, ev sohbetleriyle başlayıp dernek ve STK toplantılarıyla büyüyen, kitleleri siyasi heyecanla harekete geçirmek yerine, insanlığın kurtuluş reçetesini veren bir değerler manzumesini referans alan bir hareket olduğu gerçeği yeniden hatırlanmalı ve Genel Merkez bu konuda vakit geçirmeden aksiyon almalı.
Bu çalışmalar yapılmadığı takdirde ve ganimetlerin peşine takılan Uhut’taki gibi büyük bir hezimet daha yaşanabilir. Ve hem Erdoğan’a hem de ülkeye yazık olur.