YAZIK OLDU ELAZIĞ'A
Bu günlerde yolunuz depremde yıkılan Dilek ve Petek Apartmanlarının yerine TOKİ tarafından yapılan binaların olduğu bölgeden geçti mi bilmiyoruz ama biz her gün her saat o binalara gazetemizin penceresinden bakıp yanıyoruz.
Depremin sıcak günlerinde verilen yatay mimarinin o bölgeyi nasıl da bir kasaba görüntüsüne dönüştürdüğünü, nasıl da iç içe yapılmış, mimari zevk ve görsellikten uzak ucubelerin inşa edildiğini üzülerek izliyoruz.
5 kat sarmalının ve yanlış kararının bir şehri nasıl kasabalaştırdığını ve nasıl katlettiğini görmeniz için lütfen yolunuzu düşürün alana. Camdan cama tokalaşacak derecede bir birine yakın inşa edilen, hiçbir özelliği ve iç ve dış mimari güzelliği olmayan, beş kat yapacağım diye tıkış tıkış yan yana dizilen binaların kendileri ucube olduğu gibi şehrin en değerli mekânını değersiz ve kıymetsiz kılan bir sonucu getirmesi açısından da büyük kayıp.
Kat sayısı artırılıp bir blok iptal edilse belki bu garabet oluşmayacak ve ucubeler peydahlanmayacaktı. Aynı durumun Abdullahpaşa’da da yaşanmasına ve görenlerin “Eyvah, bir şehir TOKİ eliyle ancak bu kadar mahvedilir” diyeceği günlere de az kaldı.
Yazık ettik bu şehre. Keşke sürecin başından beri muhtarları öne çıkartıp onların özgür ses ve açıklamalarıyla yol alsaydık. Keşke muhtarlarımız sivil itaatsizlik gösterip bakanların yüzüne tepkilerini ve şehrin genel taleplerini dile getirselerdi.
Bir yanda 30 kat devletin mülkü, diğer tarafta 5 kat vatandaşın mülkü. Adalet buysa, hakkaniyet buysa olaya el koysun o zaman üstat Necip Fazıl:
“Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!”