Öyle bir toplumda yaşıyoruz ki bazı olayların, bazı olguların ve bazı algıların izahı olmuyor, olamıyor. İzahı olmayan şeyin de mizahı oluyor. Bu yazı hem izah hem de mizah yazısı olarak kabul edilebilir. İsteyen istediği kısmı üstüne alabilir.
Diğer illerde de durum böyle mi tam bilmiyorum ama bizim ilimizde bu kadar anormalliklerin olmasına bir ben mi şaşırıyorum acaba. İlimiz Milletvekilleri, Belediye başkanlarımız, İl başkanlarımız ve kurum müdürlerimiz devlet adına yönetim gücünü elinde bulunduran güçlerdir.
Devlet erkinin dışında ilimizin yönetiminde aktif rol alması gerek sivil toplum kuruluşları vardır. Peki bu kuruluşlar ne işe yararlar?
"Sivil toplum kuruluşları ya da sivil toplum örgütleri, resmî kurumların dışında kalan ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel ve hukukî amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlayan veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır. Sivil toplum örgütleri oda, sendika, vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterir. Vakıf ve dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır ve herkese yardım etmek için kuruluşlarıdır." Bkz:Wikipedia
Peki, ilimizde bu amaçla kurulan sivil toplum örgütü sayısı iki elin parmaklarını geçiyor mu? Hayır.
İlimizde 900'e yakın dernek ve vakıf var. Cami derneklerini bir kenara bırakırsak bunların dışında 400 civarında dernek ve vakıf tabela asıp faaliyet yürüttüğünü iddia ediyor. Peki 15-20 tanesi hariç diğerlerinin sahada bir faaliyetleri var mı? Hayır.
Kamu yararına herhangi bir çalışma yapmışlar mı? Hayır
Bu derneklerin başkanları bireysel ikbal ve reklam peşinde koşmaktan başka bir işe yarıyorlar mı? Hayır.
Üyesinden aidat almak yerine siyasileri, belediyeyi ve devlet kurumlarını darlamaktan başka bir iş yapıyorlar mı? Hayır. Gerçi ortada üye de yok. Peki bu dernekler ne için kuruluyor?
Başına 'Şehit' veya 'Gazi' kelimesi getirip bir dernek kurdun mu senden muteberi yok!
Sonuna 'Şiddetle Mücadele Derneği' kelimesini ekledin mi başına ister 'Kadına' ister 'Erkeğe' ister 'Ağaca' kelimesini koy. Senden muteberi yok!
Sonuna 'Koruma Derneği' ibaresini ekledin mi başına ister 'Doğayı' ister 'Hayvanları' kelimesini ekle. Kur derneği. Senden muteberi yok!
Sonuna 'Üreticileri Derneği' ibaresini ekledin mi başına ister 'Süt' ister 'Et' ister 'Tavuk' kelimesini koy. Senden muteberi yok!
Kur bir internet haber sitesi. Yaptığın masa başı haberlerle birilerine vur, birilerini öv. Senden muteberi yok!
Daha sayamayacağım yüzlerce farklı dernek. Gitsen baksan yönetim kuruları bile yoktur. Olsa da kağıt üstündedir. 'sivil toplum' tanımını dışında her faaliyeti vardır ama kamu yararına hiçbir faaliyeti yoktur bu derneklerin.
İşin garip kısmı, daha doğrusu izahını yapamadığımızdan mizahını yaptığımız konu, bu tiplerin yukarıda saydığımız devlet erkini temsil eden siyasiler ve kurum yöneticileri tarafından bu hale getirilmiş olmalarıdır. İşin bu hale geldiğini gören vatandaş da muhatap alınmak için gidip çiçek böcek derneği kuruyor. İşe yaradığını gören diğer bir vatandaş da gidip bir dernek kuruyor. Kolay bir iş. 5-10 akrabanın ismini yaz git valiliğe dernekler müdürlüğüne ver dilekçeyi tamam. Sonra çağır basını yap bir basın açıklaması. Akşama ana haberdesin zaten. Oldun sana kanaat önderi. Elazığ'ın siyasetine sen yön veriyorsun.
Öyle tipler var ki kendilerini milletvekilinden, belediye başkanından, İl başkanından önde görüyor.
Buna çanak tutan da maalesef bizim siyasetçilerimizdir. Siyasetçi tabi ki halkla iç içe olacak. Bunu en kolay yolu da tabi ki sivil toplum kuruluşlarıdır. Ama sapla samanı birbirinden ayrımak gerekmez mi? Her gün basında görüyoruz adı sanı ilk defa duyulan bir derneği ziyaret ediyor siyasetçilerimiz. Halkta karşılığı olmayan, sahada çalışması olmayan, şehrin yönetimine ve gelişimine hiçbir katma değer sunmayan bu yapılardan lütfen uzak durun. Yüzlerce dernek sadece başkanından ibaret. Sırf siyasiler kendisini ziyaret etsin diye, sırf basında yer alabilmek için dernek kuranlar var.
İtibar görmenin en kolay yolu!
Adam kendisine gazeteciyim diyor. Klavyenin başına geçip ona buna saldırıyor. Kendi kapısının önünü süpürmeden ahlak bekçiliği yapıyor. Duruma göre gerekirse siyasilere parmak sallıyor. Bir sonraki gün herkes kapısında ziyaret için sıraya giriyor!
Adam akşama kadar Erdoğan'ı tahkir ediyor. İktidarı yerden yere vurup mesnetsiz iddialarla itham ediyor. Ama bakıyorsun en güzel yerlere o ve onun gibiler geliyor. Devlet dairelerinde konuşulanları ben burdan açık açık yazayım. 'Bürokraside yükselmenin yolu muhalif olmaktan geçiyor.' kim ne kadar çok eleştirirse, kim ne kadar çok muhalif olursa en çok o ve onun gibiler yükseliyor. Buna çanak tutan kim peki? Yine bizim siyasilerimiz. Bu sitemler dost eleştirileridir.
Çağrımız siyasilere ve diğer İl yöneticilerinedir;
Kerameti kendinden menkul, bireysel çıkarları dışında bir amacı olmayan, sırf gündemde kalmak için stk kimliğine sığınan, kişisel hırslarının peşindeki kifayetsiz muhterislere lütfen prim vermeyin. Bunların halkta karşılığı yok! Gerçekten yok! İster başkan olsun ister koordinatör olsun, ister gazeteci olsun. Adı ne olursa olsun bu tipler şehrimize kaybettiriyor.
Dost acı söyler. Bizden söylemesi...