Taha Yusuf SARIGÜL

Modernliğin Ve Çağdaşlığın Olmazsa Olmazı: Saygı Duruşu!

Taha Yusuf SARIGÜL

Yine bir 29 Ekim ve 10 Kasım sürecini geride bıraktık. Akıllara ziyan bir sürü görüntü, bir sürü kutlama ve bir sürü anlamsız  uygulamaya şahitlik ettik. Atatürk'e secde ettirenler mi dersiniz, çocuklara ayin yaptırır gibi garip hareketler yaptıranlar mı dersiniz. Birçok farklı örneğini gördük. Yıllardır söylüyoruz ama nafile. Atatürk'ü sevmekten Kemalizme evrilen ideolojinin zorlaması olan kutlama ve anma gibi etkinliklerin artık bir düzene girmesi ve abartılmaması gerekiyor.

Anlamsız bir siren çalıyor, yolda, durakta, kaldırımda herkes hareketsiz bekliyor. İnsanlar araçlarını durdurup, arabadan inip 2 dakika boyunca ayakta saygı duruşunda bulunuyorlar. Ritüel haline gelmiş bu seramoni için insanlara bir dayatma ve bir baskı da söz konusu. Eğer herkes hareketsiz bekliyor ve siz o saatte onların yanından yürüyüp geçerseniz çeşitli hakaretlere maruz kalabiliyorsunuz. Eğer herkes arabasını durdurmuş ise siz de mecburen aracınızı durdurmak zorundasınız. Bu dayatmalar nedeniyle insanlar arasında yaşanan onlarca tartışma  ve istenmeyen görüntüler her 10 Kasım'da sosyal medyada veya televizyonlarda karşımıza çıkıyor.

Koca koca adamlar sıraya dizilip kültürümüze nereden girdiği belli olmayan, manevi ve tarihsel geçmişimizle hiçbir bağı olmayan 'saygı duruşu' adı altında ayakta bekliyorlar veya bekletiliyorlar. Aslında saygı duruşunun nereden geldiği belli ama ekseriyetle saygı duruşunda bulunanlar tarafından kültürümüze nereden girdiği bilinmediği için nereden geldiği belli olmayan dedim. Saygı duruşu bir Hıristiyan geleneğidir. Batının bilimini alacaktık ama maalesef bilim yerine kültürünü, yaşam tarzını aldık. Tekbirlerle uğurlamamız gereken şehit cenazelerimizi bile ABD savaş filmlerindeki müzikler eşliğinde uğurlamaya zorlanıyoruz. Atatürk'ün ardından bir fatiha okumak yerine  ayinler ve saygı duruşu ile onu anmaya zorlanıyoruz. Zira, laiklik elden gider ülkemiz orta çağ karanlığına geri döner diye mi endişeleniyoruz? Aman dikkat edelim. Batı'nın anlamsız  ne kadar adeti varsa alalım, göğsümüzü gere gere uygulayalım. Ondan sonra modernlik ve çağdaşlık psikolojisiyle musmutlu olalım! Oh ne güzel, sırada ne var?

Benim bildiğim ölüye saygı onun arkasından dua etmek ve rahmet dilemekle olur. Bir de bilimsel bir mirası varsa ona sahip çıkmakla olur. Akılcı olmayan, dini ve milli olmayan her türlü anma ve kutlama tarzına karşı olmamız gerekir. Atatürk'ün ruhuna 'fatiha' okununca laiklik elden gider diye korkmaya gerek yok.

İşin garibi bizim mahallenin insanlarının bu işi daha fazla sahiplenmesi. Konjonktür gereği mi yapılıyor bu işler bilemiyorum ama konjonktüre göre hareket eden insanlar yarın konjonktür değiştiğinde daha başka kalıplara girerler. 20 yıllık Ak Parti iktidarında hala saygı duruşu gibi bir Hıristiyan geleneğinin resmi törenlerde uygulanması esef verici bir durumdur.

Karşı mahalleye yaranma çabasıyla hareket eden sözde muhafazakarlar kadrolar ile, durumdan vazife çıkarıp kraldan çok kralcı davranan ve statükonun yılmaz bekçiliğini yapan bürokratlar ile bu kadar oluyor maalesef.

Bir gecede cahil bıraktıkları insanlar için 'On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan' diye beste yapan ve bunu içki masalarında coşkuyla söyleyip tarihsel geçmişimizi inkar edenlerle mücadelemizi bir kenara bıraktık. Farkında olmadan 80 milyon Kemalist yetiştirme hedefine hızla ilerliyoruz. Yazık. Gerçekten çok yazık.

Yazarın Diğer Yazıları