Sonbahar Bir Fidan, Bin Umut
Selim Şengül
Sonbahar, köyde sobaların yakılmaya başlandığı, yaz boyunca verilen emeklerin toplandığı bir süreçtir. Gelin beraber bu yolculuğun tadına varalım.
Doğanın yeniden şekillendiği, bir döngünün ardından huzurlu bekleyişin başladığı bir mevsimdir. Ama köyde yaşayanlar için sonbahar, sadece bir mevsimsel değişim değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır.
Sonbahar, köyde çalışanların yorgunluklarıyla özdeşleşir. Bu yorgunluk, sabahın erken saatlerinde başlayan ve günün zayıflamasına kadar devam eden bir meşakkat halidir. Kazılan topraktan tutun da sararmış yaprağın yere düşmesine kadar olan süreçte insanın özüyle bir bağlantısı vardır. Anadolu irfanının önemli bir parçası bu dönemde şekillenir.
Toprakla, rüzgarla, ağacın dalı ile ilişkisini her zaman derinden hisseden bir insanın, sonbaharda bu temas daha belirgin hale gelir. Köyde, ağaçların meyveleri, tarlaların altın sarısına büründüğü, bağların üzümle dolduğu bu zaman diliminde, her şey bir araya gelip zahmetle emeğinin karşılığını bulmuştur.
Hasattan sonra, kışa hazırlık başlar. Evler kışlık sebzelerle doldurulur, odunlar yığılır, evler kışa karşı korunaklı hale getirilir. Bu hazırlıklar sırasında insanlar, doğayla iç içe olma fırsatı bulur. Odun kıran baltanın sesi, yaprakların hışırtısı, ateşin çatlaması, köyün dinginliğini bozan nadir seslerdir. Bu sesler, insanın iç dünyasında huzurlu bir melodi oluşturur.
Köyde sonbahar mevsimi, aynı zamanda bir bekleyiştir. Yağmurun düşmesini, toprakla bütünleşmesini, günlerin kısalmasını izlerken bulursunuz kendinizi. Zamanla yarışan bir insanın, yalnızca büyümesi değil, duygusal bir ihtiyacı karşılamasıdır bu. Çalışmak, bir yaşam biçimi değil, bir huzurun parçası. O yüzden sonbaharda köydeki işler, birer görev değil, birer huzur abidesidir.
Bu arada unutmadan, sonbaharın hazzına dalıp size mevsimin güzelliğini anlatırken gelecek nesillerin de bu hazzı ve mutluluğu yaşaması için; varoluşun temeli, sürekli devinimdedir, diyerek bir fidan dikmek, gelecek nesillere bırakılacak bir miras, bir emanettir.
Ağaçların kökleri gibi, insanların da geçmişe uzanan kökleri vardır. Bu kökler ne kadar sağlam olursa, gelecek nesiller o kadar güçlü olur. Bu eylem, insanı doğaya, topluma ve geleceğe karşı sorumlu kılan önemli bir davranıştır.
Her birimiz, bu değerli mirası gelecek nesillere taşımak için bir fidan dikerek katkıda bulunabiliriz. "Her kim boş, kuru ve çorak bir yeri ihya edecek olursa, bu amelinden dolayı Allah tarafından mükafatlandırılır. İnsan ve hayvan ondan faydalandıkça orayı ihya edene sadaka yazılır." (el-Münavî, 6/39)