Elazığ, Harput’ta açılan Kahve Fincanı Müzesi’nin gerekli olup olmadığını düşünürken, müzede bulunan bazı kahve fincanlarının sahiplerini ve kullanıcılarını öğrendiğimde, şu an için gerekli olduğu kanısına vardım. Çünkü müzeyi ziyaret ettiğinizde artık gördüğünüz sadece bir kahve fincanı olmayacak; o fincanlara, onları kullanan şahsiyetlerin hatıraları da sinmiş olacak. Buradaki sorgulamamız, tamamen Harput tarihini ve kültürünü daha iyi yerlere taşımak üzerine.
Bir yazımızda "Milletimizin en kötü huylarından biri de unutmak" demiştik. Şimdi ben de burada unuttuğum bir olayı anlatacağım. Amacım, olayın hafızamda daha fazla yer etmesini sağlamak ve unutanlara hatırlatmak. Bakalım fincanların ardındaki sırra.
Bu müzede dikkat çeken ve en önemlilerinden olan fincan kullanıcılarından bazıları şunlardır: Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 17 Kasım 1937'deki Elazığ ziyaretleri sırasında kendisine kahve ikram edilen fincan, Rauf Denktaş'ın Elazığ ziyaretleri sırasında kullandığı fincan, Şehit Polis Memuru Fethi Sekin'in ve Merhum Nihat İlhan'ın ailesine ait fincanlar. Burada fincan güzellemesi yaptığımı sanmayın. Burada tarihin derin acılarından birini hatırlayacağız. Nitekim milletimiz hatırası olmayan bazı eşyalara bile derin anlamlar yükler zaman zaman.
Kıbrıs'ta yaşadığımız acılardan biri de yüreğimize kazınmış bir yara: Nihat İlhan'ın ailesine yapılan vahşi saldırı. Bu olay, Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan önce yaşanmıştır. Olayların ve zulmün artması üzerine “Türkiye, 20 Temmuz 1974'te garantör devlet olarak müdahale hakkını kullandı ve Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs Barış Harekâtı'na başladı. Birleşmiş Milletlerin çağrısı üzerine 22 Temmuz 1974'te ateşkes sağlandı ve çatışmalar durdu.”
“Kıbrıs adasındaki taraflar arasında 25 Temmuz 1974'te Cenevre Görüşmeleri başladı. Yunanistan ve Rum tarafının isteklerini kabul etmemesi ve adadaki Türk halkına karşı katliam yapma ihtimalleri, ikinci harekâtı zorunlu kıldı. Bu kapsamda, "Ayşe tatile çıksın" parolasıyla 14 Ağustos 1974'teki İkinci Kıbrıs Barış Harekâtı ile adaya barış ve huzur getirildi. Türk Silahlı Kuvvetleri, harekât süresince 498 Mehmetçik ve Kıbrıslı 786 mücahidi şehit verdi.”
Merhum Nihat İlhan, 7 Haziran 1924'te Elazığ'da dünyaya geldi. 1951 yılında Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra 1951-52 yıllarında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde Tabip Stajyer Teğmen olarak staj yaptı. 1952 yılında Tabip Üsteğmenliğe yükseldi. 20 Mart 1963 yılında Binbaşı rütbesindeyken 650 kişilik Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı'na baştabip olarak atandı.
“Kıbrıs tarihine "Kanlı Noel" olarak geçen 20 Aralık 1963'te Rum saldırıları başlamıştı. 24 Aralık 1963 gecesi Rum Örgüt EOKA tarafından Türk subaylarının evlerine saldırılmış ve Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi Mürüvvet ve 3 oğlu Murat, Kutsi ve kundaktaki Hakan saklandıkları banyoda kurşunlanarak öldürülmüştür. Katliamın yapıldığı Lefkoşa'daki ev müze yapılarak "Barbarlık Müzesi" ismiyle 1 Ocak 1996 tarihinde ziyaretçilerin hizmetine açılmıştır.”
Yıllar sonra bir açıklamasında, "Türkiye Kıbrıs büyükelçisi beni çağırdı. Bana 'Başın sağ olsun, eşin ve çocuklarını Rumlar katletmiş' dedi. Katliamın üzerinden 3 gün geçmiş ve benim haberim yeni oluyordu. Ne yapacağımı şaşırdım. İlk sözüm 'Vatan sağ olsun' olmuştu" demiştir. Merhum İlhan, İcadiye Şehitliği'nde, Kıbrıs'ta 1963 yılında şehit edilen eşi ve üç çocuğunun yanında toprağa verildi.
Son olarak, Şehit İlhanlar Caddesi'nde yürürken ve İcadiye Şehitliği'nin yanından geçerken içimde daha derin bir anlam ve bilinç olacak. Özellikle Nihat İlhan'ın ailesinin hatırasını taşıyan fincanlar, Kıbrıs'taki acı olayları hatırlatırken, aynı zamanda vatan sevgisi ve tarihi bilinç gibi değerleri de yüceltiyor.