Selim Şengül

Deprem Gerçeği ve Toplumsal Duyarlılık

Selim Şengül

İstanbul depremi, ülkemizin karşı karşıya olduğu en büyük tehlikelerden biri. Geçmişte yaşadığımız acı tecrübeler bize gösterdi ki, bu felaket her an kapımızı çalabilir. Ancak, ne yazık ki toplum olarak bu konuda yeterince duyarlı değiliz. 99 depremi başta olmak üzere Van, Elazığ, İzmir ve Kahramanmaraş depremlerinde yaşadığımız acılar hafızalarımıza kazınmış olsa da, gerekli dersleri yeterince çıkarmadığımızı görüyoruz.

Herkesin bu konuda söyleyeceği sözleri ve yaşadığı acıları var. Ancak, ülkemizdeki deprem kuşakları düşünüldüğünde, konuşma zamanının çoktan geçtiği ve harekete geçme vaktinin geldiği açıktır.

Neyse ki, ülkemizde bu konuda bilinçli ve tecrübeli birçok insan var. Ancak, onların uyarılarını ve önerilerini ne kadar dikkate alıyoruz? Nitekim Nisâ Suresi'nin 58. ayetinde de belirtildiği gibi, “Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.”

Ancak, bizler çoğu zaman işi ehline vermek yerine, para kazanma hırsıyla hareket edenlere teslim ediyoruz. Para kazanmak isteyenler ise genellikle sadece kendi çıkarlarını düşünürler. Ehil insanlar ise her zaman insanlığın faydasını ön planda tutarlar. Dünyadaki birçok sorunun temelinde de bu kazanma hırsı yatmıyor mu? Elbette, sorunların tek nedeni bu değil. Ancak, bu durum bize bir hatırlatma niteliğinde.

Şehirleşme, sadece binaları dikmekten ibaret değildir. "Direksiz ev yapılmaz. Kazıklar sağlam çakılmayınca direk de olmaz." sözü de bunu açıkça ifade ediyor. Şehirlerimizi tasarlarken yatay mimariyi hedeflemeli, dinimizi ve kültürümüzü yansıtan yapıları en iyi şekilde inşa etmeliyiz.

Deprem, ülkemizin en acı gerçeklerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir. Geçmişte yaşanan büyük depremler, toplum olarak hafızalarımıza kazınmış olsa da, zamanla bu acıların etkisi azalmakta ve deprem bilinci giderek zayıflamaktadır. Bu durum, gelecekte yaşanabilecek olası bir felakete karşı hazırlıksız kalmamıza neden olabilir. Bu nedenle, deprem konusunda farkındalığı artırmak ve toplum olarak bilinçlenmek büyük önem taşımaktadır.

Bu noktada, ülkemizde "deprem müzesi" kurulmuş olsa da sayılarının az olduğu ve yeterince duyulmadığı kanaatindeyim. Deprem müzesi, geçmiş depremlerde yaşanan kayıpları ve acıları gözler önüne sererek, toplumun depremle ilgili bilgi düzeyini artırabilir. Müzelerde sergilenecek fotoğraflar, videolar ve diğer materyaller, depremin yıkıcı etkisini daha somut bir şekilde anlamamızı sağlayabilir. Ayrıca, müzede yer alacak uzmanlar, depremle ilgili merak ettiğimiz soruları yanıtlayabilir ve deprem hazırlıkları konusunda bize rehberlik edebilir.

Deprem farkındalığını artırmak için sadece müzelerle yetinmemeliyiz. Geçmiş depremlerde yıkılan bazı binaların enkazları, ibretlik birer örnek olarak korunabilir. Bu enkazlar, insanların depremin yıkıcı etkisini unutmamalarını sağlayabilir ve gelecekteki yapılaşmalarda daha dikkatli olunması gerektiği konusunda bir uyarı niteliği taşıyabilir. Enkazların sergilenmesi, aynı zamanda depremde hayatını kaybedenlerin anısını yaşatmamıza da yardımcı olabilir.

Deprem hazırlıkları sadece müzeler ve enkazlarla sınırlı kalmamalıdır. Nasıl ki araçlarımızın periyodik bakımlarını düzenli olarak yaptırıyorsak, binalarımızın da belirli aralıklarla kontrol edilmesi gerekmektedir. Binaların sağlamlığı, depremde can güvenliğimizi doğrudan etkileyen bir faktördür. Bu nedenle, binaların yapısal durumu hakkında düzenli olarak uzman görüşü almak ve gerekli önlemleri almak hayati önem taşımaktadır.

Unutmayalım ki, deprem bir doğa olayıdır ve ne zaman olacağını bilemeyiz. Ancak, depreme karşı hazırlıklı olmak ve bilinçli davranmak, can kayıplarını ve hasarları en aza indirebilir. Bu nedenle, deprem konusunda farkındalığı artırmak için hepimiz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz.

Sonuç olarak, burada değindiğimiz konuların her biri başlı başına birer kitap konusu. Ahlaktan şehirleşmeye kadar birçok konuda değerli eserlerimiz mevcut. İnsan hayatı, birilerinin işine geldiği gibi basit ve ucuz bir şey değildir. Bu vesileyle, yakın zamanda 6 Şubat Kahramanmaraş deprem felaketinin ardından depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
 

Yazarın Diğer Yazıları