Selim Şengül

Bizim Üniversitemiz

Selim Şengül

Hayat boyu öğrenme benim vazgeçemeyeceğim bir durum, diğer insanlar için de böyle olmalı. Zaten dinimizde ve kültürümüzde bu durum çokça ifade edilir. Bakın etrafınıza; sanatçılara, ressamlara, yazarlara ve şairlere ne kadar büyük insanlar geçmiş. Bunların önceliği kendilerini yetiştirmek ve insanlığa faydalı olmak. Bize bıraktıkları eserler hala aramızda. Ve bu eserleri ‘klasik’ olarak adlandırıyoruz. Öğrenmenin keyfini bir kez aldınız mı, artık ondan vazgeçmek istemezsiniz.

Üstatların yaptıklarını, yazdıklarını anlamak büyük bir ayrıcalık; Mimar Sinan’ı anlamak için uzun uzun Süleymaniye’yi izlediniz mi? İsmail Dede Efendi’yi anlamak için bestelerini dinlediniz mi? Yahya Kemal’i anlamak için şiirlerini okudunuz mu? Verdiğim örnekler dışında birçok insan hayat boyu öğrenmeyi kendilerine rehber edinmişlerdir. Düşünün, Mimar Sinan son eserini verirken kaç yaşındaydı? Bir gün demiş midir, artık tamam ben oldum. Ömrü yettiğince çalıştı, öğrendi, öğretti.

Okul içinde ve dışında öğrenecek çok şey var. Tarihimiz, kültürümüz ve edebiyatımızda her birinden bir meseleyi bile dert edinip öğrendiğinizde hayatınızın yolculuğu daha anlamlı geçecektir.

Öğrenmek, aydınlanmak insan için farklı zamanlarda gösterir kendini. Eğitim hayatımı, üniversite ile noktaladım. Eğitim kurumlarından aldıklarımı ve verilenleri yok sayamam. Lakin asıl öğrenmeyi, öğrenmedeki hazzı eğitim hayatımı bitirdikten sonra başladığını söyleyebilirim. Günümüzün imkânları gerçekten de sınırsız. İşte, benim üniversitem böyle. Ömrümüzce devam edecektir.

Gelelim bizim üniversitemize, Sezai Karakoç’a göre: “Üniversite, bir toplumun temel taşlarından biridir. Üniversite, ülkenin beyni mahiyetindedir. Toplumun hafızası, idraki, muhakemesi ve ibdaı, orda doğar, orda gelişir, büyür ve oradan beslenerek yaşar. Üniversite, zihin hayatının başlıca kaynağı olan ‘düşünce’nin yuvasıdır. Üniversite’de bilim olarak doğan zihin verimleri, toplumun her kanadına, her katına ‘düşünce’ olarak yayılır.” 

Bu düşünceyi aktarmak ve paylaşmak üniversitenin devamlılığını sağlar. Fırat Üniversitesi yarım asırdır yaşıyor. Ruhuyla, ihtişamıyla… Fırat Üniversitesi için bir araya gelen Elazığ’ın kültür değerlerine önem veren insanların çırpındığını görüyorum. Bunun için tarih sayfalarına girecek faaliyetlerde bulunduklarını görüyorum. Ve Fırat Üniversitesi’nin nice 50. yıllarına ulaşmasını isteme çabaları… Yazarların kelimelerinde, bestekârların notalarında ve sazların tellerinde üniversite diye terennüm ediliyor.

Fırat Üniversitesi’nin 50. kuruluş yıldönümü kutlar ve toplantıda M. Faik Güngör’ün yazdığı ve okuduğu “Gençliğimin Umudu” adlı şiirinin bir dörtlüğüyle yazımı noktalıyorum.

Oku dar-ı dünyayı, hem de dâr-ı ukbayı,
İki dağı aşmaya, iki kanat gerekir,
Kendi mührünle keşfet, gündüz saklanan ayı,
Bulmaya; issiz ayna, gölgesiz at gerekir

Yazarın Diğer Yazıları