Kasım Bitmeden 'Efsane'si
Rüveyda Sadak
Türleriyle manipüle skandallarda her güne bir yenisi eklenen kavram, bu defa börek oldu. Ve doğru sanılan bir yanlış vardı ki içerikte yer alan malzemeler, kıymadan oluşan bir doğallık değildi. Söz konusu bazı ürünler, sakatat ile renklendirilip sunulan yapay bir dekorasyondan ibaretti. Böylece manipüle edilen bir kayıp değerden bahsediliyor. Ve örnekleri tüketmeyen manipülasyon ile envai çeşitler seyrediliyor. Geçenlerde çok konuşulan ürünlerden biri olan kaşarın içinde yok yok idi. Durum böyleyken satılan çoğu ürünler için bu da olur mu demiyoruz artık. Söz konusu et ürünlerinden bahsetmiyoruz bile. Literatürü oldukça fazla yer alan et ürünleri, şimdilerde prestij (!) sağlayıp mevcut gündem olmamak için sessizliğini muhafaza ediyor. Et ve ete dair her şey manipülasyon kavramıyla da dejenere bir koleksiyondan sadece bir kısım idi. Bir zamanlar reklamları bolca görülen kavanoz miktarını, arz-talep dışında bir matematiğe uyarlayan, özgün bir piyasa vardı. Kendi halinde bir konjonktürdü bu. Öyle ki X kavanoz, Y lira. Kim hesaplar, kargo ücretini vesaire. Bedavaydı (!) tabi. Bu gibi geçmişten hikâyeler, sosyal medyanın bir zamanların iletişim faktörü Tv şekliyle akla tezat oluşturan, birtakım uygulamalarından biriydi. İspata değer düşünerek; meğer bir zamanlar sosyal, Tv geleneğinde bir belgesel imiş, ürünlerin baldan ziyade şeker oluşuyla. Gün takıntılı isimlerden sonra şimdi de ay itibariyle ‘efsane’ adlandırmalı indirimler, izlenilenler arasında yer alıyor. Kasım bitmeden fırsatları, öyle ya. Tüketici için ucuzluk manipülasyonu, değer atfediyor olmalı ki kayacak fırsatlar sadece kasım içindi. Derken reklamlarda, önemiyle bedava (!) ürünlerden bahsedildi, yürüyerek vakit kaybetmeyin, koşmak şart! Geçmişten örnekler arasında et ürünleri, ayçiçek yağı,
gibi bilumum ürünler de yine geleneksel birer manipülasyon idi. Mesela et ürünlerinden bahsedelim. Renkli kıyma? Evet, renkli kıyma. Kıyma üzerine az miktarda su ilavesiyle kentsel değil, görsel bir dönüşümü izleten kırmızıdan beyaza bir değişimdi, bu. Tamamen, organik değil. Yeşil olmayan rengârenk ürün içerikli seçeneklerle sıvıyağ kavramından, zeytinyağı yanılgısına... Hayal ürünün, gerçek olmadığı gibi denk getirilemeyen hangi hayalden bahsediliyor. Bu aralar, sezon kapanmadan yetişilmesi gereken komedi benzeri birtakım habitatlar ile meşguliyet söz konusu. Büyük alışveriş mekânları, yükseltili mağazaların kapital endeksinde, vakti nakit olana çeviren indirimler, billboardların tedarik bölümünü kapladı bile. Doğru tabi, efsane kasım ve tükenmeden alın senfonisine dahil, bireysel. Sosyal medya, Tv gibi yapay mekânlar aracılığıyla izole edilen birey, indirim kavramını gereksizliğin gerekliliği olarak görüyor. Yılın bir ayından kasım’a indirgenen bir ‘pahalılık’ sorusu, indirim kapsamını diğer aylar ile karşılaştırmak şeklinde bir ucuzluk düşündürebilirdi. Çünkü zaten indirim ürün normalde hep pahalıyken, gerçek fiyatın üstünde rakamlarla indirimi düşündürmek, neyin doğrusuydu? Hep denk gelinmiştir, kasım’da ürün çeşitliliğine. Bu da alışveriş alışkanlığı kapsamında bir gelenek rezervi olsa gerek. Böyle bir tiyatro. Şimdilerde medya sponsorlu mağazaların, internet detaylı, kısaca bedava gibi bir gerçeküstülüğüyle manipüle edilen, talep kavramından bahsediliyor. Günlerden aylara isimlere ayrılan kontenjanın indirim söylemi, seyredilir bir merak mıydı, gerek yok. Aldın aldın, bu fırsat kaçmaz gibi alışılan cümleler bir stok koleksiyona dönüştü. İndirimde yapay yüzdesel boşluk, manipüle reklamlarla tüketiciye dair birtakım yanılgılara dönüşebiliyor. Asıl fiyatın önceki fiyatına dikkat edilmeyip, indirim fiyatıyla gerçek fiyat farkının oluşturduğu şaşkınlığı meydana getiren, yine medya ve yine gerçekmiş gibi uyarlanan bir sanat (!) idi.