
An ve Ay itibariyle…
Rüveyda Sadak
‘Ramazan Ayına’ bir diğer ifadeyle ‘Oruç Ayına’ girmiş bulunuyoruz, Nisan 2 tarihi ile.
Ramazan Ayı…
Oruç…
Maneviyat...
Yoğun bir ibadet, günahlardan arınma, bol sabır, şükür vesaire vesaire.
Bereket Ayı, ‘Ramazan’…
Keşke bereket, kelime anlamıyla sınırlandırılmış olmasaydı.
Ve gerçekten bir bereket, bol bereket görebilseydi insanlar. Artık kötülük kavramı öyle yerleşmiş ki iyilik olmasa da çok bir önemi yok gibi duruyor maalesef.
Toplum nereye gidiyor? Belirsiz.
Sorarsanız herkes iyi peki kötü kim? Bir fırsat diyerek Ramazan Ayını iyi bir şekilde değerlendirmek, olması gereken ne güzel bir ibadet olacaktır ama…
Ramazan Ayı aracılığıyla; iyilik, farz ve sevaplarla manevi bir oluşum göstermekte. Birtakım yardım kuruluşları, gelenekselleşen bir görevi icra ediyor.
Ve buna bireysel katkı sağlayan hayırseverler de dahil.
Herkes elinden geleni yapıyor, yapmalı da.
Sonuçta biz toplumuz, bu toplum biziz.
Toplum, ekonomik olarak zor bir süreçten geçiyor.
Fiyatlar karşısında, evet artık şaşırmıyoruz. İnsanlar, ellerinden gelen imkânlar doğrultusunda katkı sağlayarak böylece oruç ayını güzelleştirebilirler.
Ramazan denince akla ilk gelen hiç şüphesiz ‘sahur’ ve ‘iftar’ olacaktır.
Basit bir kahvaltı ya da yemek menüsü için bile fiyatlar almış başını gidiyor.
İyilikte yarışmak gerek.
Ve ‘Ramazan Ayı’ da ne güzel bir sebep, bunun için.